İsrail’de faaliyet gösteren Peace Now (Barış Şimdi) ve Emek Shaveh adlı iki sivil toplum kuruluşu İsrail’in İçişleri Bakanlığı Temyiz Komitesine, Mescid-i Aksa’nın güneyinde yapımına başlanan asma köprü inşaatının iptal edilmesini talep eden bir dilekçe sundu.
İki STK yaptıkları ortak açıklamada, Kudüs’teki yerleşim planlarını izleme konusundaki deneyim ve tecrübeleriyle, bu planın kentin uluslararası statüsünü ve tarihi anıtları etkilediğine inandıklarını aktardılar.
Tamamlanması planlanan köprü, Silvan, Tur ve Eski Şehir mahalleleri arasında yer alacak. Sevri mahallesi ve Nebi Davud bölgesini birbirine bağlayacak olan köprü 197 metre uzunluğunda ve 30 metre yüksekliğinde olacak.
Köprü inşaatı tarihi kentin manzaralarına çirkin ve çarpık bir görüntü sunmasının yanı sıra, Filistinliler için işgal sembolü olarak görülüyor.
Dilekçe, hem avukat Hagit Ofran hem de arkeolog Yoni Mizrachi adına iki kurum tarafından imzalandı. Planlanan köprü Kudüs ve dünyadaki en önemli ve hassas yerlerden birinde inşa edilecek. Eski Şehir havzası, Kudüs’te kültürel, dini ve tarihsel aynı zamanda politik ve uluslararası alanda da önemli bir konuma sahip.
Projenin hedeflerinin siyasi olduğu ve Filistin mahalleleri ile şehrin önemli dini ve tarihi değerleri pahasına Kudüs’teki Yahudi yerleşimcilere hizmet vereceği belirtiliyor.
Kudüs Bölgesi Temyiz Komitesi’nin yakında dilekçeyi dikkate alması bekleniyor. O zamana kadar, Kudüs Belediyesi’nin proje için inşaat izni vermesi ve uygulamaya başlatması yasaklandı.
Öte yandan diğer birleştirici köprü projesi de bölgedeki ana projenin bir parçası sayılıyor. Filistinlilere göre, bu proje Rababa Vadisi’ndeki yapay Yahudi mezarlığının oluşturulması ve eski bir Yahudi Mezarlığı olan Samboski’nin ortaya çıkarılması hedefi doğrultusunda ortaya çıktı.
İşgalciler daha sonra Kudüs’ün kadim Eski Şehir Mahallesi ile Rababa Vadisi arasındaki alanları diğer yollar ile bağlanacak şekilde açtı.
Projenin toplam maliyetinin ise 6 milyon şekel yani yaklaşık 1,8 milyon dolar civarında olduğu vurgulanıyor.
Uluslararası toplumun tepkisine rağmen İsrail, 50 yıldır işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs’ü “Yahudileştirme politikasını” sürdürüyor.
İsrail’in bu yerleşim birimlerine eklediği her bir konut ve yapı projesi, demografik yapının Yahudiler lehine değişmesi anlamına geliyor. İsrail makamları bir yandan Yahudi yerleşim yerlerini genişletip bu yerler arasında alt yapı projeleri oluştururken, diğer taraftan da şehirdeki yerleşik Arap nüfusun yeni konut inşa etmesinin önüne engeller çıkarıyor.