Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Atadılar, kanını mûbah gördüler… İstifa etti, üzerinde ağlaşmaya başladılar! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Halk deyişi der ki: “Tecrübeliye kulak ver, Bilgeye danışma.” Bilgelerden kastımız araştırma merkezlerini idare edenler. Arap dünyası hakkında yapmış oldukları siyasi yorumlarla radyo ve televizyonlardan bizlere müjdeler veriyorlar: “Doğu Hızlı Tren” kabinine ulaşmakla Suriye’de barış hazır hale geldi. Ancak, Lübnan’ın istifa eden Başbakanı’nın bulgusu beklenirken, biraz gecikti.

Sanki Saad Hariri’nin geri dönmesi imkânsızı mümkün kılacak. Dünyadaki gelişmiş araştırma ve eğitim merkezleri her zaman, alan çalışmaları yapan araştırmacı ve uzmanları bünyelerinde çalıştırırlar. Bizdeki bilge ise araştırma merkezinin müdürüdür sadece. O üyedir, aynı zamanda uzmandır. O her şeyi kılıfından çıkarır ve düzeltir. Bütün problemlerin çözümü sadece onun cebindedir. Televizyon kahvehanesine oturmuş 400 milyon Arap halkının önünde saçmalıyor.

Ancak Suriye’de durum başka bir şey. Kafe araştırmaları ve çalışmalarında bakış açısı ise başka bir şeydir. Aksi halde, Fırat Nehri kıyısındaki Amerikan ve Rus milisleri ne anlama geliyor? Bu milisler ile mi barışçıl çözüm geliyor? Ebukemal’in işgalinden sonra Fırat’ın doğusu boyunca kuzeye doğru sızan İran güçleri ile mi? Ya da ABD kuvvetlerinin, Lazkiye bölgesindeki Rus kuvvetleri tarafından kurulan Humeymim hava üssüne benzer bir üs kurduğu Rakka (Arap) ve Haseki (Kürt) eyaletlerinin kontrolünü tamamlamak için Batı nehri kıyısı boyunca hareket eden ABD destekli Kürt güçleri ile mi? Arap kimliğinin ve demokrasinin yokluğunda Suriye barışı mümkün müdür? Rusya ve Amerika’nın paralı askerleri arasında Fırat’a karşı bir çatışma olasılığıyla barış mümkün hale geldi mi? Ya da İran’ın İdlib kentinden “el-Kaide” “Heyetu Tahrir-i Şam” “Nusra cephesi”ni, Deyr ez Zor, Ebukemal ve Rakka ve Hasekeyi “DEAŞ”den, Kürtlerden ve Amerikalılardan temizledikten sonra Peşmerge güçlerini Afrin’den çıkaracağını ilan etmesi ile mi?

Rakka eyaletinde Kürt güçlerine karşı Rus hava saldırısı sırasında öldürülen binlerce Suriyeli sivil hayata geri mi dönüyor? Ayrıca İran güçlerine ve Hizbullah’ın paralı askerlerine karşı düzenlenen ABD hava saldırısında ölenler var. Ya Ebukemal ve Deyr ez Zor’ daki Beşar ordusunun kalıntıları?

Rusya, İran ve Türkiye ile arasındaki üçlü anlaşmada İdlib eyaletine yerleşen Türkiye buraları terk edecek mi? Sonunda İran, Askerlerini Halep’ten İdlib’e kadar sürüyor mu? Putin, anlaşmayı hatırlatmak ve İdlib’e gitmemeye ikna etmek için Tahran’a gitti. Bunu da İki ortak Türkiye ve İran arasındaki durumun bozulmaması için yaptı.

Kafe Araştırma Merkezlerinde(!) bulunan geveze bilge ve uzmanlara(!) Suriye barışı hakkında sormak istiyorum. Bu “şahin” düşünürler Suriye’de, Arapları ve dünyayı kandırmak için ne buluyorlar? Güvenli şehir “parkları”na hazırlık olması için günlük Rus ve Amerikan baskınlarıyla mı barışı çok yakın ve mümkün görüyorlar?!

Hatta öyle ki Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Kafe Araştırma Merkezlerinde bulunan geveze bilge ve uzmanların ‘yakın Suriye barışı’ tezlerine ikna olmuş gözüküyor, zira Acımasız bir rejim ile yenilmiş muhalefet arasında bir uzlaşma ve uyum hükümeti uyarınca Lübnan’a iltica etmiş 1.5 milyon Suriyeli mültecinin Suriye’ye “güvenli” yerleşim yerlerine geri gönderilmesi için kamuoyunda görüş bildirdi.

