Derler ki krizler içinde yeni müjdeler taşır, sorunlardan dönüşümler doğar ve en düşük fiyatlarla fırsatlardan istifade edilirmiş.

Suudi Devleti’nden alacağı olan ve birtakım arzular besleyen her tarafın gazeteci Cemal Kaşıkçı meselesinde ağzının suyu aktı. Bu arzuların arasında Suudi Arabistan’ı İhvan Cemaati’ne muhalefet etmekten vazgeçirmek, İran tehlikesi ile yüzleştirmek ve mali sıkıntıya sokmak da dâhil olmak üzere çeşitli başlıklar var.

Suudi Arabistan’dan ödemesi istenen faturalardan biri, insanlığa yardım için İran’ın Yemen’deki ajanları ve Husi grubuyla ile çatışmadan kaçınmasıdır ki İngiliz sol ‘jurnalcileri’nin yeni asrın en büyük insani felâketi olan Suriye’ye gözyaşı döktüğünü görmedik.

İngiliz The Guardian gazetesi, diplomatik ilişkiler yazarı Patrick Wintour’un Kaşıkçı krizinden nasıl istifade edileceğine, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki faaliyetlerinin durdurulmasına, oradaki İran tehdidinin ortadan kaldırılmasına ve özellikle her yerde İhvan, İran ve solu öfkelendiren Veliaht Prens Muhammed Bin Selman meselesine dair kaleme aldığı analiz yazısını yayımladı. Jurnalci arkadaşımız Yemen meselesinde Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin, yani ‘kaçırılmayacak bir anın’ ardından Suudi Arabistan’a yönelik baskıların yoğunlaştırılmasını istiyor.

Sözleri şu anlama geliyor: Fırsattan istifade edin. Hazır Suudi Arabistan, Cemal krizi ile uğraşırken siz Yemen’deki durumu ve Suudi Arabistan’ın Husi maşasına yönelik uğraşlarını İran lehine çevirin!

Bu ham politik sömürü ve Suudi Arabistan’a yönelik yapılan bariz gasp fark edildi. Mesela Rus Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı krizi üzerinden hedef alınmasına ilişkin şu yorumda bulundu:
“Bu trajedinin siyasi tuzaklar ve bugün tanık olduğumuz iftiralarla böylesine büyümesi korkutucudur.”

Bu insaflı her kişinin görüp anlayabileceği belirgin bir şeydir. Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Oxford Üniversitesi’nin bünyesindeki Oxford İnternet Enstitüsü’nden araştırmacı Lisa-Maria Neudert, Kaşıkçı’nın ölümünün, bilgiler ve sosyal paylaşım ağları üzerinde siyasi amaçlar uğruna nasıl oynamalar yapıldığını ortaya koymadaki katkısına işaret etti.

Yemen’deki durum ve ABD’nin Yemen’deki savaşı bitirerek siyasi bir yol açma girişimine gelirsek; ne Suudi Arabistan ne de Yemen’deki Koalisyon üyeleri siyasi çözüme karşı olduklarını söyledi. Aksine ilk günden itibaren asıl arzu edilenin siyasi çözüm olduğu dile getirildi. Yemen için yapılan Kuveyt ve Cenevre müzakerelerini hatırlayalım.

Üstelik Suudi Arabistan ve Koalisyon, siyasi çözüm ve hava bombardımanını durdurmak için defalarca alan açtı. Ancak Husiler, her defasında bunu saflarını düzenlemek fırsatı için bir ateşkes olarak gördü. Daha fazlası değil.

Bu defa muhtemel ki Husiler, taktiksel olması dolayısıyla ateşkes üzerinde duracak. Bununla birlikte Suudi Arabistan ve Koalisyon da politik bir gayreti destekleyecek ki bu yeni bir şey değil.

Ancak olayın özü bu da değil. İngiliz jurnalciye soralım: İngiltere’nin Londra’ya ve Liverpool’a füze atan Rusya’ya bağlı bir çetenin yönetimi altındaki komşu bir ülke ile uzlaşması mümkün mü?