Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Acı olay ve hesaplaşma seçeneği | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Kişilerin hayatında olduğu gibi ülkelerin hayatlarında da zor ve acı haberler taşıyan günler vardır. Deneyimler bu tür günler ile başa çıkmanın en iyi yolunun; kendisi ile cesaret, sorumluluk ve şeffaflık zemininde yüzleşmek olduğunu göstermektedir. Acı haberlere karşı benimsenebilecek tek seçenek, kendisi ile tam bir ciddiyetle baş etmektir. Ayrıntılarını ve kendisini meydana getiren nedenleri bilmek, sorumlulukları ve sebepleri belirlemek, suçlu ve kusurlu olanlardan hesap sormaktır. Buna paralel olarak, tekrarlanmamasını garantilemek için olanlardan ders çıkarmaktır.

Kişilerin ve ülkelerin deneyimlerini okuyan herhangi bir okuyucu, herkesin hata yapabileceğini ve bazen bu hataların fevkalade tehlikeli olabileceğini bilir. Yanlış kararlar alsalar, abartsalar, yetkiyi aşsalar bile kendilerinden hesap sorulmayacağını zannederek kişiler hata yapabilirler. Resmi kurum çalışanları da bazen herhangi bir insan gibi yanlış kararlar alıp hatalı bir şekilde davranabilir, yetkilerinin sınırlarını unutabilir, kurum veya teşkilat çalışanların davranışlarına egemen olması gereken kuralları görmezden gelebilirler. Yapılan hatalardan bahsetmek hiçbir şekilde onların haklı gösterilmeye çalışıldığı anlamına gelmemektedir. Bilakis bunun yerine, kötü ve acı olayların gerçekleşmesini engelleyecek, yasaların, yetkilerin ve örflerin sınırlarının aşılması olasılığını en aza indirecek mekanizmaların sağlanmasının gerekliliğini vurgulamaktadır.

Suudi Arabistan’ı tanıyanlar, merhum meslektaşımız Cemal Kaşıkçı’nın kaybolma haberinin ailesi, dostları ve ülkesi için acı haberler grubundan olduğunu bilir. Cemal, gazeteci, eleştirel ya da muhalif bir düşünce sahibi olmadan önce bir Suudi Arabistan vatandaşıydı. Şu veya bu meseledeki tutumu ne olursa olsun herhangi bir vatandaşını kendi kaderi ile baş başa bırakmak Suudi Arabistan’ın adeti değildir. Aynı şekilde Suudi Arabistan’ın hem içeride hem dışarıdaki politikasının temeli geniş gönüllülüktür. Geçen 20 yıl içerisinde Suudi Arabistan ile ilgili haberleri takip edenler kuşkusuz, birçok muhalif ismin ülkesine döndüğünü ve hayatlarını normal bir şekilde sürdürdüklerini, içeride aşırı şiddet olaylarına karışan kişilerin rehabilite edilmelerinin ardından tekrar topluma entegre olmalarının sağlandığını hatırlayacaklardır. Suudi Arabistan’ın iç politikasının da dış politikası gibi diyalog, farklılıkları daraltma ve her daim ortak bir noktada buluşmayaçalışmak gibi ilkelere dayandığı çok açıktır.

İstanbul Başkonsolosluğu’nda yaşanan acı olaydan sonra Suudi Arabistan, meslaktaşımız Kaşıkçı’nın başına neler geldiğini ve kaderinin ne olduğunu açığa çıkarmak için bir dizi adımlar atmıştır. Türk tarafının yürüttüğü soruşturmaya yardımcı olmak için bir güvenlik birimi gönderdi ve konsolosluk ile konsolosun evinin kapılarını Türk soruşturma ekibine açtı. Buna paralel olarak, sakladığı bir şey olmadığını, gerçekler ve elde edilen veriler ışığında hareket edeceğini vurgulamak için içeride de bir soruşturma başlattı. Bu adımların ortaya çıkarmış olduğu bilgilere dayanarak Riyad, Kaşıkçı’nın hayatını kaybettiğini, önemli üst düzey bazı yetkililerin görevlerinden alındığını ve soruşturma kapsamında 18 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Görevden alınanlar arasında yüksek rütbeli istihbarat subayları da vardı. Suudi Arabistan’ın resmi açıklaması, olaya karışanların olayı örtbas etmeye ve gizlemeye çalıştıklarına işaret ediyordu Bu açıklama; Hadimül Haremeyn el Şerifeyn’in, Suudi Arabistan İstihbarat Genel Başkanlığı’nın yeniden yapılandırılması için Veliaht Prens Muhammed bin Selman başkanlığında bakanlık komitesi kurulması kararı ile aynı zamana denk gelmiştir.

