Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ağaç ve Orman | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Batıda, “Ağaca bakarken ormanı görmemek” şeklinde bir deyim vardır. Bu deyimle bizim genellikle detaylara yönelip bütünü ihmal ettiğimiz kastedilmektedir. Veyahut bu söz, bir işle ilgilenip daha önemli diğer şeylerin geçip gittiğini ifade etmek için kullanılır. Bu şekilde biz, tek bir şeyle ilgilenirken bu durum, kısa veya uzun vadede o anda idrak edemeyeceğimiz daha önemli işleri etkileyebilecek ağır sonuçlara yol açabilir.

Olayların gidişatı boşluktan kaynaklanmaz. Bugün herhangi bir şey hakkında karar verdiğimizde, bunun yarın veya yarından sonra hesaba katılmayan meseleler üzerinde karar alırken etkisi olacaktır. Söz konusu meseleler, doğrudan bu kararla bağlantılı olmayabilir. Bu hususta örnekler çoktur. Irak, Suriye, Libya ve Yemen’de meydana gelen olaylar, şu an bu ülkelerde cereyan eden savaşlarla başlamadı. Sovyetler Birliği’nin yıkılışının sebepleri o anda ortaya çıkmadı. Necid’den başlayan Suudi Arabistan projesinin başarısı bir tesadüf değildi. Tüm bu hadiselerin sancısı, bir anda meydana gelmedi. Aksine bu hadiselerin senelere yayılmış kökleri bulunuyor. Belki de bu olaylar, sonuçları anlaşılamayan kararlar alınırken başladı. Yukarıda anlatılılanlarla ilgili örnekler, Suudi Arabistan’ın geçmişte ve günümüzde hem içeride hem de dışarıda yaşadığı tecrübelerde mevcuttur. İçerideki durumla ilgili olarak hâlihazırda Suudi Arabistan, petrol fiyatlarının düşüşüyle yüzleşiyor. Bu, sadece maliye üzerindeki etkisiyle sınırlı bir mesele değildir. Aksine, öyle görülse bile petrol fiyatlarının gerilemesinin ekonomik, siyasi ve sosyal boyutları vardır.

Ekonomik düzlemle alakalı olarak Suudi Arabistan ekonomisi, geçtiğimiz 50 yılda sadece tek bir doğal kaynak olan petrolün gölgesinde şekillendi. Harcamalar tamamen genel hazineden yapıldı. Bütün petrol tesisleri, farklı şekillerde hükümet ödeneklerine dayanarak yabancı istihdamın mevcut olduğu bir zamanda kuruldu. Söz konusu bu ekonominin ödenek almadan çalışan ve vatandaşlarına iş olanakları sağlayan başka bir ekonomi türüne dönüşümü kolay bir şey değildir. Bu, her halükarda eksiklerin tamamlanmasını ve engellerin aşılmasını gerektiren bir durumdur.

Siyasi düzlemle alakalı olarak projeler belirlemek, ödenek ayırmak ve yardım yapmakla bunları engellemek, vergi ve gerekli taahhütler koymak arasında fark vardır. İkinci kararları alırken uygulanan mekanizmayla, birinci kararları alırken uygulanan mekanizma belki de aynı değildir.

Sosyal düzlemle alakalı olarak ise halkların mefhumları, kültürleri ve değerleri saatler, günler ya da birkaç yıl içerisinde şekillenip netlik kazanmaz ve bu değerlerin temelleri hemen yerli yerine oturmaz. Aksine bu değerlerin şekillenip yerleşmesi için, uzun bir süreye ihtiyaç vardır. Seleflerimiz, 20. yüzyılın ilk yarısında modern devletimizi tesis ederken, onlardan öncekiler, elden ağza şeklinde ekonomik bir sistemin gölgesinde kıt kanaat yaşıyorlardı. Bunun için onlar, Allah’ın en sebatkâr kullarıdır ve bugün çalışma kültürü diye isimlendirdiğimiz şeyin en iyi örneklerini teşkil ederler. Böyle olmasaydı bugün onların varlıkları olmayacaktı.

Miras olarak aldığımız kaynaklar sayesinde -ki bunlar elimizle kazandığımız ve umduğumuz kaynaklar değildir- yukarıda zikredilen tek bir doğal kaynağa dayalı ekonomik sistemin gölgesinde yıllarca müreffeh bir şekilde yaşadıktan sonra, günümüzde önceden sahip olmadığımız şeylere sahip olduk. Devam edebileceği tahmin edilmeyen kavramlar, kültürler ve değerler kazandık. Sürdürülemeyecek bu gerçeği değiştirmeye sahip olduğumuzu düşünmek büyük bir yanlıştır. Ekonomik sistemlerimizi krizlere ve çatışmalara girmeden kısa bir süre içerisinde yeniden inşa edebilir ve bu sistemlerin gölgesinde şekillenen tesislerimizi yeniden kurabiliriz.

Biz, genellikle gerçek olarak addettiğimiz düşüncelerin etkisinde kalıyoruz. Zamanın ve şartların değişmesiyle beraber bu düşüncelerin uygun olup olmadığını ve uygulanıp uygulanmayacağını gözden geçirmiyoruz. Hâlbuki vakit geçmeden önce bunun farkına varıp ilgilenmemiz gerekirken, böyle bir şey meydana gelip zararlı çıktığımızda işte o zaman uykumuzdan uyanıp ihmalkârlığımıza şaşırıyoruz.

Şuna da işaret etmek gerekir ki, kanaatlerimizi dikkatlice gözden geçirip durumumuzun ve zorlukların gerçek hacmini anlamamız gerekiyor. Bunun için de hem ağacı hem de ormanı birlikte görmeliyiz.