Araştırmalar ilk kez insanın büyüdüğü çevre ile genetik kodları arasındaki bağı olduğunu ortaya koydu. Bu bağın insanda şiddetli depresyon tehlikesine sebep olabileceği belirtildi.
Araştırmacılar, İsveç’te 2.2 milyondan fazla kişinin ebeveynlerinin yakalandığı depresyondan etkilenmiş olabileceği teşhisinde bulundu. Genetik faktörler ve ailenin bulunduğu çevrenin de ebeveynden çocuğa hastalığı taşıyarak depresyona yakalanma tehlikesini artırdığı kaydedildi.
Evlat edinen aileler, biyolojik ebeveynler ve ayrılmış olan ailelerden arasında yapılan karşılaştırmanın sonuçları psikoloji dergisi Gama’da yayımlandı. Biyolojik ailelerle diğer iki aile arasında yapılan kıyas sonucunda genetik yatkınlığın depresyonun diğer bireye taşınmasında önemli bir rol oynadığını ortaya kondu.
Richmond’daki Virginia Commonwealth Üniversitesi’ndeki psikiyatri, insan ve moleküler genetik alanında çalışmalar yürüten araştırma ekibinin lideri Prof. Dr. Kenneth Kendler yaptığı açıklamada “Araştırmada alınan örnekler bu durumun her vakada aynı olduğunu ispatlayamayacak kadar azdı” ifadesini kullandı. Profesör, yazdığı e-posta mesajında ise “Evlat edinme depresyonunun ebeveynden çocuğa taşınmasını anlamada yarar sağlayacak en güçlü yol olabilir. Bu araştırmanın en önemli özelliklerinden biri de annenin ya da babanın öldüğü biyolojik aileler ve evlat edinen ailelerde sonuçların tekrarlanmasıdır. Bu sonuçların tekrarlanması çalışmaya dair büyük ölçüde güvenimizi artırıyor.”
ABD Akıl Sağlığı Ulusal Enstitüsü’nün 2015’te yayımlanan raporlarına göre ülkede yetişkin nüfusun yüzde 7’si, yani 18 yaşında olan 16,1 milyon kişi bir önceki yıl en az bir dönem şiddetli depresyonla karşı karşıya kaldı. Söz konusu psikolojik bozukluklar iş, eğitim ve sağlık bakımından ciddi sorunlara yol açtı, uyuşturucu kullanımı ve intihar risklerini artırdı. Saint Louis şehrindeki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan Profesör Joan Lopey, araştırmalara katılmadığını belirterek konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Genetik olarak depresyona yatkın olsaydık depresyonun iletilmesinden korunmak için çocuğumuzu yetiştirdiğimiz çevredeki koşullar konusunda belirleyici olabilirdik. Şahsen bu konunun çocuklara duygusal açıdan gelişmelerine yardımcı olmakla doğrudan ilgisinin olduğunu düşünüyorum. Onların duygularını kuma gömmek yerine kontrol etme, düzenleme ve tedavi etmenin öğretilmesi gerekiyor.”