Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Abdulmehdi’nin önündeki zorluklar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD güçlerinin çekilmesinin ardından ikincisi ve eski rejimin yıkılmasından bu yana dördüncüsü yapılan Irak’taki son parlamento seçimlerinin üzerinden 5 aydan fazla bir süre geçtikten ve seçim sonuçlarına ilişkin uzun bir anlaşmazlığın çıkmasından sonra Iraklı politikacılar, üç başkanlık (Temsilciler Meclisi Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık) üzerinde uzlaşmaya varabildi. Böylece hükümeti kurmakla görevli Adil Abdulmehdi, etnik ve mezhepsel siyasi gruplar ve partiler arasında ‘uzlaşmacı’ bir aday olarak belirlendi. Bunların bazısı silahlı ve ideolojik bazısı da sınır ötesine bağlı gruplardır. Bu grupların hepsi de çekişme halindedir. Öyle ki bunları takip edenler bile hangi grubun hangi grupla ittifak ya da çekişme halinde olduğunu bilemeyebilir.

Uzun bir süreden sonra Irak’ta tek parti yönetiminden sayısız grupların olduğu çoğulcu yönetime geçildi. Bu oluşumlar arasında Irak’ta Türkmenlerin sayısının nispeten az olmasından dolayı Türkmen oluşumu, homojen bir grup sayılabilir.

Ancak Adil Abdulmehdi’nin yeni hükümeti oluşturması zaman alabilir. Diğer bir olasılık ise ‘hükümet kurulsa bile’ yeni hükümet, iktidarda uzun süre kalmayabilir.

Bu makaleyi yazmak için Adil Abdulmehdi’nin kaleme aldığı yazılara müracaat ettim. Milliyetçi düşünceden İslami ve liberal düşünceye kayan Abdulmehdi’nin, ‘günümüzde Irak politikasına yön verenler’ isimli çekişen gruplara liderlik etmeye daha yakın bir kişi olduğu kanaatine ulaşabilirdim. Ancak Abdulmehdi, görevden vazgeçtiğine yönelik bir izlenim oluşturdu. Eğer Abdulmehdi, yakın bir zamanda görevi yapamayacağına dair elinde bir belgeyle Cumhurbaşkanı Berham Salih’e gelirse buna hiç kimse şaşırmayacaktır. Herkesin zihninde Sünni, Kürt ve Şii olarak belli olan üç kişiyi seçmek, 5 aydan fazla sürdüyse ülkeyi yönetmek için 25-30 kişiyi seçmek kaç ay sürer? Tüm güçler, pastadan payını almak için kendi adamını iktidara getirmenin mücadelesini veriyor.

Abdulmehdi’nin, yazılarında modern Irak tarihinde 3 yönetim dönemiyle ilgili öne sürdüğü kuram dikkatimi çekti. Bu üç dönem şunlardır;

Krallık dönemi: Abdulmehdi’nin dediği üzere bu dönemin varlık nedeni, uluslararası uzlaşmadır.

Cumhuriyet dönemi: Varlık nedeni, askeri yönetimdir. Varlık illetinin yok olması halinde rejim yıkılır ve ortadan kaybolur.

Mevcut dönem: Abdulmehdi’nin dediği gibi varlık nedeni, demokrasi, seçim, adem-i merkeziyetçilik ve özgürlüktür.

Abdülmehdi’nin sözünden anlaşıldığına göre şu anki rejimde bulunanların söz konusu dört şartı (demokrasi, seçim, adem-i merkeziyetçilik ve özgürlük) yerine getirmemesinden dolayı rejimin varlık nedeni mevcut değil.

Hayalci entelektüelin bu kuramı kabul ettiği açık bir şekilde görülüyor. Fakat o, halka ekmek vermiyor, onlara iş olanakları sağlamıyor, elektrik ve temiz içme suyu temin etmiyor. Üstelik halkın güvenliğini de sağlamıyor. Diğer bir yazısında Abdulmehdi, bazı insanların aksine bugün Irak’taki rejimin halkın mücadelesini istismar ederek tankın (ABD tankı) üzerinde geldiğini ileri sürüyor.

