Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Alman okulları antisemitizm olgusuna karşı polis desteği talep ediyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Alman okullarında Hristiyan ve Yahudi olmaları sebebiyle Alman çocuklarının mülteci çocukların zorbalığına maruz kaldığı yönünde şikâyetler artıyor.

Berlin’in çok sayıda Müslüman mülteci ve göçmenin yaşadığı Neukolln semtinde bir okulda yaşanan bir olay geçtiğimiz günlerde gündeme oturdu. Mülteci çocuklarının ve ailelerinin din ve inanç özgürlüğünü kabul etmeleri gerektiği yönünde bir bilinçlendirme faaliyeti için etkin programların geliştirilmesi istendi.

Berlin Paul Simmel İlkokulu’nda Alman vatandaşı bir Yahudi öğrencinin ailesi, kızlarının Müslüman çocukların kötülük ve tehditlerine maruz kalmasından dolayı şikâyette bulundu. Alman basınının aktardığına göre çocuğun babası, kızının yaklaşık iki yıldır hakarete maruz kaldığını ve diğer çocukların onun Yahudi olduğunu öğrendiklerinde hakaretlerin arttığını söylüyor. Baba, kızına yönelik saldırının engellenmesini talep etti.

Almanya’nın en yüksek tirajlı Bild gazetesi, ülkenin dört bir yanındaki farklı okullarda meydana gelen benzer birçok olayı ortaya çıkardı. Okulların birinin müdürü, çocukların WhatsApp yoluyla DEAŞ’ın kafa kesme sahnelerini gösteren videolarını yaydıklarını dile getirdi. Gazeteler, Müslüman çocukların dinleri sebebi ile Almanlara yönelttiği şiddet içerikli tehditlerden de bahsetti. Aynı şekilde başka bir Yahudi çocuk, dininden ötürü aşağılamalara maruz kaldıktan sonra okulunu bırakarak başka bir okula kayıt yaptırmak zorunda kaldı. Alman gazetelerin bahsettiği olaylardan biri de mülteci çocukların Yahudi çocukları önünde ‘Hitler’in Yahudileri öldürdüğü için iyi bir adam olduğunu’ tekrarlamaları. Almanya’da Nazilere sempati beslemek kanunla cezalandırılan bir suç olarak tanımlanıyor. Bazı okullar ise öğrenciler arasında şiddet boyutlarına varan durumlar sebebiyle polisten destek almak zorunda kalmıştı.

Bu senenin başında Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in de mensubu olduğu Hıristiyan Birliği, antisemitist göçmenlerin kovulması için çaba gösterdi. Birliğin meclisteki temsilcilerinin Nazilerin Yahudi soykırımı Holokost’un anılmasından kısa bir süre önce 27 Ocak’ta meclise sunduğu öneri taslağında şöyle söylendi: “Almanya’da Yahudilerin yaşamasını reddeden veya İsrail’in var olma hakkı konusunda şüphesi olan kimsenin ülkemizde yeri yoktur.”

Die Welt gazetesinin yayınladığı taslağa göre meclis, hükümetten Yahudi aleyhtarı olan kişilerin Almanya’dan kovulması için Devlet Konutu Yasası’nda mevcut olan olanakları uygulamaya çalışmasını talep etmeli.

Meclisteki Hıristiyan Birliği bloğunun Başkan Vekili Stephan Herbert gazeteye yaptığı açıklamada: “Bize düşen Arap kökenli ve Afrika ülkelerinden gelen göçmenler tarafından gösterilen Yahudi düşmanlığı ile kararlılıkla mücadele etmektir. Koruma ilkesi yürürlüğe konmalı ve bize Arap ülkelerinden getrilen antisemitizmle mücadele etmek için kovma ihtimalini de içeren her türlü yola başvurulmalıdır” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte Batı toplumlarındaki antisemitizm olgusu yeni değildir ve 2015 yılında yüz binlerce mültecinin Avrupa’ya sığınmasından önceye dayanmaktadır. AB Temel Haklar Ajansı, 2012 yılında AB’de yaklaşık 6000 Yahudi’yi içeren geniş çaplı bir anket gerçekleştirdi. Ankette yüzde 26’dan fazlası 2011 yılında dinlerinden ötürü sözlü baskılara maruz kaldıklarını belirtirken yüzde 4’ünün fiziksel şiddete ve tehdide maruz kaldığı ortaya çıktı.

Entegrasyon örgütleri Şarku’l Avsat’a okullardaki antisemitist vakaların varlığını doğruladı. İktidar partisinin entegrasyon yetkilisi Irak asıllı Mustafa Ammar’a göre dinler arasındaki nefreti hoş görmek kabul edilebilir bir şey değildir. Ammar, ailelere çocuklarının kültüre uyum sağlamasında rol almaları çağrısında bulunarak şöyle diyor: “Bu ülkede din özgürlüğü var ve farklı dinler arasında nefret öğretisi kesinlikle yasaktır.”

