Suudi Arabistan veliahdının resmi Washington ziyareti üç gün sürerken, üç haftalık ABD ziyaretinin kalan günleri ise sırf ekonomik ziyaretler olacak. Resmi ziyaretlerin gündemi de ekonomi oldu. Uluslararası ilişkilerin ana motorunun ekonomi olduğu konusunda kimsenin şüphesi var mı? Uluslararası ilişkilerin yapılandırılması ve şekillenmesinde ekonominin hatırı sayılır rolünü kimse inkar eder mi?!
Aslında, uluslararası ilişkiler, herhangi bir ülkenin dış politikasının temel taşı olan ortaklık ilkesine dayanmaktadır ve Suudi Arabistan-ABD durumunda da durum bundan ibarettir. İki ülke arasında, eşi görülmemiş siyasi mutabakata ek olarak, Prens Muhammed bin Selman’ın önderliğindeki yeni Suudi stratejisi, dünyadaki en önemli ekonomik güçlerle bir ekonomik ortaklık programlar oluşturarak karşılıklı fırsatların altın kapısından ülkesinin ekonomik reformlarını yapmaya dayalıdır. Yeni ve karlı yatırım alanları yaratmak ve var olan yatırımları çeşitlendirmek amacıyla, Riyad, ABD’de yatırım yapacak ve bu yatırımdan Suudi Arabistan’a teknoloji aktaracak ve vatandaşlarına istihdam yaratmayı amaçlamaktadır. Suudi Arabistan askeri uçaklarının bakımı, tamiri ve rehabilitasyonunun %55’inin Suudi Arabistan’da yapılmasını içeren bir anlaşma dün imzalandı ve bu anlaşma söylediklerime örnek olarak gösterilebilir. Bundan başka, silahların uçaklara monte edilmesi ve yedek parçaların tedariki de Suudi Arabistan topraklarında yapılacak.
Suudi-ABD ortak yatırımlarının sağladığı istihdam alanının her iki ülkede de 750.000’i aşması bekleniyor. Evet, Amerika Birleşik Devletleri bu yatırımlardan faydalanacak ve on binlerce iş yaratacak, ancak Suudi Arabistan da bunlardan istifade edecek, Suudiler için on binlerce iş yaratacaktır, örneğin, güneş enerjisi yatırımı krallıkta yaklaşık 100.000 iş pozisyonu yaratacaktır. Denklemin başarısı, kimin daha çok kazandığında değil, iki tarafın uzun vadeli ortaklıklarla kazanmasındadır. İki ortaktan biri bu ortaklıktan gerçekten yararlanmadığını hissederse, en büyük kaybeden taraf olacaktır. Örneğin, Suudi Askeri Endüstrileri Şirketi ile büyük Amerikan şirketleri (Raytheon, Boeing, Lockheed Martin, General Dynamics) ile uçak sistemleri, savaş gemileri ve araçları geliştirmek ve Black Hawk uçaklarının toplanması için bir bu şirketlerle arasında 18,5 milyar ABD Doları tutarında 5 mutabakat anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaların en önemli özelliği, b undan önce hiç değinilmeyen bir konu olan, her bir kalemde en az% 50 yerli içerik olması şartıdır. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın önümüzdeki beş yıl içinde yerli istihdam oranının yükseltilmesini ön gören ‘İktifa’ programının bir parçası olarak, Dev Suudi petrol firması Aramco Halliburton, Schlumberger ve diğerleri gibi 8 mutabakat anlaşması imzaladı.
Suudi-ABD ortaklığı, Suudi Arabistan’ın İngiltere, Rusya, Çin, Japonya ve Fransa ile olan uluslararası stratejik ortaklıklarının bir parçasıdır. Bu ortaklıklar bir yandan Suudi Arabistan’ın siyasi bağlarını güçlendirecek ve bir yandan da kalıcı ekonomik çıkarlara bağlayacaktır, diğer yandan da Suudiler için iş sahaları ve istihdam sağlayacaktır. Önümüzdeki birkaç yıl, bu stratejinin gerçek başarısının sınandığı ve ortaya çıktığı yıllar olacak ve Suudi vatandaşı, ülkesinde yapılan reformların her zaman birinci, ikinci ve üçüncü hedefi olduğunu anlayacaktır. Suudi vatandaşı, ülkesinin, refah ve zenginliğini sağlamak için, ister Amerikan kapısında ister başka bir yerde olsun, yatırım fırsatlarını araştırdığını gözleriyle görecektir.