Sorumlu politikacının mutlaka kültürlü olması gerekmez. Ancak aydınlarla dolu bir ülkenin cumhurbaşkanı Avn ve hükümet başkanı Saad Hariri gibiler, tehlikeli ve kaotik dünyadaki siyasi ve kültürel gelişmelerin farkında olmalıdır. Gelişmeler Rusya ile Batı arasında kutuplaşmayı yeniliyor. Her iki taraf da Trump’ın popülaritesi ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un savunduğu Avrupa’daki liberal demokrasi arasında bir varlık ve gelecek çatışması olduğunu biliyor.

Bu nedenle Başkan Avn’un son Paris ziyaretinde Lübnan’ın istikrarını her zaman istekli olan Fransa’ya Suriyeli mültecileri şikâyet etmesi garipsenecek bir durumdu. Avn rejiminin ve Başbakan Hariri’nin Fransa’dan mültecileri sınır dışı etme yönündeki talepleri, Fransa ve Türkiye’nin yaptıklarıyla farklıydı. On binlerce mülteci ve göçmene Fransa’da yasal olarak ikamet etmesi için geçici izin verildi. Güvenlik ve sivil birimler onların nerede kaldıklarını ve ne yaptıklarını biliyor. Mülteciler de ikametlerinin güvenliği ve Fransa’nın güvenliği konusunda istekliler. Bundan dolayı, kolektif şiddet nispeten gerilerken, Fransa’nın yaptığını yapmayan ve muhacir kabul etmeyen İngiltere’de şiddet arttı.

Türkiye ve Almanya, Fransa’nın yaptığı gibi yaptı. Türkiye, üç milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptı. Çalışmalarına izin verdi. Arapça konuşma ve eğitim görme hakkı tanıdı. Türk vatandaşlığına geçiş izni verildi. 2015’ten bu yana Almanya bir milyon Suriyeli mülteciyi ağırladı. Onlara Almanca ve mesleki eğitim kursları sağladı. Fabrikalar ve şirketlerde işveren ve işçiler olarak çalışmalarına izin verildi.

Saad Hariri’nin siyasi rolü sona erdi mi? Lübnan’daki siyaset ne kadar ikiyüzlü ve aldatıcı! Hariri’yi göreve getirenler, onu Araplar ve Lübnanlılar karşısında güçsüzleştirmek ve utandırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Özellikle Lübnan, mevcut listelerde ve seçim bölgelerinde gerçekleşecek olan seçimleri yapmaya hazırlanırken, zira Lübnan seçmeni, siyasi menfaatlerin aldatıcılığından kurtulmuş olacaktı.

İran’ın Hariri hükümetine yaptığı tehdit, başkanın kanını mubah görme düzeyine ulaştı. Hariri sonunda “boğazını temizledi” ve kendini babasının trajik akıbetinden kurtarmak için tehditler altında istifa etti. Onu tehdit edenler, kendisini savunuyormuş gibi bir pozisyona evirildiler. İstifadan birkaç gün önce onu devirmek isteyenler, kendisi ve hükümeti üzerinde timsah gözyaşları döktüler!

“Müstakbel hareketi” içinden alternatif biri var mı? Eğer aday muhakkak “Hariri” ailesinden olacaksa neden daha kültürlü biri olmuyor. Merhum Haririnin kız kardeşi Behiye Hariri yeterliliği olan birisi. Ölümle tehdit edilen halası da olabilir, zira kendi arabasını kullanan ve siyaseten de daha tecrübeli Lübnanlı bir kadın. Sünni şehri işgal altına alan Hizbullah’ın milislerine karşı Sayda’da kararlı bir duruş sergilemiştir. Alternatif aday, Hariri hanedanının dışında “mustakbel” partisinden olacak ise, neden Temmam Selam ya da Eşref Rifi olmasın? Hatta neden içişleri bakanı Nihad el-Meşnuk olmasın. Tek çekincem Cumhurbaşkanı Avn’la bereber Hizbullah korosuna katılan ve aynı duruşu sergileyen Fuad Sinyora’dır. Zira kendisi, bu İran partisinin Şehid Riyad el-Sulh meydanında bulunan hükümet sarayına nasıl çöktüğünü ve kendi hükümetine neler yaptığını unutmuşa benziyor.

Lübnan Hükümetinin bayramı mübarek olsun!