Ammar, iktidardaki Hıristiyan Demokrat Birliği partisinin, ‘Almanya’da yaşayıp da din ve inanç özgürlüğünü kabullenemeyen kimselerin burayı terk etmesi gerekir. Zira bilinmesi gerekir ki burası özgürlükler ve hoşgörü ülkesidir’ uyarısında bulunduğu genelgesini hatırlatıyor. Bu durumun yalnızca halkı değil okulları da bağladığına dikkat çekiyor. Ammar ayrıca okulların bilinçlendirmede olan rolünden ve Müslümanlara ve göçmenlere yönelik eğitim programına gerekli maddelerin dâhil edilmesi gerektiğinden de söz ediyor.

Entegrasyona destek projelerinden birinde okullarla işbirliği yapan Arap Alman Merkezi’nden Nadir Halil, merkezin mülteciler ve Almanlar arasında sorunları çözmek için Berlin’deki bir okuldan yaklaşık 13 destek başvurusu aldığını söyledi.

Öte yandan iktidardaki Hristiyan Demokrat Birliği partisinin entegrasyon yetkilisi Mustafa Ammar, ‘hükümette hâlihazırda karara bağlanan yeni projelerin olduğunu zira konunun son zamanlarda gitgide genişlediğini’ açıkladı. Ammar, aşırılıkla mücadele etmek ve entegrasyon sorunlarını çözmek için Berlin’deki müsteşarlık binasında bir ofisin açılmasına yönelik çalışmalar hakkında da açıklamada bulundu.

Almanya Müslümanları Merkezi Komisyonu’ndan Abdüsselam el-Yezidi, Şarku’l Avsat’a bu olgu ile mücadele etmek için komisyonun okul talebelerini dinler arasındaki hoşgörü konusunda bilinçlendirmek için Hıristiyan din adamları ve Yahudi hahamları ile işbirliği yapılmasının gerektiğine yönelik teşebbüsünden bahsetti. Ancak komisyon bu teşebbüse henüz ne bir karşılık alabildi ne de ilgili bakanlıktan resmi bir yorum.

Bununla birlikte el-Yezidi, Müslüman çocukların gayrimüslimlere yönelik saldırılarının ‘yaygın bir olgu’ olduğuna itiraz ediyor ve bireysel durumlar olduğunu söylüyor. Antisemitizm ve İslamofobinin Almanya’da mevcut ve aşırı sağcı tarafta yaygın olduğunu dile getiriyor.

Arap Alman Merkezi’nden Nadir Halil aynı şekilde okullarda meydana gelen sorunların temelde dinle alakalı olduğunu da düşünmüyor ve bu durumu kültür farklılığına yoruyor ve şöyle diyor: “Mülteci çocuklar kendilerini ayırt etmeye çalışır. Görüyoruz ki mesele İslam, Hıristiyanlık veya Yahudilik arasındaki farklardan ziyade Arap-Alman kültürleri arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor.” Karışıklık, Almanya’daki sistemi anlamamak ve mülteci çocukların ailelerinden önce okulların sorumluluğundan da bahsederek konuşmasına şu sözlere devam ediyor: “Aileler zannediyor ki okul her şeyi üstleniyor. Ancak okul öğretimden sorumludur. Eğitim onun bir parçasıdır; tamamı değil.”

Nadir ayrıca Almanya’daki eğitim sisteminde bir sorun olduğunu düşünüyor. Zira ona göre “okullar, farklı kültürlerle bir arada yaşamaya hazır değil.” Bununla birlikte ‘meydana gelen sorunlarla başa çıkma tarzında bir zaaftan ve entegrasyon örgütleri ile işbirliği yapmaya hazır olmadığından’ da dem vuruyor.

Geçtiğimiz günlerde antisemitizm konusu İngiltere’de de güçlü bir şekilde yükseldi ve İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn’e partisinin saflarında ‘antisemitizmin yaygınlaşmasına’ karşı mücadelede kendisinden bekleneni yapmadığı gerekçesiyle eleştiriler yöneltildi. Corbyn, kendilerine antisemitist denebilecek birkaç organın var olduğunu kabul etti ve Yahudi toplumundan özür diledi. Geçen Pazar günü Londra’da Corbyn’in muhalif İşçi Partisi saflarından bu tür bir hastalığı söküp atmasını talep eden gösteriler düzenlendi. Ancak diğer yanda Corbyn’i savunan Yahudi gösterileri de vardı. Onlar, Corbyn’e yöneltilen eleştirilerin solcu tutumlarından kaynaklandığını ve antisemitizmin solcu İşçi Partisi’nin politikalarına ve Filistin halkının haklarını destekleyen dış politikasına yönelik saldırıları temize çıkarmak için ahlaki bir örtü olarak kullanıldığını düşünüyor.