Bavyera Eyaleti’ndeki Almanya Anayasayı Koruma Federal Dairesi (BFV) Müslüman Kardeşler’in’ (İhvan-ı Müslimin) amaçları hakkında yeni bir değerlendirme ortaya koyan ilk daire oldu.
Federal ve yerel anayasayı koruma daireleri, önceki raporlarında Müslüman Kardeşler’i ılımlı ve şiddetten uzak bir örgüt olarak değerlendirmişti. Bavyera Anayasayı Koruma Dairesi bir süre önce hazırladığı raporda, Almanya’daki “İslami örgüt” Müslüman Kardeşler’in kendini hoşgörü çağrısında bulunan açık görüşlü bir grup olarak tanıtıp diyaloga hazır göründüğünü ancak Almanya ve Batı’ya karşı gerçek hedeflerini gizlediğini belirtti.
Örgütün gerçek hedefleri konusunda hazırlanan Bavyera güvenlik raporu, bu hedeflerin 1920’lerde Hasan el- Benna’nın Almanya’da Müslüman Kardeşler’in önderliğinde şeriata dayanan, toplumların Müslümanlaştırılması ve İslami bir rejim kurulmasını hedefiyle çizdiği yol haritasından farklı olmadığını aktardı.
Raporda, Almanya’daki ‘İslami örgüt’ taraftarlarının yaklaşık bin kişi olduğu, bunlardan 150’sinin Bavyera eyaletinde yaşadığı belirtildi. Örgütün büyük Almanya’nın büyük şehirlerinde kendisine bağlı örgütleri bulunduğu bilgisi verildi. Ayrıca örgüte paravan olarak faaliyet gösteren başka derneklerin de bulunduğu kaydedildi.
Müslüman Kardeşler’in Almanya’daki varlığı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki döneme kadar uzanıyor. Örgüt, ilk iki buluşma mekânından birini Bavyera eyaletinin Münih şehrinde, diğerini ise Kuzey Ren-Vestfalya’da kurdu.
Raporda, “İslami örgütün” Almanya’da siyasi atmosferden uzak olduğu fakat nüfuzunu genişletmek için çeşitli Alman siyasi partiler ve ülkedeki karar mercileri ile ilişkilerini güçlendirmeye çalıştığı ifade edildi.
Müslüman Kardeşler, örgütün etkisini artırmak için şehirlerde sosyal paylaşım ağları üzerinden faaliyet gösteriyor. İnternette yapılan yorumlar terör örgütlerine duydukları sempatiyi ortaya koyuyor. Üyeler, örgütün gizli talimatları doğrultusunda mültecilere sığınma, göç ve mütercimlik hizmet yoluyla yardımcı olarak faaliyet gösteriyor.
Bavyera Güvenlik Servisi, diğer Alman eyaletlerine kıyasla Müslüman Kardeşler’in faaliyetleri konusundaki en katı birim olarak biliniyor. Eyalet daha önce, 2005 yılında Ulm kentinde Müslüman Kardeşler tarafından yürütülen “Çok Kültürlülük Evi” faaliyetlerini yasaklamıştı. Ardından da söz konusu evi evsizlerin sığınması için dönüştürmüştü.
Eyalet polisi, bu dernekleri radikalizm ve nefret uyandırmakla suçluyor. Anayasayı Koruma Dairesi’nin Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütüne paravan olarak faaliyet gösteren ve radikal örgütlerce kullanıldığını düşündüğü Çok Kültürlülük Evi, Bavyera’da faaliyet gösteren en büyük İslam merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bavyera eski Başbakanı radikal Günther Beckstein, ‘Radikaller bombalarını hazırlayana kadar bekleyemeyeceğim” diyerek militan İslam merkezlerine yönelik yeni kampanyanın başlangıcını verdi. Beckstein, bir televizyon kanalına verdiği röportajda, bazı İslami merkezlerin radikal faaliyetlerine ve diğer insanlara karşı kışkırtma için kullanıldığına dair elinde kanıtlar olduğunu söyledi.