Dünyada kuramlara bağlı bir politikacının nadiren başarılı olduğu görülmüştür. Bazısı başarılı, çokları ise başarısız olmuştur. Rasyonel bir şekilde analiz edildiğinde bugün bu başarının Irak’ta gerçekleşmesi uzak bir ihtimaldir.

Abdulhmedi, başka bir yerde “Hepimiz, kavramlarımızı, kültürümüzü ve davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Sürekli meydana gelen krizler, bunlardan kaynaklanmaktadır. Biz, dezavantajları çoğaltıp avantajları yok ediyoruz” ifadelerini kullanıyor. Belki de Abdulmehdi, kültürel özellikle de politik değişimlerin kararnamelerle gerçekleşmediğini, aksine bunun uzun vadeli bir süreç olduğunu biliyordur. Aynı şekilde demokrasi, bir metin değil yöntem ve tutumdur.

Abdulmehdi’nin önünde dört zorlu engel bulunuyor:

İlki, modern siyaset geleneğinde ‘dini otorite’ olarak biliniyor. Irak’taki bu otorite, İran iktidarının güzelleştirilmiş şeklidir. İran’daki dini otorite, bir tür sorumluluk taşıyan geniş yetkilere sahiptir. Halk, başarısız olması halinde dini otoriteyi suçlayabilir. Irak’taki dini otorite ise büyük manevi yetkilere sahip olup sorumluluk taşımamaktadır. Bu, bir tür kararsız siyasi belirsizlik durumudur. Hatta siyasi tutumunu nitelendirecek kavramlar kullanmaz. Aynı şekilde Ali Sistani’nin (bugün 80 küsür yaşındadır) gitmesinin ardından bu otoritenin geleceği de belirsizdir. Belki de Ali Sistani’den sonra dini otoriteler çoğalıp farklı ve çelişkili bağlılıklar arasında yayılabilir.

İkincisi, Abdulmehdi’nin ABD ile ilişkisidir. Irak devleti, ABD’yle birtakım orta ve uzun vadeli anlaşmalar imzaladı. ABD’nin Irak’ta ve bölgede belirli planları var.

Üçüncüsü, İran. Burada iki etken ortaya çıkıyor: İlki, politikacılar ve liderler tarafından inkâr edilmeyen İran’ın Irak’ın kaynaklarına yönelik emelleridir. Diğer etken ise Irak toprakları üzerinde İran ve ABD arasındaki rekabettir. Bu, Obama dönemindeki bir rekabettir. Bugün Trump döneminde ise bu rekabet, çatışma düzeyine çıkmıştır.

Dördüncü ve sonuncu engel ise emniyete ihtiyaç duyan Irak halkının beklentileridir. Irak halkı, bir yandan kaos ve yolsuzluktan diğer yandan da adem-i merkeziyetçilik sloganı altında bazı oluşumların bağımsız olma isteklerinden sıkıntı çekiyor. 15 yıldan fazla süredir yaşadıklarının bir sonucu olarak Irak halkının çoğunluğu, bundan önceki dönemin mevcut dönemden daha iyi bir dönem olduğunu düşünüyor. Halkın beklentileri gerçekleşmeyip bütün oluşumlara karşı öfkesi daha da artıyor. Basra olayları, birçok yerde tekrar edebilecek bir manzaradır.

Panzehirin (görevden vazgeçmek), Adil Abdulmehdi’nin hayal ettiği kuramın, hatta gelişmelerine ve sonuçlarına hayran kaldığı ‘Fransız Devrimi’ ile ‘Irak Örneği’ arasında kaleme aldığı yazılarındaki teorilerin bile bu büyük ve zorlu dört engele pek faydası dokunmayacaktır. Aralarında bir benzerlik varsa Fransız halkını, Irak halkıyla değiştirmesi gerekiyor. Bana göre tüm bu sebeplerden dolayı Abdulmehdi, Bağdat’ta çok erken ortaya çıktı.

Sonuç olarak Irak, İran (din adamlarının nüfuzu) ile Lübnan (mezhepsel kota sistemi) arasında karma siyasi bir rejime doğru gidiyor. Tüm dünya tecrübelerinde hiç görülmemiş Adil Abdulmehdi’nin ‘Bakan olarak çalışmak isteyenler internetten başvuru yapsın!’ şeklindeki talebi, bu rejimi daha da karmaşık hale getirmektedir.