İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın, İran’ın dini lideri Ali Hamaney’e gönderdiği iki tartışmalı mektupların ayrıntıları ortaya çıktı. Ahmedinejad gönderdiği mektuplardan birinde, Hamaney’den Devrim Muhafızları’nın ekonomiye müdahalesinin durdurulmasını talep etti.
Ahmedinejad mektubunda, rejime yönelik halkın artan memnuniyetsizliğine karşı uyarıda bulundu. Ayrıca reformcu siyasi aktivist Mustafa Taçzade, daha önce yazdığı bir mektupta İran rejimindeki üst düzey yetkilileri yolsuzluğa karşı mücadelede yalnızca konuşmak ve görüş bildirmekle yetindiklerini, ‘Devrim Muhafızları’ ve İran yargısı gibi, Hamaney’in ofisine bağlı kurumlar ve yetkilileri yolsuzluğun yayılmasına katkıda bulunmakla suçlamıştı.
Baharnews haber sitesinde önceki gün, Ahmedinejad’ın yardımcıları Rahim Meşai ve Hamid Bakayi’nin tutuklanmalarına karşı attığı adımların bir parçası olarak görülen 19 Şubat ve 13 Mart’ta ülkenin dini lideri Ali Hamaney’e yazdığı iki mektubu yayımladı.
İlk kez tamamı yayınlanan mektuplarda Ahmedinejad, Hamaney’den ‘temel reformların’ yürütülmesi için emir vermesini istedi. Bu temel reformlardan en önemlisi, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Muhafız Konseyi’nin müdahalesi olmadan yapılması planlanan tarih öncesinde gerçekleştirilmesi. Ahmedinejad ayrıca, anayasanın gözden geçirilmesi, Yargıtay Başkanı’nın görevden alınması ve içişleri alanında, Hamaney’in ofisinin rolünün azaltılması çağrısında da bulundu.
İran’daki mevcut durumu keskin bir dille eleştiren Ahmedinejad, ilk mektubunda şöyle diyor:
“Bugün İran rejiminin yönetimi ile ilgili halkın hoşnutsuzluğu zirve yapmıştır. Rahatsızlık devrimin temellerine işlemektedir.”
Ahmedinejad, mektubunda, krizlerin derinleşmesinin ve halkın artan hoşnutsuzluğunun ardındaki üç politikayı suçlanmasının yanı sıra, ülkedeki çok sayıda köklü soruna dikkat çekti. Ahmedinejad’a göre bu üç politikanın ilki; ‘Güvenlik merkezli bakış açısıyla içe kapanma’ ikincisi; ‘Bölgedeki diğer ülkelerde yaşanan savaş ve iç çatışmaları gerekçe göstererek İran halkını mevcut duruma rıza göstermeye zorlama’ ve üçüncüsü ise; ‘Yönetimin önemli konularda şeffaf davranmayarak halkı haberdar etmemesi’.
Cezaevlerindeki kötü koşulların yanı sıra mahkumlara yönelik şiddete
Mektubunda, Hamaney’in ‘İran’daki egemen rejimin ayrımcılığı ve adaletsizliği’ konusundaki sessizliğini de eleştiren Ahmedinejad, özellikle yargı erki ve emniyet güçlerinin halkın bir kısmına ve gençlere yönelik muamelesine ve cezaevlerindeki kötü koşulların yanı sıra mahkumlara yönelik şiddete işaret etti.
Ahmedinejad’ın bu hamlesi, İran eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde İran İçişleri Bakanı yardımcılığı yapan ve bugünün önde gelen reformcu aktivistlerinden Mustafa Taçzade’nin, son dönemde İran’da yaşanan yolsuzluklarla ilgili olarak Adalet ve Şeffaflığı Gözlem Örgütü İdare Meclisi Başkanı Ahmet Tukli’ye açık bir mektup göndermesi ile aynı dönemde geldi.
Büyük farklar olmasına rağmen Taçzade ve Ahmedinejad’ın mektuplarının ortak noktaları, İran yargısındaki ‘yolsuzluk’ ve ülkedeki mevcut durum karşısında Hamaney’in rolünün etkisiydi.
Mustafa Taçzade, Hamaney’in yolsuzlukla mücadelede herhangi bir somut eylem gerçekleştirmeden yalnızca konuşmak ve görüş bildirmekle yetindiği belirterek, yargı gibi Hamaney’in ofisine bağlı kurumlar ve yetkililerin yolsuzluğa karıştıklarına ve Devrim Muhafızları’nın ekonomiye yönelik müdahalelerinin yolsuzluğun yayılmasına katkıda bulunduğunu söylemişti. Ayrıca yargının rolünün yanı sıra Muhafız Konseyi’nin seçimleri denetlemedeki rolü ile ilgili görüşlerini dile getiren Taçzade, bu kurumlara yönelik dolaylı olarak, ‘ülkenin kaynaklarının sömürme ve yolsuzluğun yayılmasına katkıda bulunma’ suçlamasında bulunmuştu.
Taçzade, Hamaney ve yardımcılarını yolsuzlukla mücadele konusunda ‘partizanlık’ yapmakla ve ‘diğer yolsuzluk olaylarını ihmal etme karşılığında bazı meseleleri gündeme getirmekle’ suçlarken, Hamaney’e yakın kurumların internet hizmetlerine ve sosyal ağlara kısıtlama getirme konusundaki ısrarına işaret ederek, Hamaney’in üst düzey yetkililerinin interneti engellemek için büyük çaba sarf ettiklerini ve bu çabaların ‘yolsuzluğun yayılmasını engellemek’ için de harcanması ve tedbir alınması çağrısında bulunmuştu.
Hamaney, Kasım 2011’de 3 katrilyon tümenin (800 milyon dolar) zimmete geçirilmesine son verilmesi talebinde bulunulduktan sonra medyaya kapılarını kapattı. İran tarihinin en büyük zimmete para geçirme olayıyla ilgili İran Milli Bankası ve Saderat Bank yöneticilerinin de aralarında bulunduğu dönemin yetkilileri hakkında soruşturma yürütüldüğü iddia edildi.
Taçzade, mektubunu, İran’da reformcu kimliğiyle öne çıkan Tahran Belediye Başkanı Muhammed Ali Necefi’nin istifa etmesine tepki olarak kalem aldı.
“Necefi’nin istifasının arkasında belediyede artan yolsuzlukların mı yoksa başka sorunların mı olduğu göreceğiz”
Necefi’nin istifasına yönelik tutumlar farklıydı. Tahran Belediye Meclisi Başkanı Muhsin Haşemi, Necefi’nin sağlık sorunları sebebiyle istifa ettiğini söylerken, Milletvekili Pervane Mafi, Necefi’nin önceki belediye başkanı Muhammed Bakır Galibaf dönemindeki yolsuzluklarla ilgili bir rapor sunduğunu belirterek, “Önümüzdeki günlerde meclis çatısı altında Necefi’nin istifasının arkasında belediyede artan yolsuzlukların mı yoksa başka sorunların mı olduğu göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Taçzade, İran eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde İran İçişleri Bakanı yardımcısı olarak görev yaptı.
İran’ın dini lideri Hamaney’i üstü örtülü bir şekilde ‘diktatör’ olarak nitelendiren Taçzade, mektubunda, “Devrim kuşağı, silahlı kuvvetler, yargı, Muhafız Konseyi, radyo ve televizyon ve ülke ekonomisinin büyük bir kısmının kontrolünün bir kişinin elinde olmasının tiranlığa yol açacağını fark edemedi” ifadelerini kullandı.