Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Aden silahlılarının ardında kim var? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yemen’in başkenti Sana’da Husi isyancılarının hezimete uğradığına dair ilk işaretlerin gelmesiyle birlikte geçici başkent Aden’de çatışmalar patlak verdi. Güneydeki çatışmalar bir rastlantı değil. Bu, kuzeydeki savaşın süresi üzerine bahis oynayanların endişesini ve Yemen’in güneyinde kendilerine ait bir devlet kurmanın kendilerine kolay bir başarı sağlayacağını sanan meşru hükümetin projelerinin başarısızlığını gösteriyor.

Eski ortakları Ali Abdullah Salih’in ayrılışından bu yana kuzeydeki isyancıların, yani Husilerin yenilgileri de artış gösterdi. Salih’i öldürmeleri sonrasında birçok Salih yanlısının kendilerine karşı cephe almasıyla durum daha da kötüleşti.

Katar gibi bölgedeki düşman ülkeler, güneydeki ayrılıkçı milisleri hükümete karşı propagandaya teşviklerini artırarak durumu alevlendirmeye çalıştı. Bu daha önce var olan siyasi bir hareket. Fakat şimdilerde Husilerle uyum gösteriyor. Aden’deki hükümeti abluka altına alarak Salih kanadının kaybını telafi etmek için bir cephe açmaya çalışıyor.

Sana’ya tekrar kavuşacağına inanan hükümet güçleri, kendilerini Aden’in kaybına karşı savunmasız buldu. Askeri ve siyasi olarak kötü bir gelişme olarak güneydeki ayrılığa eğilimli güçlerin, özellikle Katar ve İran gibi Yemen’de savaşı uzatmak isteyen kuvvetler tarafından sızıldığına dair eski korkuları ortaya çıkarıyor. Bu çıkarım, Katar’ın piyasaya sürdüğü yorumlarla çelişiyor. Katar, meşru hükümeti destekleyen Koalisyon’un içinde anlaşmazlıklar bulunduğunu iddia ediyor ve her zaman olduğu gibi Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) suçluyor. Doha bu çatlağın var olduğuna ve şayet başarılı olursa kendisine boykot uygulayan Koalisyon’u dağıtabileceğine inanıyor.

Bu analiz, ayrılığı ve Yemen’in içimde kendisini destekleyecek bir örgütlenme isteği olmadığını göstermiyor. Fakat sebepsiz meydana gelen ve 20’den fazla kişinin öldüğü olayların ilişkili olduğu ortaya çıktı.

Ayrılık yanlıları şiddetli bir savaştan muzdarip ülkede mevcut durumun serzenişlerine dayanarak askeri güç kullanılmasına teşvik ediyor. Hiç şüphe yok ki başbakanlık ofisine düzenlenen silahlı saldırı, siyasi anlaşmazlık sınırlarını aştı. Güneydeki Yemenliler’in duyularını galeyana getiren semboller yükselten bu silahlı grup, devlete silah doğrultma suçunda Husilerle eşdeğerdir.

Yemen’de ayrı bağımsız bir devlet isteklerine ne oldu? Bu, Yemenilere ait bir meseledir. Ayrılma konusu gelecekte kabul edilirse, onların kararıdır. Kabul etmezlerse, ayrılık yanlısı grup Yemen’in iki bağımsız ülkeden oluştuğu ve birliğin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından ayrılma zamanının geldiği bahanesiyle taleplerini artırabilir. Uzmanlaşmış uluslararası örgütleri kontrol edebilir.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uluslararası mahkeme veya başka bir yolla desteklenebilir. İstenen budur. Anlaşmazlık, uygar, yasal ve güvenli bir şekilde sona erer veya reddedebilir ve tartışmaları sona erdirebilir. Irak’taki Kürtler şansını denedi. Bu hakkı desteklemek için uzun tarihleri ​​ve nedenleri mevcut. Fakat ülkeler siyasi arzular ve ayrılık yanlıları tarafından yönetilmez. Ancak halkların ilişkilerini yöneten yasaya uygun olarak yönetilebilir.

Güneyde büyük bir akım, Yemen’in birliğini zayıflatma, baskı ve adaletsizliğe neden olması sebebiyle suçlanıyor. Hiç şüphe yok ki merhum Cumhurbaşkanı Salih’in yönetimi Yemen’i tamamen yıkmıştır. Devletin başarısızlığa uğramasından büyük oranda sorumludur. Şu anki savaş, ayaklanma hücrelerini yok etmek ve yasa dışı olarak egemenlik kurmak için yürütülüyor. Bununla birlikte Körfez girişimi ile desteklenen demokratik bir Yemen için Birleşmiş Milletler Projesi’ne uygun olarak devlet iade edildi. Bu geçici bir hükümettir. Anayasa oluşturulması, parlamento seçimleri, başkanlık seçimi ve hükümetin kuruluşu BM gözetiminde gerçekleştirildi. Yemen liderlerini uluslararası denetim altında seçer. Buna ne Suudi Arabistan ne BAE ne İran ne de Katar karar verebilir. Fakat İranlılar, Husiler aracılığıyla darbe sırasında ele geçirdiklerini korumak ve uluslararası projeyi önlemek için mücadele ediyorlar. Güneyliler bekleyebilir ve ülkelerini kendi elleriyle yıkmak yerine isteklerini yasal ve uygar bir şekilde sunabilirler. Hatta Koalisyon ülkelerini Yemen kanı, halkının güvenliği ve istikrarı pahasına hedef alan devletlerin kaosu planlayan çağrıların ardında sürüklenmemelidir.