Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Anayasa krizine doğru Lübnan! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin üzerinden geçen iki yıldan biraz fazla süre boyunca Mişel Avn, döneminin, milletvekileri seçimlerinin ardından kurulacak yeni hükümet ile başlayacağını söyledi durdu. Bu seçimler 6 mayısta gerçekleştirildi ve üç buçuk ay önce Saad Hariri hükümeti kurmakla görevlendirildi. Ama Avn, geçen Pazartesi kendisine sunulan ikinci hükümet formülünü de reddetti. Böylece Lübnan, yeni bir krizin içine girdi. Bu da bir türlü başlamak bilmeyen şu dönemin başlangıcını daha çok bekleyeceğiz anlamına geliyor. Ne mutlu ki Lübnan’ımız, iki buçuk yıl süren başkanlık boşluğundan hükümet boşluğuna intikal etmiş bulunuyor. Bu şekilde ülke idaresi, karşı karşıya olduğu hassas ve tehlikeli koşullara rağmen, geçici hükümetin idaresine bırakılmış oluyor.

Siyasi oluşumları arasındaki derin bölünmelerin ışığında ve Lübnan’ı vuran krizler dizisinden yola çıkarak bu konu ele alınabilirdi. Ancak Özgür Vatansever Hareket, hükümette üçte bir gibi büyük bir pay talebinde ısrar ettiği için Hariri’nin sunduğu ikinci formül de yıkıldı ve ülke, hükümet krizinden anayasa ve siyasi sistem krizine intikal etti. Üstelik, anayasa, cumhurbaşkanı ve başbakanın hükümeti kurma sürecindeki yetkileri konusundaki tartışmaların yeniden alevlenmesine de neden oldu.

Ancak Lübnan iç savaşını bitiren ve anayasayı oluşturanTaif anlaşması, bu yetkiler konusunda çok açık ve nettir. Zaten bu yetkiler, Cumhurbaşkanı Avn ve Vatansever Hareket tarafından değiştirilmesi için sürekli bir şekilde tartışılıyordu. Anayasanın 64. Maddesinde; cumhurbaşkanının, bağlayıcı meclis istişareleri yapmak ve başbakanı görevlendirmek, başbakanın ise hükümeti kurmak için müzakereler yürütmek ve cumhurbaşkanı ile kuruluş kararnamesini imzalamakla yükümlü olduğu yer almaktadır. Görüldüğü gibi bu madde net ve açıktır. Hükümeti kurmak, sadece bununla görevlendirilmiş başbakanın yetkileri arasındadır. Kararnameyi imzalamak ise ikisinin ortak yetkilerindendir. Bu da cumhurbaşkanının kendisine sunulan formülü kabul etmek zorunda olduğu anlamına gelmektedir.

Görünüşe bakılırsa, bölünmeyi derinleştiren ve Lübnan’ı zor bir anayasa krizine sokan görüş ayrılığı tam da burada devreye giriyor. Avn ile Pazartesi günü gerçekleştirdiği toplantının ardından yaptığı açıklamada Hariri, ulusal birlik hükümeti için bir ön formül önerisinde bulunduğunu kaydetti. Bu formülün; Lübnan’ın karşı karşıya olduğu büyük ve artan sorunlar ile yüzleşmesine yardımcı olacak, uyumlu bir hükümetin kurulması için karşılıklı mutabakata ulaşmada tüm tarafların bir şekilde fedakarlıkta bulunması ilkesine dayandığını belirtti.

Yeni ve aynı zamanda ikinci olan bu yeni formulün bir çekmeceye kapatılıp üzerinin kilitlendiği çok açık. Ama asıl süpriz, çok vakit geçmeden Cumhurbaşkanlığı Sarayı Ofisi tarafından yayınlanan bildiriydi. Bu bildiride Avn’ın, hükümetin biçimi için belirlemiş olduğu ve ulusal çıkarların gerektirdiği ilke ve kriterlere dayanarak kendisine sunulan formül konusunda bazı çekinceleri ve mülahazaları olduğu belirtildi. Bu ifade, Hariri’nin önerisinin bu ilkeler ve ulusal çıkarlara aykırı olduğunu ima etmektedir.