Bu adımlar; yaşanan acı olayda adaleti sağlama, suçlu ve kusurlu olanlardan hesap sorma, kamuoyunun soruştumada ulaşılan bilgiler konusunda bilgilendirilmesinde şeffaflık temelinde hareket edildiğini ortaya koymaktadır. Buna paralel olarak, istihbarat teşkilatı yeniden yapılandırılması kapsamında disiplinli subaylar göreve getirilerek gelecekte bu tür acı olayların yaşanması engellenmek istenmektedir.

Olayın yaşandığı andan Suudi Arabistan’ın resmi açıklamasına kadar ekranlarda, haber sitelerinde ve gazetelerde yalan haberler, dedikodular ve senaryolar dolaştı durdu. İlgili kişinin kimliği ve olayın meydana geldiği yer nedeniyle olayın ilgi yaratması elbette çok doğaldı. Yine bu süreçte, olay karşısında iki farklı tutum benimseyen grupları birbirinden ayırmak da kolaydı: Birinci grup gerçektende Cemal Kaşıkçı ve başına gelenler ile ilgilenirken diğer grup; Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda yaşananlar ile ne yakından ne de uzaktan hiçbir şekilde ilgisi olmayan hesaplardan yola çıkarak bu acı olayı Suudi Arabistan’ı hedef almak için kaçırılmayacak bir fırsat olarak gördüler. Riyad’ın resmi açıklamasında yer verdiği icraatlar ile kuşkusuz birinci grup istediğini elde etti. Yani şeffaflıkla hareket edilmesi, sonuna kadar olayın ayrıntılarını ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışılması ve elde edilen bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması. En başından beri Suudi Arabistan’ı zayıflatmak ve rolünü hedef almak için bu olayı kullananlar ise bu hesap sorma adımlarından rahatsız olmuşlardır. Çünkü bu olay nedeniyle Suudi Arabistan’ın uluslararası ilişkilerinde derin bir kriz yaşamasını umuyorlardı. İkinci grubun sorunu; iki meseleyi birbirine karıştırmasıdır. Ne olursa olsun Kaşıkçı’nın kaybolması olayının, Suudi Arabistan ile işbirliği ya da müttefik ilişkisi içinde olan ve aralarında geniş bir çıkar ağı mevcut bulunan büyük devletler arasında bir çatışma unsuru olmasını istiyordu. Ama 11 Eylül saldırılarından yararlanarak kendisini hedef almaya çalışan çabalar gibi Suudi Arabistan’ın geçmiştede uluslararası ilişkilerinde buna benzer birçok zor sınavdan başarı ile geçmiş olduğunu bu grup unutmuş görünüyor. Bu grupta yer alanlar, bizzat Cemal Kaşıkçı’nın kendi adının kullanılmasını ya da kendi adı kullanılarak ülkesine zarar verilemesini kabul etmeyeceğini de unutmuş gibi davranıyorlar.

Adalet ve hesaplaşma seçeneğini tercih etmekle Riyad, bu acı olayı yasal ve yargısal bağlamına tekrar oturtmuştur. Bu adım; bir devlet mantığı, sorumluluk, kurumsallık, ders çıkarma ve yasalar çerçevesinde kurumların yeniden yapılandırılmasıdır.