İran’la varılan anlaşmayı olduğu gibi kabul etmek bir jileti yutmak gibi kötü bir seçenekti. Anlaşmanın tümden iptali en az acıya sebep olacak seçenekti, fakat bu seçeneğin hızlı bir çözüm ve barış anlamına geleceği düşünülmesin, anlaşmanın iptali baş kaldırmaya çalışan, bölge ülkelerini daha fazla kaos ve savaşlarla tehdit edecek olan İran rejiminin daraltılmasını getirecektir. Şunu iyi anlamalıyız, önümüzdeki günler kolay olmayacak ve uzun vadede sıkıntı görmeye hazır olmalıyız.
Daha fazla problem ve cehennem kapılarını açacaksa, o zaman anlaşmanın iptalinin ne gereği vardı?
Anlaşmanın iptali ve ekonomik yaptırımların yeniden canlandırılması, kötü cini şişesine geri sokmayı ve onu orada tutmayı amaçlar. Bu cinin davranışında bir değişiklik görmek, hem zaman hem de cinden çaba sarf etmesini gerektirir. Tehlikenin kokusunu alan İran para birimi Toman, yaptırımlar başlamadan önce, değerinin üçte birini kaybetti. Total Petrol Şirketi İran petrol sahalarının geliştirilmesi projesinden çekildi. Avrupalı Airbus Şirketi ise, zamanında Ruhani hükümetinin zafer olarak ilan ettiği, Tahran ile yaptığı anlaşmaları iptal etmekten bahsediyor.
Tahran hükümetinin karşı karşıya olduğu krizi ve tüm rejimin korkularını hafife almayın. Kriz, rejimin kendi dinamikleri arasında çatışmaya ve iç çatışmaya neden olabilir, İran halkını daha fazla gösteri yapmaya teşvik edebilir ve sonuçta rejimin bir şekilde düşmesi sonucunu doğurabilir!
Bölgedeki ülkelerin, krizini yurtdışına ihraç etmeye ve daha fazla savaşa girmeye çalışacak olan yara almış rejim karşısında bir politika geliştirmelerine ihtiyaçları var. Bölge ülkeleri savaşı İran içine almaya çalışmamış, İran rejimine karşı dış cephelerin açılmasını finanse etmemiş ve pek çok şehirde her hafta devam eden halk protestolarının yapılmasında da hiçbir dahli bulunmamıştır. Ancak, bölge ülkelerinin güvenliğini ve bölgenin güvenliğini korumak amacıyla Suriye ve Yemen’de İran rejimiyle yüzleşmeye ve Irak ve Lübnan’da projesini engelleme hakkına sahiptir.
Lübnan’daki son parlamento seçimlerinin sonuçları, Tahran’ın bölgeyi her zaman kontrol edecek şekilde hızla hareket ettiğini doğruladı. Lübnan ve Suriye’nin yanı sıra İran hegemonyasının Irak’tan ve Yemen’den çıkarılması rejimin ekonomik kuşatma ve sıkıştırmasına bağlıdır.
Rejimle karşı karşıya gelinmesi birden çok cephede yapılmalı, savaş bölgelerinde başarısızlığa uğratılmalı, savaş bedeli ağır ödetilmeli, barışçıl bir mücadele yürüten İran halkının ayakta durması için desteklenmesi ve ayrıca, bölge ülkeleri tarafından ödenen bedeli umursamayan Avrupa ülkelerine baskı yapılmalı ve ya bizimle ya da İran’ın yanında durması gerektiğine dair bir tavır takınması gerekliliği anlatılmalı, zira, bu ülkelerin tavırları bölge rejimlerini ve istikrarı hedef alıyor. Avrupa’nın karşı karşıya gelinmesinin amacı, Tahran’a açık bir mesaj göndermek ve eğer ayakta kalmak istiyorsa bu rejimin faaliyetlerinin durdurulması için rejime daha fazla baskı yapılmasıdır. İran rejimi, Riyad’a füzelerin gönderilmesinin, sınır kasabalarını yıkmasının, altı yüz bin Suriyeliyi öldürmesinin ve Filistin Otoritesine karşı kışkırtma yapmasının karşı gelinmesi gereken bir savaş ilanı olduğu anlatılmalıdır.
İran’la bu tehlikeli tırmandırmadan sonra barış için umut var mı? Tırmandırma, baskı ve boykotun amacı, rejimin davranışlarını değiştirmek, rejimin kendisini değiştirmeye gelince, bunu değiştirmek, istediği takdirde, rejimini bilen ve onunla yüzleşen İranlılara bırakılmıştır. İran rejimini, eylemlerinden dolayı, eleştirsek de onun gibi kaos ve rejim değişikliği yapan olmak istemiyoruz.