Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Anayasa komisyonu ve Suriye muhalefetinin seçenekleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suriye’deki muhalif gruplar, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın girişimi konusunda farklı tutumlar sergiliyor. De Mistura, Cenevre müzakerelerinde 150 üyeden oluşan bir anayasa komisyonunun oluşmasına öncelik veriyor. Bu komisyonun üçte birini rejim, diğer üçte birini muhalefet, geriye kalan üçte birlik kesimi de hukukçular, akademisyenler, kadın temsilciler, çeşitli dini ve mezhep oluşumları ile aşiretlerin temsilcileri gibi sivil toplum kuruluşlarından bağımsız kişiler oluşturuyor. Böylece komisyon, halk oylamasına tabi tutulacak yeni bir anayasa belirleyecek. Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri de bu anayasaya göre yapılacak.

8 yıldır devam eden savaş ve yıkımın yol açtığı felaket ve acı verici sonuçların olduğu bir ortamda Suriyeli muhalifler arasında bu girişimi hoş karşılayanlar, bu komisyona katılmayı destekleyenler ve bu adımı ulusal bir seçenek olarak görenler var. Bu görüşte olanlar, Cenevre müzakerelerinin kronik çıkmazı ile rejim ve müttefiklerinin elde ettiği son askeri kazanımlar karşısında gelinen noktaya gerçekçi bir şekilde bakılmasını istiyor. Bu kişiler, istek ve temenniden uzak bir şekilde bu seçeneğin bugün siyasi süreçte ilerleme kaydedebilmenin tek çıkış noktası olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor. Zira herkesi bitkin hale düşüren kanlı çatışmadan kurtulma seçenekleri azaldı. Yine bu kişiler, BM’nin toplantıları sonrasında ABD, Batı ve Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarının açıkladığı tutumdan destek alınmasını talep ediyor. Nitekim dışişleri bakanları, anayasa komisyonunu desteklediklerini, anayasa komisyonunun oluşturularak siyasi ilerleme kaydetmesi halinde ülkeyi yeniden yapılandırma konusunda işbirliği yapacaklarını dile getirdi. Ayrıca bu kişiler, muhalefetin bu girişime katılması halinde bir şey kaybetmeyeceğini, aksine tek zararlı çıkanın Suriye rejimi olacağını söylüyor. Zira rejim Rusya’nın baskısıyla, gönülsüzce anayasa komisyonuna katılmayı kabul etmesi halinde komisyonunun çalışmalarının siyasi değişim projesinde bir gedik açmasından endişeleniyor. Rejim, siyasi değişimi tamamen reddediyor. İlk başta bu komisyonu destekleyen Rusya, bugün bu komisyonun çalışma mekanizması, başkanlık, gerekli oy oranı ve sivil toplum temsilcilerini seçme konusunda engeller çıkartmaya ve bir dizi şart ileri sürmeye başladı.

Buna karşılık dini projesi dışında hiçbir şeye önem vermeyen ve kanun ya da anayasaya bağlı kalmayı reddeden silahlı İslami muhalefeti ayrı tuttuğumuzda anayasa komisyonuna katılmayı kesin bir şekilde reddeden muhalif kanatlar bulunuyor. Farklı sebepler ve gerekçeler olsa da bazı muhalifler, anayasa komisyonunun mevcut iktidarı ayağa kaldıracağını, imajını parlatacağını, bunun da baskı ve despot rejimi yeniden ortaya çıkararak Suriyelilerin vatandaşlık ve demokrasi devletine geçiş hayalini engelleyeceğini düşünüyor. Diğer muhalifler ise sorunun anayasada değil de mevcut istihbarat rejiminde olduğu görüşünde. Ki bu istihbarat rejimi, kendi isteğine göre bütün kanunlara ve anayasalara boyun eğdirme konusunda yeterli güce ve deneyime sahip bir pozisyonda bulunuyor. Böyle düşünen muhalifler, rejimin 2012 yılında yayınladığı yeni anayasanın akıbetine ve olağanüstü geleneksel kanunlar tarafından kuşatılmasının ardından söz konusu anayasanın nasıl alay ve maskara konusu olduğuna işaret ediyor. Muhalif kanattaki üçüncü kesim ise bu seçeneğin tehlikesine dikkat çekiyor. Onlar, sadece Suriye muhalefetinin anayasanın maddeleri hakkında ikincil anlaşmazlıklara girmeyeceğini, aynı zamanda rejimin, kimyasal silah ve varil bombası kullananların, hapishanelerde mahkûmlara işkence yapıp onları öldürenlerin ve insanları zorla tutuklayanların yargıdan kaçması da dâhil olmak üzere insani sorunlar ve geçici yönetim kurulu gibi temel meseleleri kontrol edebileceğini söylüyor. Daha da kötüsü rejim, geçiş sürecinin başlayıp tam yetkiye sahip bağımsız bir yönetim kurulunun oluşturulmasını ve ardından da yeni anayasanın şekillendirilmesini belirten 2254 sayılı uluslararası kararı görmezden gelerek bu kararı değersiz kılabilir.

