Alman politikacı Sol Parti Meclis Grup Başkanı Sarah Wagenknecht öncülüğünde dün ‘Aufstehen’ (Ayağa Kalk) adlı yeni sol bir hareket başlatıldı. Hareketin ilham kaynağı ABD’li Senatör Bernie Sanders ve İngiltere İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in kampanyaları oldu.
Wagenknecht’e göre hareket, göçmen karşıtı aşırı sağın ülkenin siyasi haritasında ilerleme kaydederken, göçmenlere ılımlı bakan Başbakan Angela Merkel’in liderliğindeki koalisyon hükümetinin sürdürdüğü ‘neo-liberal politikalar’ ile yüzleşmeyi hedefliyor.
Bununla birlikte hareket, bankalar, şirketler ve baskı grupları (lobiler) tarafından kontrol edilmeyen iş, emekli maaşı, çevre koruma ve gerçek demokrasiye ulaşmak için mücadele etmeyi de amaçlıyor.
Sağ popülist Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) yükselişini engellenmeyi ve işçi sınıfının oylarını yeniden kazanmayı hedefleyen hareket, Sol Parti, Yeşiller Partisi ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) seçmenlerini tek bir çatı altında toplamayı amaçlıyor.
Ayağa Kalk hareketi Sol Parti’den 49 yaşındaki Wagenknecht ve eşi SPD’li eski Maliye Bakanı 74 yaşındaki Oskar Lafontaine tarafından başlatıldı. Berlin’de düzenlediği basın toplantısıyla hareketi duyuran Wagenknecht, eski komünist Doğu Almanya’da büyüdü. Kamuya yönelik etkili konuşma yeteneği ve televizyonda sunduğu talk show ile tanınan Wagenknecht’ın bir televizyon yıldızı olması, kolayca oy kazanmasını sağlayamadı.
Wagenknecht’ın, Putin savunması tepki çekti
Wagenknecht’ın tartışma yaratan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin savunması, Avrupa Birliği (AB) tarafından birçok kez eleştirildi.
Mülteci politikasında sol parti ile ayrışma
Hareketin Sol Parti ile arasındaki en önemli farkı ise mülteci politikası oluşturuyor. Sol Parti, prensip olarak kapıların mültecilere açık tutulmasını savunurken, “Aufstehen” hareketi öncelikle Almanya’ya gelemeyen mültecilere yardım edilmesini ve iltica nedenlerinin ortadan kaldırılmasını istiyor. Wagenknecht, ‘ucuz işgücü oluşturan göçmenlerin’ düşük gelirli Almanların işlerini ellerinden aldığı ve kamu hizmetleri üzerinde yük oluşturduklarına dair katı çizgiye yakın olmayan ve göçmenlere yönelik geleneksel sol tutumları terk eden bir solcu. Ancak bununla birlikte Wagenknecht, İslam, göç ve yabancı karşıtı AfD’den farklı olarak, göçmenlere ve mültecilere karşı kampanya yürütmemiş, özellikle de ülkelerindeki zulüm ve insan hakları ihlallerinden kaçan kişilere yönelik Alman İltica Yasası’nı savunmuştu.
“Sınır ötesi bir tutum, sol bir partinin politikalarına aykırıdır”
Yakın tarihli bir röportajda, sınırın herkese açılması fikrinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Sol Parti Meclis Grup Başkanı Wagenknecht, “Sol siyasetinin esas endişesi dezavantajlı grupları temsil etmektir. Sınır ötesi bir tutum, sol bir partinin politikalarına aykırıdır” ifadelerini kullandı.
Bir siyasi partiden daha fazlası olan ‘Ayağa Kalk’ hareketine solcu çevreciler de dahil olmak üzere herkes katılabiliyor. Ağustos ayı ortalarında yayına başlayan hareketin internet sitesinde “Biz katılmadıkça hiçbir politikacı ya da parti sorunlarımızı çözemez” sloganı yer aldı.
Sol parti liderleri harekete destek vermedi
Öte yandan şaşırtıcı bir şekilde üç solcu partinin (Sol Parti, Yeşiller Partisi ve SPD) liderleri Wagenknecht- Lafontaine’in hedeflerine ve başarı şanslarına dair görüş ayrılığı ile birlikte başlattıkları harekete katılmayı reddediyorlar. Bazı gözlemciler, Ayağa Kalk hareketini, 13 yıl önce iktidara gelen Merkel’in saltanatı sırasında bir takım gerilemeler ve güven kaybı yaşayan sol kesimin uzun soluklu ittifakından başka bir şey olmayacağını düşünüyorlar.
“Solu harekete geçirmenin zamanı geldi”
Bununla birlikte Almanya merkezli haftalık ‘Der Spiegel’ dergisi, geçtiğimiz yıl halkın AfD’nin parlamentoya girmesi sonrası gösterdiği büyük tepkinin ardından, “solu harekete geçiren bir hareket başlatmanın zamanı geldi” ifadelerini kullanmıştı. Ancak Wagenknecht-Lafontaine’in rakiplerinin çoğu bu hareketi, sol kanattaki görüş ayrılıklarından istifade eden tanınmış bir çiftin gösterisi olarak görüyor ve hareketin daha fazla ayrımcılığın yanı sıra sol kanadın zayıflamasına neden olacağına işaret ediyorlar.
Sol partilerin oy oranları yüzde 40’ın altına geriledi
Öte yandan Alman Sol Partisi (Die Linke) Eş Başkanı Bernd Riexinger, yaptığı açıklamada, Neo-Naziler tarafından göçmenlere yapılan yeni saldırılara değinirken, “Aşırı sağcıların sokaklarda insanları kovaladığı bir dönemde solun birleşmesi sağa karşı net bir çizgi oluşturulması anlamına gelir” şeklinde konuştu. Üç parti, meclis sandalyelerinde çoğunluğa sahip olduğu yıllarda bile, bir hükümet koalisyonu kuramaması, geniş sol ittifak fikrinin gerçekleşmesini zorlaştırıyor.
Sol partilere yönelik genel destek, geçen yıl ki seçimlerde yüzde 40’ın altına kadar geriledi. Bu durum AfD’nin parlamentoya girmesini sağladı. Sürekli kötü sonuçlar almaktan bıkan SPD, bir kez daha küçük bir koalisyon ortağı olarak Merkel’in muhafazakar hükümetine gönülsüzce katıldı. Bilinen bir figür olmayan ve SPD genel başkanlığına aday olan Simone Lange’ın oyların yüzde 27,6’sını alması parti içindeki memnuniyetsizliği ortaya koymuştu. Bununla birlikte Simone Lange Ayağa Kalk hareketine katılanlar arasında yer alıyor. İşçi sınıfı partisi olan ve 150 yıl önce kurulan SPD’nin bir takım iş odaklı reformların ardından bölünmeler yaşamasının ardından oyları bugün yüzde 20’nin altına kadar gerilemiş durumda.