Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Avrupa ordusu… Gaulist hayaller | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, politik işbirliğinin avantajlarından bahsetmekle yetinebilirdi. Nitekim politik işbirliği, uluslararası uyumu derinleştirebilir ve işbirliğine dayalı ilişkilerin açılım ve anlayış ruhuna göre kurulmasını destekleyebilirdi. Fakat Macron, ulusal değerleri pekiştirmenin gerekli olduğunu vurgulama noktasında ileriye giderek bazılarının milliyetçi eğilimini vatanseverliğe ve etik değerlere ihanet olarak nitelendirdi. Ayrıca Macron, yalnızca özel çıkarlarına önem veren milletlerin egoistliğini reddetti.

Sanki bu konuşma, özellikle Başkan Donald Trump’a yöneltilmiş şiddetli bir azarlama gibiydi. Genelde kendisini milliyetçi olarak belirttiğinden ve daima “Önce Amerika” politikalarına önem verdiğinden dolayı Trump’ın yüzünde şaşkınlık belirtileri ortaya çıkmıştı.

Buna rağmen Trump, Macron’un konuşmasını politik doktrin sınırları içerisinde kalmaya yönelik bir girişim olarak görebilirdi. Ya da Trump, Macron’un konuşmasını İngiliz politikacı John Sullivan gibi değerlendirebilirdi. Ki Sullivan, “Macron’un vatanseverlik ve milliyetçilik hakkındaki konuşması boş bir konuşmadan başka bir şey değildir” sözlerini dile getirdi. Fakat Macron, saatler öncesinden CNN televizyonuna yaptığı konuşmada çok kritik konulara değindi. Macron, Avrupa devletlerini Çin ve Rusya’dan hatta NATO içerisinde esas bir ortak olmasına rağmen ABD’den korunmak için bir Avrupa ordusu inşa etmeye çağırdı.

Fransa’nın Birinci Dünya Savaşı’nı anma münasebetiyle organize ettiği görkemli bir kutlama arifesinde Macron’un bu tür bir konuşma yapması bir paradokstur. Zira bu kutlamaya 70 devletin temsilcileri katıldı. Macron ve Trump’ın bildiği gibi bu temsilciler de ABD’nin Avrupa’yı Nazi işgalinden kurtarmak için İkinci Dünya Savaşı’nda oynadığı kritik rolü biliyorlar. Bunun için Trump’ın Fransa Cumhurbaşkanı’na yanıt verirken sert ifadeler kullanması sürpriz olmadı. Trump, Paris’e geldiğinde Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Macron, Avrupa’yı ABD, Çin ve Rusya’dan koruyacak bir ordu kurmaya çağırıyor. Bu, son derece aşağılayıcı bir çağrıdır. Belki de önce Avrupa, ABD’nin büyük ölçüde finanse ettiği NATO’ya olan borcunu ödemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Trump ve Macron arasındaki tartışma, bundan öteye gitmeyebilirdi. Fakat öfkeli Trump, durumu çatışmaya kadar götürdü. Trump, geçmişi Macron’dan önce Fransızları aşağılayıcı bir şekilde hatırlattığı zaman hakarete daha kötü bir hakaretle karşılık verdi. Öyle görünüyor ki boş “gaulist hayaller”, Macron’u ne Fransa’nın ne de Avrupa kıtasının güç yetirebileceği ufuklara götürebilir. Öyle ki Donald Rumsfeld, George Bush döneminde Avrupa kıtasının “eski dünya” olduğunu söylüyordu.

Trump, Washington’a geri döndüğünde 5 öfke dolu tweetle Fransa Cumhurbaşkanı’nı hedef aldı. Zira Trump, Macron’un Avrupa’yı ABD, Çin ve Rusya’dan korumak için bir ordu kurma düşüncesini öne sürdüğünü söyledi. Fakat asıl mesele, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda Almanya’yla ilgiliydi. Trump, “Bunun Fransa’da olması nasıl mümkün olabilir? Fransızlar, ABD gelmeden önce Paris’te Alman dilini öğrenmeye başlamışlardı” diyerek İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgaline ve tarihi Normandiya Çıkarması’nın ardından ABD’nin komuta ettiği kurtarma operasyonuna açık bir şekilde işaret etti.

Trump, bununla yetinmeyip Fransa’yı NATO’ya olan borcunu ödemeye çağırdı. Sonra Trump, bizzat Macron’u hedef alarak Macron’un yüzde 26 gibi zayıf bir halk desteğine sahip olduğunu ve işsizlik ortalamasının yüzde 10’a ulaştığını söyledi. Ardından Trump, “ABD’yi yeniden büyük yapalım!” tarzında “Fransa’yı yeniden büyük yap!” diyerek Macron’u alaylı bir şekilde teorisini benimsemeye çağırdı.

