Myanmar-Bangladeş ziyaretlerini tamamlayan Papa Franciscus, Bangladeş’te Arakanlı (Rohingyalı) mülteciler ile yaptığı görüşmeler sırasında ağladığını dile getirdi.

Myanmar’daki şiddetten kaçan Müslüman azınlıkla dayanışmasını göstermek için sembolik bir jest yaparak bir grup Arakanlı mülteci ile bir araya gelen Papa’nın açıklaması Roma’ya dönüş yolunda, uçakta gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında geldi.

Myanmar’da yaşadıkları vahşeti anlatan Arakanlı mülteciler ile görüşmesi sırasında ağladığını vurgulayan Papa, “Onlarla görüşmek, Myanmar ve Bangladeş ziyaretim için belirlediğim şartlardan biriydi” dedi.

Ancak Dakka’da mültecilerle bir araya geldiği dramatik görüşmede konuya direk olarak değinerek, Müslüman Arakanlılardan ‘dünyanın ilgisizliği’ nedeniyle af dileyen Papa, bu görüşmede neler hissettiğini şöyle aktardı:

“Onları teker teker dinledikten sonra içimde bir şeyler hissettim. Onlara hiçbir şey söylemeden gidemezdim. Konuşmaya başladım, neler söylediğimi hatırlamıyorum. Sadece af dilediğimi hatırlıyorum. İki kez af diledim. ‘Size zulmedenler, size zarar verenler adına, buna dünyanın kayıtsızlığı karşısında sizden af diliyorum’ dedim. O anda ağlıyordum, görülmemesi için uğraşıyordum. Onlar da ağlıyordu.”

Bangladeş’te “Arakan” kelimesini kullandı

Papa, Hıristiyanlara zarar vermekten kaçınması için Yangon Başpiskoposu tarafından Myanmar’da kullanmaması yönünde uyarı aldığı ‘Arakan’ kelimesini Bangladeş’te kullandı.

Vatikan lideri, bir gazeteciden gelen “Bangladeş’e geçince Arakanlıların adını andınız. Myanmar’da da bu sözcüğü kullanabilmek ister miydiniz” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Arakanlı kelimesini ilk kez kullanmadım. Daha önce defalarca halkın önünde, San Pietro Meydanı’nda bu ifadeyi kullandım. Myanmar’daki resmi konuşmamda bu sözcüğü kullansaydım, muhataplarımın yüzüne kapıyı çarpmış gibi olurdum. Ama bu şekilde mesajınızı ulaştıramazsınız. Benim için önemli olan mesajın ulaşması. Bunun için de azınlıkların haklarından bahsettim, kamuya kapalı özel görüşmelerde ise daha ileri gidebildim.”

Papa, Myanmar ziyareti sırasında temkinli bir diplomasi uygulamak zorunda kaldı. Budist liderlere önyargı ve nefreti aşmaya çağrısında bulunurken Arakanlılara açıkça atıfta bulunmaktan kaçındı.

Konu, nüfusun ağırlıklı olarak Budist olduğu Myanmar’da da oldukça hassas. Çünkü birçok kişi Arakanlıları bağımsız bir etnik grup olarak görmüyor. Onları ‘Bengal’ olarak tanımlayarak Bangladeş’ten gelen mülteciler olarak niteliyor.