Uzun seneler önce, eski Uganda Devlet Başkanı İdi Amin, Cidde’de sürgünde yaşadığı dönemlere, iş insanlarının toplanma yeri olan Er-Rimal Oteli’nde ikamet ediyordu. Bir gün, akşam üstü, İdi Amin babamla tesadüfen tanıştı ve babamı ofisinde ziyaret etmek üzere anlaştılar. Amin, babamı ziyaret etti ve kendisine garip ve eğlenceli bir fikir teklif etti: İdi Amin, babamdan Uganda’da darbe yapması ve iktidara geri gelmesi için yeterli olduğunu söylediği 150 bin dolar borç istedi ve borç parayı darbe sonrası fazladan teşekkürle iade edeceğini söyledi. Babam İdi Amin’in teklifi karşısında sersemledi ve herhangi bir yorum yapmadan kendisine kapıyı gösterdi.
Hikayeyi bana anlatıp gülmemiz üzerinden günler geçti. Babamın Uganda’ya yaptığı iş gezisinde, Uganda Sivil Savunma Bakanlığı’na itfaiye araçları ve kamyonlar sattı. Ziyareti sırasında başkent Kampala ve banliyölerini ziyaret etti ve Uganda Devlet Başkanı Yoweri Kaguta Museveni tarafından kabul edildi ve sonunda Suudi Arabistan’a döndü. Döndüğünde, bana alaycı bir gülümsemeyle: “İdi Amin’in teklifini hatırlıyor musun?” diye sordu, Ona “Evet, onu çok iyi hatırlıyorum” deyince, “Adam yüz bin doları iç etmek istedi, çünkü tüm konuyu (yani darbeyi) elli bin dolarla bitebilirdi” deyince beraber güldük.
Babam, Uganda’nın O zamanlardaki kötü durumunu örneklendirerek anlatmaya başladı, ağaçlardan düşen meyvelerin çürüyünceye kadar yerde beklediğini, yol yapılmadığı için tarımsal ürünlerin yurt dışındaki pazarlara ihraç edilmediğini vs. anlattı.
Uganda, Afrika’nın durumunun sadece bir örneğiydi. İdi Amin “çılgın” ve irrasyonel kararlarıyla Uganda’da eşi görülmemiş felaketlere neden oldu, örneğin, tarım, ticaret ve endüstride çalışarak Uganda’nın ürünlerini dünya pazarlarına ulaştırıp Ugandalıları istihdam eden Hintlileri ülkeden sürme ve mülklerinin millileştirilmesi kararını aldığında, Hintlilerin yerini alan Ugandalı yöneticilerin yetersizliği millileşen kurumların hızla kapanmasına neden oldu. İşte Afrika eskiden bu durumdaydı.
Afrika bugün güçlü biçimde değişiyor. Siyah Kıta, Çin ve Japonya ve Hindistan gibi ülkeler için en önemli yatırım hedefi haline gelmiş. Çin yeni Afrika için bir numaralı “yatırımcı” olmayı hedeflemekte, Afrika ülkeleriyle ilişkilerinin gelişmesi amacıyla, son zamanlarda Afrika ülkelerinin başkanlarının çoğunluğunun hazır olduğu bir devasa konferansa ev sahipliği yaptı.
Çin, kıta için “eşsiz” bir yatırım planı hazırladı ve 2010 yılında kıtaya 10 milyon Çin vatandaşını yerleştirmeyi başarabildi. Günümüzde Etiyopya, Sudan ve Zimbabve gibi ülkeler şaşırtıcı şekilde eğitim ve finansmanında ile iğneden ipliğe kadar her konuda Çin ürünlerine bağlı durumda. Çin, İngiltere, Fransa, Belçika, Portekiz ve İtalya gibi “sömürgeci” ülkelerin kıtadan geri çekilmesini ve ABD’nin kıta ile ilgili “siyasi” meşguliyetini zekice kullanmasını bildi. Özellikle Cibuti’de ticari nakliye hattını güvence altına almak için ulusal güvenliğin bir parçası olduğu gerekçesiyle askeri bir üs kurdu.
Güney Afrika, Nijerya, Mısır, Fas, Gana, Etiyopya, Kenya gibi Afrika Kıtasında ekonomik yönden yükselen ülkeler var. Bu ülkeler farklı sektörlerde önemli ekonomik büyüme oranlarına ve yabancı yatırım çekiciliğine sahiptir. Afrika bugün olağanüstü bir cazibe merkezi haline gelmiş durumda ve Samsung, LG, BMW, Mercedes, Renault… ve diğer büyük isimler ürünlerinin üretimi için modern fabrikalar açan birçok uluslararası fabrika var. Afrika’da elektrik, su, ulaşım, havacılık ve demiryolları için büyük projelerin finansmanı için Çin ve Avrupa mali desteği hazır durumdadır.
Araplara gelince, Afrika Kıtasına yönelik geleneksel aşağılama düşüncesinden dolayı yeteri kadar dikkate alınmamaktadır.
Bugün, Afrika’nın yatırım pastası için Çin’e rakip olacak tek ülke yatırım yapmak için 150 milyar dolar ayıran Japonya’dır. Hindistan ve Güney Kore’nin de kayda değer yatırım çabaları var. Çin, Afrika’nın finansal cazibesini gerçekleştirdi ve beyaz adamı kendi yoluyla yolunun üzerinden çıkardı. Çin’in Afrika’daki başarısı, Afrika’nın devasa pazarlarını kendisine açtıracak ve birkaç yıl içinde gücünün arttıracak ve ekonomik bir güç olarak ilk mertebeye ulaşmasını kolaylaştıracaktır.