Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘Ateş ve Öfke’ ekseninde polemikler alevlendi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Geçen hafta yayınlanan “Ateş ve Öfke: Trump’ın Beyaz Sarayı’nın İçinden” adlı kitabın yol açtığı yaygın tartışmadan önce bile, Washington’un politik kulisleri içinde ve dışında, ABD ve uluslararası medyada ABD’nin kırk beşinci başkanının uygunluğu hakkında uzun süren tartışmalar yaşanmıştı. İş dünyasından gelen, bir ara program prodüktörlüğü ve sunuculuğu yapan Donald Trump, Beyaz Saray’daki ilk günden beri keskin ve uçucu mizacı üzerinden tartışmalara konu oldu.

Aslında Trump hakkındaki bu tartışmalar, başkanlık öncesinde, yani seçim kampanyası boyunca yardımcılarını dahi endişelendirecek boyutlara varan, davranış ve söylemleri yüzünden, her düzeyde yaşanmıştı. Adam, Başkan olarak yeni görevinin başına geldiğinde,itidal ve nezaket hususlarını bertaraf etme pahasına, televizyon programındaymışcasına heyecan yaratmaya devam etti.

Trump’ın davranış tarzı, kişiliği, kararları, tartışmalı twitleri ve kendisine dokunana cephe almadaki ısrarı yüzünden, kendisiyle ilgili tartışmalara hızlandırdı, kuşkusuz. Bu bağlamda, yardımcıları ve müsteşarlarını en çok korkutan şey, Başkanlığı’na, kendisine ve ülkesine çok zararlı olabilecek, kimseye danışmadan, akibetini sorup irdelemeden ve dürtüsel olarak yayınladığı twitlerin ürettiği söylemdir.

Müsteşarlarının, özellikle Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly’nin, Başkan’ı “Twitter politikasını” terk etmeye ikna etmek için çok uğraştığını, ya da en azından twitter üzerinden açıkladığı pozisyon ve duruşlarını daha az hiddetli yapmayı tevsiye ettiği bilinmekte. Ancak çabaları, Trump’un inatçılığı, mizacı ve herhangi bir kışkırtmaya ya da eleştiriye yanıt vermeye istekli olmamasından dolayı başarısız oldu. Zira, Trump’ın televizyonda gördüğü her şeyle anında etkileşime girme ve tweetleriyle duygularını kaydetme eğilimi baskın çıktı.

Bu gerçek birçok durumda kendini gösteriyor; ancak Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un’la patlak veren “benim nükleer düğümem daha büyük” polemiği, nükleer tehdit ve çılgınlığa varan söz düellosu hem korkunç hem de tehditkar bir gerilim yarattı.

İronik olarak, Trump’ın söz düellosu esnasında kullandığı “Kuzey Kore tehditleri dünyanın bundan önce görmediği kadar büyük ateş ve öfke ile karşılık görecektir” cümlesi yazar Michael Wolf’a, bugünlerde Beyaz Saray’ın uykularını kaçıran kitabın başlığını ilham etmiş olmalı.

Şunu da ilave etmek gerekir ki Trump, kitabın yayınlanmasıyla birlikte attığı
tweetler ve öfkeli ifadelerle yazara büyük hizmet verdi ve kitapta anlatıldığı üzere, Başkan’ın duygusal olduğu ve kendisini ve öfkesini kontrol etme yeteneğinden yoksun olduğunu da teyit etmiştir.

Wolf’un Trump hakkında yazdıkları Başkan hakkında profil oluşturmanın, karakteri ve yönetimi hakkında bilgi edinmenin tek kaynağı olarak kullanılması yanlış olmakla birlikte, kitapta yazılanlar Başkan hakkında öteden beri yazılana ve söylenene hem ilave hem de pekiştirme niteliği taşır ve Başkanlığa olan ehliyeti ve dengeyi kurabilmesi hakkındaki tartışmaları alevlendirmektedir.

Trump, yayınlanan kitaba, yazara ve sahte haberler üretmekle suçladığı medyaya savaş ilan etti, kitabı, kendisini sevmeyenlerin ve düşmanlık besleyenlerin sistematik kampanyasının bir parçası olduğunu söyledi.

Muhtelif Amerikan istihbarat örgütleri tarafından başkanlık seçimleri esnasında, Rusya’nın seçimleri etkilemek ve sonuçlara gölge düşürmek amacıyla, müdahale ettiğini doğrularken, Trump bu müdahale üzerine yapılan araştırmaları da kınadı.

Trump, kitaba yanıt verirken hızını alamayıp kendisinin başarılı bir işadamı olduğuna işaret etti, kendini övdü ve kendinin bir televizyon yıldızı olduğunu, ilk girişimde Başkan seçildiğini söylemekle yetinmedi, daha sonra haber başlıklarında yer alan cümlesini de söyledi: “Yaptıklarım benim sadece akıllı biri olduğumu kanıtlamakla kalmıyor, çok dengeli bir deha olduğumu da ispatlıyor”

Baskılara dayanamayarak yanıt yetiştirirken, Trump, yine gergin ve keskin görünüyordu ve kişiliğiyle ilgili devam eden tartışmalara katkıda bulundu. Trump’ı savunmak isteyenler de ateşe körükle gittiler; örneğin, politik danışmanı Stephen Miller Patronunun “dahi bir siyasetçi” olduğunu, ömür boyu arkadaşı Thomas Barack da arkadaşı Trump’ın değişmediğini, otuz yıldır yönetim biçimini değiştirmediğini, olaya akli denge kurup kuramadığı yönünden bakmanın faydasız olduğunu, Trump’ın yönetim biçiminin koordine edilmiş kaos üzerine kurulu olduğunu söyledi.

Bu tür açıklamalar, Trump’ın davranışı, mizacı ve kişiliği bakımından, başkanlık gibi hassas bir görev için gerekli kapasite ve dengeye sahip olmadığını düşünenlerin savlarını güçlendirir. Kitabın yayınlanmasından önce bile, bazı medya organlarında başkanının uygunluğu ve eylemlerinin tutarlılığı konusunda endişeler vardı.

Birçok yayın organı ABD Kongresi’nde parlemanterlerin Trump’ın davranışlarından, mizaçgirliğinden ve dengeli olup olmadığından endişe duyduğu nu bildirildi. Cumhuriyetçi Senatör Bob Crocker Trump’ın mizaç, davranış ve denge durumundan şüphe duyduğunu ve bu konuyla ilgili endişe içinde olduğunu bildirmişti.

Geçtiğimiz ay, Cumhuriyetçi bir senatör ve Yale Üniversitesi’nden bir psikoloji profesörü de dahil olmak üzere Kongre üyelerinin bir toplantı yaptığı, Başkan’ın davranışını, onun denge derecesini ve yeterliliğini tartıştığı haberi sızdırılmıştı.

Wolf’un kitabıyla ilgili tartışmalar bir gün bitecek ama Trump’ın kişiliği ile tartışmalar durmayacak çünkü Başkan’ın kendisi gerek tartışmalı söylemleriyle gerek kaygı verici twitleriye bu tartışmalara katkı sağlayacak. Rusya’nın seçimlere olan müdahalesiyle ilgili soruşturmalar ileriki aylarda derinlik kazandıkça Trump’ın kaygılarının artması beklendiği gibi, duruşundaki sertlik te artacak dolayısıyla hakkındaki tartışmalar da hız kazanacak.