Ancak anayasada cumhurbaşkanına, görevlendirdiği başbakanın önüne belirli kriter ve ilkeler koyma yetkisi veren bir madde bulunmamaktadır. Bu nedenle açıklama; anayasada yer almayan yetkiler ile ilgili gündemdeki tartışmalardan ve Avn ile Özgür Vatansever Hareketi’nin geçen haftalarda Hariri’yi hükümeti kurma sürecini geciktirmekten sorumlu tutma çabalarından duyulan memnunuyetsizliği arttırmıştır.

Tüm bunlar, bir zamanlar 30 bakanın cumhurbaşkanı oldukları için cumhurbaşkanlarının hükümetten pay istemesini eleştiren Avn’ın zamanında yaşanıyor. Bugün cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Avn, başbakan yardımcılığı yanında dört bakanlık daha istiyor. Vatansever Hareket ise, “Ahd” seçim listelerine katılan “Güçlü Lübnan Bloğu”nun sahip olduğu sandalye sayısı ile orantılı bir şekilde kendisine 7 bakanlık verilmesi talebinde ısrar ediyor.

Yeni formülün sunulmasının akşamında, cumhurbaşkanı Avn’a yakınlığı ile bilinen Adalet Bakanı Selim Cerissati, hükümet krizini çözmesi için cumhurbaşkanına bir “yol haritası” sunduğu çalışmayı yayınladı. Bu çalışmada; hükümeti kurma görevinin başbakandan geri alınabileceği veya Hariri’nin kendiliğinden bu görevden çekilebileceğini ima eden ifadeler yer alıyor. Buna ek olarak, sanki sorumlu oymuş gibi Hariri’yi hükümeti kurmaya teşvik etmeleri için cumhurbaşkanı Avn’ın meclise yönelik bir mesaj yayınlamasını öneriyor. Oysa anayasa, hükümeti kurma yetkisi verilen başbakana bunun için belirli bir süre tanımıyor. Geçmişte de 8 Mart hareketinin engelleri nedeniyle hükümetin kuruluşu bir yıldan fazla uzamıştı. Bu çalışmaya karşılık olarak Hariri, sorumluluklarını çok iyi bildiği ve 112 milletvekilinden oluşan çoğunluk ile görevlendirilmiş başkan olduğu açıklamasında bulundu. Ki geçen hafta bu köşede buna işaret etmiştik.

Cumhurbaşkanı Avn’ın “hükmeti kurmak için belirlemiş olduğu ilke ve kriterler”den bahsettiği açıklamasından sonra, Fetva Kurumu’ndan Müstakbel Hareketi’ne ve çeşitli siyasi güçlere kadar birçok yerden “anayasa ile oynanmaması” uyarıları geldi.

Fetva Kurumu’nun açıklamaları, doğrudan ve sert sözlerle cumhurbaşkanlığını hedef aldı. Asıl meselenin, cumhurbaşkanının ortaya attığı temel veya asılsız mülahazalarından kaynaklanmadığını bilakis,Lübnan’ı kendi görüşleri ve dışlayıcı eğilimlerine göre yeniden biçimlendirmek ve diğer grupların gücünü azaltmak isteyen bir siyasi gücün varlığından kaynaklandığını kaydetti.