Beckstein, daha önce de Müslüman Kardeşler’le ilgili olması nedeniyle Münih’teki Alman İslam Okulu’na verilen izinin iptal edilmesine karar vermişti. Münih şehrinin Friesinger Land Caddesi’ndeki Alman – İslam Okulu’nda çoğunluğu Arap yaklaşık 100 öğrenci eğitim görüyor. Burada öğrencilere 1. sınıftan 6. sınıfa kadar eğitim veriliyor. Ayrıca okula bağlı bir de anaokulu mevcut. Bavyera yerel yönetimi, okul personelinin ücretlerinin tamamını, mobilya, okul malzemeleri ve gösteri materyalleri gibi giderlerin de yüzde 80’ini karşılıyor.
Çok Kültürlülük Evi daha önce, terörle mücadele birimleri ile işbirliği içinde sivil polis tarafından gerçekleştirilen baskınlara maruz kaldı. Beckstein, söz konusu baskınlarda 11 Eylül saldırılarını destekleyen “cihatçı” ses ve görüntülere el konulduğunu belirtti.
Ayrıca 2005 yılının şubat ve haziran aylarında, insanları nefrete kışkırtmak ve Alman anayasasının halklar arasında bir arada bulunma ilkelerine aykırı davranışlarda bulunmak suçlamalarıyla iki imam Mısır’a sürülmüştü. Beckstein, gazetecilere verdiği demeçte sürgüne gönderilen imamlardan birinin Pakistan’daki gizli el- Kaide askeri kamplarından birinde askeri eğitim aldığına dikkat çekti.
Sputnik Deutschland dergisinden İslami İşler Uzmanı Sigrid Herrmann-Marschal, Müslüman Kardeşler’e yönelik ortaya atılan yeni değerlendirmeler hakkında yaptığı yorumda İhvan’ın 2017 yılına kadar bir DEAŞ devleti kurma fikrini gündeminden çıkarmadığını söyledi. Almanya’dakilerin projelerine daha iyi hizmet etmek için oradaki siyasi parti ve politikacılara daha yakın olmaya çalıştıklarını belirtti.
Herrmann-Marschal’a göre Almanya’daki Müslüman Kardeşler iki dil konuşuyor. Kendilerini Batı’ya ılımlı, dinler arası diyalogu onaylayan bir örgüt olarak tanıtıyorlar. Fakat Arap ve İslam ülkelerinde asıl politik amaçlarını açıkça destekliyorlar. Örgüt, ekonomik ve sosyal projelerle İslam toplumlarında güçlenmeye çalışıyor. Aynı şeyi Almanya ve Batı’da da yapıyorlar.
Frankfurt’taki İslam Araştırmaları Merkezi’nden Zuzana Chroter, Müslüman Kardeşler’in hem örgütsel çalışmalar hem de siyasi amaçlar açısından gizlenmede usta olduklarını ifade etti. Araştırmacı, günlük yayımlanan yüksek tirajlı Bild gazetesine yaptığı açıklamada örgütün politik konumunu güçlendirdikçe gizli hedefleri hakkında konuşurken daha açık sözlü olmaya başladığını söyledi. Fakat kendilerini zayıf ya da Alman toplumu gibi bir toplumda bir azınlık olarak hissettiklerinde hoşgörülü ve anlayışlı görünmeyi tercih ettiklerini belirten Chroter, Müslüman Kardeşler Örgütü’nün artık yurt dışında merkezi olmadığını, birbirine bağlı görünmeyen oldukça küçük, dağınık dernekler ve kişiler halinde olduğunu kaydetti. Chroter ayrıca İhvan’ın toplumlara nüfuz etmek ve onları etkilemek için ekonomik ve sosyal projeleri kullandığını vurguladı. Müslüman Kardeşler’in Almanya’daki siyasi parti ve figürlere yaklaşma girişimlerine de değinen Chroter, örgütün söz konusu çalışmalarında bir miktar da olsa başarı elde ettiğini sözlerine ekledi.