Bağdat/Hamza Mustafa
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, 24 Ekim’de hükümetteki 22 bakandan 14’ünün oyunu alarak başbakanlık koltuğuna oturmasından bu yana açıklamalarında tartışmaya neden olacak ifadeler kullanmaktan kaçındı. Abdulmehdi, Cumhurbaşkanı Berham Salih ve Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi’nin aksine bazı askeri bölgelere (Ortak Operasyon Komutanlığı, Terörle Mücadele ve Haşdi Şabi) yaptığı ziyaretler dışında herhangi bir ülke içi veya ülke dışı bir ziyaret gerçekleştirmedi. Yurt dışına yaptığı tek ziyaret İmam Hüseyin’in şehit edilişinin 40. Günü (Erbain) törenleri için Kerbela’ya gerçekleştirdiği ziyaretti.
Selefi Haydar İbadi döneminden beri düzenlenen haftalık basın toplantısı dışında herhangi bir demeç vermeyen Abdulmehdi tek basın açıklamasını el-Irakiye’ye gerçekleştirilen saldırının ardından yaptı. Demeci açıklamayı devletin değil bir hükümet yetkilisine ait olduğunu söylediği hükümet kanalına verdi. Sürekli olarak istifa edeceğini ima etmesi, daha önce de cumhurbaşkanlığı yardımcılığından iki defa ve petrol bakanlığından da bir defa istifa ettiği konusunda gelen bir soruya cevap veren Abdulmehdi, hiçbir şeyi değiştirememesi durumunda bu başarısızlığa ortak olmayacağını söyledi.
Abdulmehdi, sürekli olarak istifa edebileceğini söylerken ülkede 8 bakanın belirlenememesinden dolayı siyasi bir kriz yaşanıyor. Diğer 14 bakanlığa geçecek isimler meclisten onay alarak görevine başladı. Ancak meclis bünyesinde görev yapan Sorgulama ve Adalet Heyeti, İletişim Bakanı Naim Er-Rabi’in Baas soruşturmasına dâhil edildiğini açıklayarak söz konusu bakana verilen onayı iptal etti. Ülkede herhangi bir suçtan dolayı 14 bakandan birinin aldığı onayın iptal edilmesi durumunda söz konusu kişinin bakanlığı düşürülürken Cumhurbaşkanı Berham Salih’in bakanlığa başka birini aday göstermesi gerekiyor. Bu durum Irak’taki siyaset sahnesini karıştırıyor.
Iraklı Bağımsız Siyasetçi Nedim El-Cabiri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Abdulmehdi’nin tek güç kaynağı istifa imasında bulunmak. Bu da siyasi partilerden kendisine gelen baskıları hafifletiyor. Siyasi partilere karşı bu gücü kullanıyor çünkü daha önceden bulunduğu görevlerden istifa etmiş ve bu konudaki ciddiyetini ispat etmişti. Ancak şartlar değişti. Abdulmehdi’nin oturduğu koltuk artık farklı. Söz konusu sebepten ötürü istifa seçeneği uygun değil. Ancak bu, Abdulmehdi’nin hem makam hem de şahıslar düzeyindeki anlaşmazlıklarını çözemediği güçlere karşı bir silaha dönüştü.”
Partilerin ve siyasi güçlerin sorunları çözememesinin nedeninin herhangi bir vizyona veya plana sahip olmamaları ve çoğunlukla mevcut duruma ayak uyduran partilere dönüşmesi olduğunu söyleyen Cabiri, Irak siyasetinde yaşanan krizin hükümet kurma çalışmalarını doğrudan etkilediğini söyledi. Daha önceki dönemlerde kendi görüşlerini diğerlerine dayatan tek bir parti olduğunu belirten Cabiri şu an ise durumun farklı olduğunu (Fetih ve Yürüyenler Koalisyonu’na işaret ederek) iki büyük bloğun birbirinin gücünü kıramadığını çünkü tarafların bunun sonucunun ne kadar tehlikeli olduğunu bildiğini söyledi. Cabiri, mevcut şartlarda bir tarafın diğer tarafın talebini görmezden gelerek kendi adayını dayatması gibi bir durumun ise yaşanamayacağını kaydetti.
İki bloğun birbirinin iradesine görmezden gelmesinin hükümetin düşmesine neden olacağını belirten Cabiri bunun sonuçlarının çok tehlikeli olacağını söyledi. Cabiri, iki blok arasındaki anlaşmazlığın henüz bağları koparma aşamasına gelmediğini, anlaşmazlığın makamlar üzerinde değil kişiler üzerinde olduğunu ve bu sorun için son vakitlerde çözüm bulunabileceğini belirtti.
Siyaset Bilimleri Uzmanı Dr. Hasan Feyyaz, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Abdulmehdi’nin istifa tehdidinden korkulmasının altında bizim istifa kültürüne alışkın olmamamız yatıyor. Abdulmehdi, 2003 sonrasındaki başbakanlar arasında yüksek makamlardan istifa eden tek başkan konumunda. Bu, Başbakan’ın istifa tehdidini siyasi partiler için daha endişe verici hale geliyor.”