Bazı muhalif şahsiyetlerin sert açıklamaları, kendi aralarında meydana gelen tatsız çekişmeler ve karşılıklı suçlamalar bir kenara bırakıldığında anayasa komisyonunu destekleme konusunda birtakım şartlar ileri sürenler de var. Onlar, anayasa komisyonunun, rejimin ve müttefiklerinin kendi şartlarını ve dayatmalarını kabul ettirmek için bu girişimi istismar etmelerini engelleyebileceğini düşünüyor. Bu şartlar arasında şunlar yer alıyor:

Öncelikle muhalefetin kendi içerisindeki anlaşmazlıkları gidermesi ve bu komisyonun çalışmalarına ortak bir şekilde katılması gerekiyor. Zira bu durum, demokratik yaşam kurallarından ve uluslararası insan hakları kanunundan ortaya çıkan değerlere ve yasalara bağlı kalmak, uluslararası toplumun gözetiminde geçici yönetim kurarak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasını talep etmek ve Suriye toplumunun kültürüne, çoklu yapısına ve tarihine uyacak anayasayı şekillendirmek konusunda muhalefete güç verecektir. Ayrıca bu durum, genellikle zayıf devletler ortaya çıkartan dini ve mezhep kotası düşüncesini engelleyecektir. Daha da önemlisi böyle bir anayasa, özgürlükleri ve insan haklarını sağlamlaştıracak, güç organlarını birbirinden ayırarak askeri ve güvenlik kurumlarını yeniden yapılandıracaktır. Aynı şekilde bu anayasa, tereddüt etmeden ve korkmadan suçlu kişileri ve tarafları sorgulama ve bunlar hakkında hüküm çıkarma konusunda yargı organlarını güçlendirecektir.

Anayasa komisyonu tartışması ve Suriye muhalefeti arasındaki farklı tutumlar, daha fazla zafiyetin ve kargaşanın ortaya çıkmasına yol açtı. Suriye muhalefeti, uluslararası girişim labirentinde kayboldu. Bu komisyonun akıbeti, bölgesel nüfuz çatışmalarında kazan-kaybet hesaplarının egemen olduğu uluslararası toplumun oyunlarına ve çıkarlarına bağlıdır. Aynı şekilde siyasi çözümlere önem vermeyen silahlı İslami örgütlerin ve radikal grupların çoğalmasının ardından muhalefet, halk hareketine öncülük etmede zayıf kaldı ve sahadaki rolü istikrarsızlaştı. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda Suriyelilerin küçük düştüğü durumu, muhalefete güvenin neden ivme kaybettiğini ve muhalefetin anayasa komisyonunu can simidine dönüştürme fırsatının niçin azaldığını açıklayabiliriz. Suriyeliler, birçok aşamada muhalefete güvendiklerini açıkça gösterdi. Fakat muhalefet, kendisinden beklenen aktif siyasi rolü yerine getirmediğinden dolayı Suriyelileri hayal kırıklığına uğrattı.

Kronik Suriye krizini çözmek ve mucizeler yaratmak konusunda anayasa komisyonundan şüphe duyulmasına rağmen bu komisyonun akıbeti de muhtemelen geçici yönetim kurulu gibi Suriye meselesiyle ilgili yayınlanan çeşitli kararların akıbetine benzeyecek. Zira o dönemde geçici yönetim kurulu, Suriyelilerin kurtuluşu için umudu temsil ediyordu. Fakat çok geçmeden olaylar, askeri çözüme doğru kaydı. Suriye sahnesinde etkili olan dış güçler arasında aşılması zor anlaşmazlıklar meydana geldi. Bu seçeneği sonuna kadar desteklemek için aslında garantör ya da destek veren ülkelerin güvenirliğe ve ciddiyete sahip olmadığını ve bu ülkelerin Suriyelilerin çoğunu ikna edecek ve en basit haklarını garantileyecek kapsamlı bir siyasi çözümü onaylamalarının zor olduğunu herkes anladı.