Ayıca görevli başbakanın üzerine düşeni yerine getirmesinin ardından topun şimdi cumhurbaşkanında olduğu da belirtti. Cumhurbaşkanın anayasanın koruyucusu olduğu, bu nedenle belirli bir siyasi gücü desteklemek yerine tüm güçler arasında ortak bir payda ve tüm tarafların güvencesi olması gerektiği ifade edildi. Buna ek olarak, cumhurbaşkanının kendisini belirli bir siyasi hareketin değil, herkesin cumhurbaşkanı olarak görmesi gerektiği vurgulandı. Görüldüğü gibi açıklama, gecikmenin sorumlusunun Hariri değil, Cumhurbaşkanı Avn ve Özgür Vatansever Hareketi olduğu görüşünde.

Cumhurbaşkanının bildirisine bir diğer sıcak karşılık, eski başbakanlar Necip Mikati, Fuad Sinyora ve Temmam Selam’dan geldi. Üçü de, Cumhurbaşkanı Avn’ın hükümetin kurulması için belirlemiş olduğu ilke ve kriterlere işaret etmesinin, hükümetin kurulması ile ilgili Lübnan anayasası maddelerinde yer almayan temelsiz bir tez olduğunu belirttiler.
Bakan Cerissati’nin çalışmasını da doğrudan hedef alarak şunları söylediler:
“Geçen haftalarda, hükümetin kurulması, cumhurbaşkanı ve görevli başbakanın yetkileri ile ilgili politik önermeler ve anayasal saçmalıklar dinledik. Bunların tamamı anayasa hükümlerine açık bir saldırıdır ve yeni anayasal örfler dayatmayı amaçlamaktadırlar”.

Hariri ise Cerissati’nin açıklamalarına cevaben, anayasa maddeleri dışında hiç kimsenin hükümeti kurma süresini belirleyemeyeceğini, bu veya şu bakanın sunduğu anayasa yorumlamaları ile ilgilenmediğini, hükümeti kurmakla görevli başbakan olduğunu ve cumhurbaşkanlığı ile iş birliği içinde hükümeti kurmak için görevini sürdüreceğini söyledi.

Bir başka açıklama da Müstakbel Hareketi’nden geldi. Bu açıklamanın daha açık bir siyasi boyut taşıdığı söylenebilir. Çünkü taraflara,cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki ilişkileri yıkacak yöntemler takip etmekten vazgeçmeleri çağrısında bulundu. Açıklamada, “Avn ve Hariri arasındaki işbirliği, bu veya şu kazanımların elde edilmesi ile sona erecek bir siyasi gezi değildir. Bilakis bu işbirliği; ülkeyi koruma projesinin temelini oluşturmakta ve oluşturmaya da devam edecektir” ifadesi yer aldı. Bu ifade ile açıklama, Hariri’nin Avn’ı cumhurbaşkanlığına aday göstermesi ile başkanlık krizini sona erdiren siyasi çözüme işaret etmiştir.

Geçen hafta sonu, meclis başkanı Nebih Berri, hükümeti kurma sürecinde yakında kopması beklenen fırtınanın habercisi olan gergin ortam hakkında görüşleri sorulduğunda Yasir Arafat’ın deyimi ile “karamsar” olduğunu söyledi. Lübnan’daki krizin, bir hükümet krizinden, derin bir anayasa krizine dönüşmesini sağlayan olayların patlak vermesinin ardından Berri’nin geçen Salı günü yaptığı açıklama hiç de süpriz değildi: “Lübnan yoğun bakımda ve ekonomi çok ciddi bir durumda. Bu nedenle herkesin mütevazi olması gerekiyor”. Berri’nin bu sözleri, açık bir şekilde herkesin şahit olduğu stratejik hesaplar uğruna hükümetin kurulmasını engelleyen bakanlıklar mücadelesine işaret etmektedir. Cumhurbaşkanlığı savaşı sırasında Bakan Basil, diğer adayların önüne geçtiğinde Avn da buna benzer şeyler söylemişti. Tabi ki bunu 4 yıl önce söylemişti!
Şimdi asıl önemli olan soru şu; Avn’ın cumhurbaşkanlığı dönemi acaba ne zaman başlayacak?