Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Avrupa bakadursun İran zamana oynuyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Avrupa’nın İran’a yönelik tutumundaki değişiklik ABD’nin etkisi altında mı oldu yoksa Avrupa’nın eski duruşlarının fayda etmediğini anlamasından mı kaynaklanıyor?

Avrupa basını ve Financial Times (FT) gazetesinde yayınlanan haberler, Avrupalıların İran’ın bölgedeki krizleri, komşularının içişlerine karışmasını ve istikrarı bozucu rolünden dolayı İran’ın tartışmalı füze programı konusunda müzakerelerde bulunmalarını talep ettiği anlaşılıyor.

İran cenahında, doğal olarak, haberler yalanlanıyor…

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Behram Kasımi, İran İslam Cumhuriyeti’nin, özellikle de nükleer programı konusunda, savunma politikalarına kimsenin müdahale etmesine izin vermeyeceklerini söylüyor.

Dışişleri sözcüsü “İran’ın füze programı tamamen savunma amaçlı olup, İran’ın bölgedeki politikası bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için yapıcı ve istikrara desteklemeye inşa edilmiştir” diyor.

Böyle bir konuşma, Avrupalı veya Amerikalı akıllı birini yanıltabilir mi?

Avrupalıların İran’a yönelik duruşunun değişmesi, yaşlı kıtanın ileriye dönük politikalarını şekillendiren beyin takımının İran’ın kötülük sembollerinin açıklamalarını dinlediklerinden sonra oluştuğu kuvvetle muhtemeldir.

İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Hüseyin Selami’nin, 26 Kasım 2017’de ülkesinin Avrupalılar tarafından tehdit edilmesi halinde ellerindeki füzelerin menzilini iki bin kilometre üzerine yükseltmekten çekinmeyeceklerine dair açıklaması Almanya, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları ile Avrupa Birliği’nin dış politika koordinatörü Federica Mogherini’nin hazır olduğu masada tartışıldı.

Avrupa istihbaratı Tahran’ın günümüzde Avrupa’ya ulaşabilen ve şehirlerini ve halklarını tehdit eden füzelerin yeni balistik füze modelleri ve versiyonlarla Kuzey Kore’den sağladığını, tam olarak biliyor. Ayrıca, istihbarat, İran’ın işleri ne kadar ertelerse füze endüstrisinin daha tehlikeli hale geleceğini de biliyor. Avrupalı politikacı ve istihbarat çevreleri İranlılarla yapılan anlaşmalardan elde edilecek maddi kazançlar ile halkının güvenliği arasındaki sağlam, kararlı ve radikal yaklaşımlar sergilemesi gerektiğini de biliyor.

Diğer taraftan, Avrupa’nın İran’ın nükleer programına olan duruş değişikliğinin ABD Başkanı Trump’ın konuya olan yaklaşımının etkisiyle olabileceği de düşünülebilir. Zira, siyasi kararlarında tam özgürlüğünü sağlayamamış Avrupalılar, dört aydır, “Önce Amerika!” sloganını bayraklaştıran bir Başkan’ın yakın kıskacında oldukları, ABD etkisi altındaki NATO’nun Brüksel’e hem siyasi hem askeri yönden etkili olduğu, Avrupa başkentlerinin sessiz itirazlarına rağmen, biliniyor. Bununla birlikte, Avrupalılar, sessiz itiraz ve guruldamalara rağmen, kararlarını alırken, dört yılda bir değişen ABD Başkanı’nın kararlarını göze almaları gerektiğinin de farkında.

Avrupa’nın İran’ın füze programına olan duruşundaki değişiklik nükleer programına da sıçrayabilir ve kesinlikle Amerika’nın dış politikasının faydasına olur. Neden?

Tabii ki, Uluslararası toplum, nükleer anlaşmanın iptaliyle ilgili Amerika’nın tek taraflı, kararını kabul etmeyecektir. Hem bu tür bir karar 20 yıldır ve günümüze dek süren ABD’ye güvenmeme hislerini de perçinleyecektir. Anlaşılan şu ki, Trump yönetimi İran’la varılan nükleer anlaşmanın iptalinin Avrupalılar tarafından gelmesini, İran da buna karşı gelince, ABD ve Avrupalıların aynı safta olmasını planlamaktadır.

Avrupalılar derin bir seçme ve sadakat krizi geçiriyorlar, bir taraftan Donald Trump’ın niyetine radikal bir şekilde karşı olsalar da, Amerikan müttefiklerini kızdıramıyor ya da kızdırmayı istemiyorlar. Öte yandan, İran füze tehditlerini bir tarafa bıraksak ta, Avrupalılar, coğrafi ve demografik açıdan İran’a ve Orta Doğu’nun geri kalanına daha yakın olduklarını biliyorlar ve Bugün Avrupa’da yaşanan bir çok şeyin, bu sıkıntılı bölgedeki olaylarla yakından ilgili olduğunu biliyorlar. Avrupalılardan biri çıkıp: “Arap Baharı olarak bilinen dönemde bize acı çektiren göçmenler sorunlarıyla başa çıkmamız bizim için yeterli sorun” derse şaşırmam.
Ancak Avrupa sahnesinde derinlemesine irdeleyen bir gözlemci, İran’ın Orta Doğu ve Avrupa’daki demografik ve lojistik gelgitler karşısında bugünkü Avrupa’nın hükümetlerinin çoğunun sessiz kalmayacağını ve aksi takdirde sessiz kaldıkları her durumda gitgide güçlenen aşırı sağ otomatik olarak nemalanacaktır. Avrupa Birliği, tüm radikal güçlerin, özellikle de İran’ın karşısında yer aldı ve bu nedenle, Avrupa hızlı bir pragmatist eğilimle, hem dahili hem de harici yönde, hareket etti.

Başkan Trump’ın son kararının zamanlaması zeka ürünü olarak önümüze çıkıyor, ilginçtir, çünkü Trump’ın ne politik ne de sosyal zekasıyla ilgili bir göstergesinin olmadığı bilinmektedir. Trump, kararını vermek için binlerce İranlının sokaklara çıkmasını bekledi, fakat bunu yaparken, ülkesinin eski-yeni düşman olduğunu unutturmak için ülkesinin değil de, mollaların İranlıların hayatını zorlaştırdığını kanıtlamak istercesine, nükleer anlaşmadan doğan zenginliklerin İran halkına değil de, yabancı mezhepçi milislere gittiği gerçeğini protestocular tarafından sokaklarda haykırılmasını bekledi.

Peki ya sonuç? İran’ın olayları sürüncemeye bırakması fayda etmez.

İran’ın gizli kapaklı niyetleri mutlaka açığa çıkacaktır ve Avrupalı veya Amerikan herkesin, teyakkuzda olması şarttır.