Suriye’de rejim güçlerinin İdlib’e yönelik saldırı hazırlığı devam ederken, Türk Silahlı Kuvvetleri de (TSK) sınırda görevlendirilen birimlere takviye yapmayı sürdürüyor.
Obüs, tank ve zırhlı personel taşıyıcıların yüklü olduğu tırların da bulunduğu askeri araç konvoyu, yoğun güvenlik önlemleri altında Hatay’ın Suriye sınırındaki birliklere sevk edildi. TSK, geçtiğimiz üç gün içerisinde, Astana görüşmelerinde Türkiye, Rusya ve İran arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde İdlib’de kurulan 12 gözlem noktasını güçlendirmek için bölgeye askeri takviye gönderdi.
BM ise Suriye’de hükümet güçleri ve müttefiklerinin, geçtiğimiz hafta başlattıkları hava saldırılarından bu yana yaklaşık 30 bin kişinin İdlib bölgesini terk ettiğini açıklarken, Türkiye, 3.5 milyon kişinin yaşadığı İdlib’den büyük bir göç dalgası yaşanması ihtimali ve olası tehlikelere karşın Suriye sınırındaki güvenlik önlemlerini iki katına çıkardı.
Türk, Rus, Fransız ve Alman temsilciler İstanbul’da bir araya gelecek
Türk basınında yer alan haberlere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya temsilcilerinin 14 Eylül’de İstanbul’da bir araya geleceğini, daha sonra da bir Liderler Zirvesi düzenleneceğini bildirdi.
Erdoğan, geçtiğimiz Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada ise, bölgesel konuları, özellikle de Suriye’deki durumu tartışmak üzere ülkesinin Fransa, Almanya ve Rusya’nın katılımıyla İstanbul’da dörtlü bir zirveye ev sahipliği yapmayı planladığını belirtmişti. Ancak söz konusu ülkelerden Türkiye’de yürütülmesi planlanan bu müzakerelere dair herhangi bir açıklama yapılmamıştı.
Tahran Zirvesi’nden İdlib’e dair net kararlar çıkmadı
Geçtiğimiz Cuma günü, Rusya, Türkiye ve İran gibi üç Astana garantörü ülke liderlerinin katılımıyla, Suriye’deki son gelişmeleri değerlendirmek üzere İran’ın başkenti Tahran’da üçlü zirve düzenlendi.
Ancak, zirvede taraflar arasındaki önemli fikir ayrılıkları gün yüzüne çıkarken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Erdoğan tarafından önerilen İdlib’e yönelik ateşkes teklifini reddetti ve görüşme, İdlib’in geleceğine ilişkin net bir karar alınamadan sonlandı.
Erdoğan, üçlü zirvenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, 27-28 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Almanya ziyaretinin ardından Putin’le tekrar görüşebileceklerini söyledi.
Muhalefetten Erdoğan’a “Esed’le görüş” çağrısı
Tahran Zirvesi’nin ardından, Türkiye’deki muhalif partilerin Erdoğan üzerinde kurduğu baskı ağırlaştı ve Beşşar Esed’le doğrudan müzakerelerin başlamasına yönelik talepler arttı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye krizinin tek çözümünün Esed rejimiyle görüşerek, onunla diyalog masasına oturmaktan geçtiğini öne sürdü.
Olası İdlib operasyonuna ilişkin yorumda bulunan Kılıçdaroğlu, “Türkiye iki şey yapmalı. Suriye rejimiyle düşmanlıktan vazgeçip, İdlib’deki sorunun çözümü konusunda Esed’le temasa geçmeli. Esed artık iç savaşta kazandı. ABD, dünya da artık bunu kabul ediyor. Dolayısıyla Türkiye’nin de bu bağlamda İdlib sorununun Türkiye’nin de çıkarları lehine çözülmesi açısından Esed’le bir görüşme yapmasında büyük yarar var” dedi.
CHP’den AK Parti’ye İdlib’e yönelik ‘yol haritası’ önerisi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz ise, Erdoğan’ın katıldığı Tahran Zirvesi’nin, Türkiye’nin İdlib konusundaki endişelerini gidermek konusunda yetersiz kaldığını iddia ederek, İdlib için AK Parti hükümetine aşağıdaki önerilerden oluşan yol haritasını sundu:
“Bölge halkının ve terörle bağlantısı olmayan grupların, Suriye sınırları içinde kalacak şekilde İdlib’den tahliyesi için Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere tüm ilgili kuruluşlar ile ülkelere çağrıda bulunulmalı ve sonuca ulaşmak için yoğun bir şekilde çalışılmalıdır.
Türkiye, İdlib’de bulunan tüm muhalif gruplardan ‘silahlarını bırakmalarını’ istemeli ve bunun sağlanması için yoğun çaba göstermelidir.
İdlib konusu, Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunudur. Moskova ve Tahran’la yapılan görüşmelerde, bu anlayışımızın kuvvetle vurgulanmasının yanı sıra, Suriye yönetimiyle de temasa geçilmesinin ve 1998 Adana Mutabakatı ruhunun iki komşu ülke arasında yeniden canlandırılması için çalışılmasının zamanı gelmiştir.
Suriye konusunda, ABD’yle yapılan görüşmeler sadece Membiç ve PYD/YPG bağlantılı sorunlarla sınırlanmamalı, ABD ile Astana ve Soçi süreçleri ve son Tahran toplantısıyla ilgili de bilgi paylaşımında bulunularak, görüşmeler daha geniş bir çerçeveye oturtulmalıdır.
AB’yle yapılan görüşmelerde konunun insani boyutu öne çıkmakta ve amacın yeni bir mülteci sorununu engellemek olduğu görülmektedir. Türkiye, İdlib sorununun esas itibariyle kendi ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu AB’ye özenle ve sabırla anlatarak Suriye’de barış ve istikrarın kurulması çalışmalarında AB ile de işbirliğini yoğunlaştırmalıdır.
İdlib’de konuşlanmış bulunan ve gözlem misyonu görevini sürdüren Mehmetçik’in herhangi bir saldırıya maruz kalmaması için Suriye yönetimini böyle bir saldırıya tahrik edebilecek eylemlerde bulunan gruplar üzerinde Türkiye güçlü bir şekilde denetim ve kontrol sağlamalı, askerimizin güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almalıdır.”