Macron, iki müttefik ülke arasındaki açıklama ve suçlamalarla kötü bir tartışmaya girdi. Fakat bu durum, Macron’un ve bütün Avrupalı ortakların bildiği gerçeği gizleyemez. Zira General Charles de Gaulle’nin üflediği birlik ruhunun canlandırılması imkânsızdır. Bu birlik sayesinde 25 Mart 1957 tarihinde Avrupa Birliği (AB) kuruldu. Bundan dolayı konjonktür, çok değişti. Charles de Gaulle’nin emelleri bile ABD’nin yönettiği NATO’nun çerçevesinden ayrı bir askeri işbirliğine ulaşmak için Avrupalılar arasında siyasi ve ekonomik işbirliğinin ötesine geçmedi. Bunun için ortak bir Avrupa ordusunun inşa edilmesinden nasıl bahsedilebilir ki?

Macron, Fransa’nın 1966 yılında NATO’nun ortak askeri yönetiminden çekildiğini kesinlikle biliyordur. Çünkü Fransa, o dönemde bağımsız bir savunma sistemine ağırlık vermek istedi. Fakat Fransa, çok geçmeden 3 Nisan 2009 tarihinde NATO’ya tam olarak yeniden katıldı. Fransa, tek başına NATO ve ABD dışındaki askeri bağımsızlığını sürdüremiyorsa o zaman ortak Avrupa ordusunu kurmak için 29 ülkeyi nasıl ikna edecek?

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Macron’la aynı görüşü paylaşıyormuş gibi göründüğü doğrudur. Nitekim Merkel, geçen Salı günü Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada “Bir gün gerçek ve kapsamlı bir Avrupa ordusu ve Avrupa Güvenlik Konseyi inşa edebileceğimiz bir vizyon belirlemeliyiz. Bu sayede daha hızlı önemli kararlar alınabilir” açıklamasında bulundu. Fakat Almanya’nın askeri bakımdan ABD’ye bağımlı olduğu biliniyor. Öyle ki 40 binden fazla ABD askeri, Alman topraklarındaki onlarca askeri üste konuşlanmış durumda.

Aynı şekilde birçok Avrupa ülkesinde hem NATO dışında ortak bir orduyla hem de Birleşmiş Milletler (BM) dışında ya da BM’ye paralel özel bir Güvenlik Konseyi’yle ilgili olsun, bu tür düşüncelere yönelik bir eğilim olmadığı biliniyor.

Bu çerçevede Reuters, Avrupa ordusu düşüncesinin sadece Washington’u öfkelendirmediğini, aksine Avrupalıları bile harekete geçirmediğini söylüyor. Örneğin Macron, 26 Ekim’de Slovakya’dan Avrupa silahlı kuvvetlerini birleştirmeye yönelik çağrı yaptığı zaman Belçika hükümeti, Fransa “Rafale” ve Avrupa “Eurofihter” savaş uçakları önerisinden vazgeçerek Amerikan F-35 savaş uçakları satın almaya karar verdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus çıkarları bakımından Macron’un düşüncelerini güzel bulması normaldir. Zira bu tür ayrılıkçı eğilimler, esasında Sovyetler Birliği’ne karşı koymak için kurulan NATO’nun dağılmasına neden olabilir. Ki Sovyetler Birliği, o dönemde Varşova Paktı’nı kurarak NATO’ya karşılık vermişti. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla Varşova Paktı da dağıldı.

Macron’un çeşitli Avrupa ülkelerinde milliyetçi emelleri harekete geçiren ayrılıkçı eğilimleri nasıl değerlendirdiği net değil. Örneğin buradaki mesele, Brexit ve İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla sınırlı kalmayıp İrlanda ve İskoçya’daki gelişmeleri de kapsamaktadır. Sonra Macron, İspanya’ya bağlı Katalonya bölgesinde meydana gelenleri, Bask halkının duygularını, Belçika’daki Flaman bölgesini, İtalya’daki Padanya, Fransa’daki Korsika ve Almanya’daki Bavyera’yı nasıl unutabilir?

2014 yılında uzun bir ABD-Avrupa tartışmasının ardından Tüm NATO ülkelerindeki askeri harcamanın milli gelire göre yüzde 2’ye yükseltilmesi kararlaştırıldı. Fakat başta Fransa olmak üzere NATO’ya üye 29 ülkeden 15’inin harcaması halen 1,4’ün altında yer alıyor. Tabi rakamlar, Macron’un bakış açısını desteklemiyor. Çünkü ABD, 2017 yılında NATO’nun bütçesine 686 milyar dolar yani yüzde 71 oranında ödeme yaptı. 2010 yılından bu yana ABD harcaması, 5,5 trilyon doları geçti. Buna rağmen işte Macron, gaulist hayallere dayanarak Avrupalıları harekete geçirmeyen bir Avrupa ordusundan bahsediyor.