Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Avrupalılar, İran’dan kaçıyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun dünkü konuşması, pazarlıklara son vermeye yönelik bir konuşmaydı. Washington, İran rejimiyle resmen savaşmaya başladı. Ayrıca Washington, ekonomik yaptırım silahıyla rejimi sadece sıkıştırmaya değil, aynı zamanda rejimin varlığını tehdit etmeye de başladı.

Fransız Total şirketi, körfezdeki doğalgaz sahalarını bırakarak buradan ayrıldı. Aynı şekilde İtalyan ANI şirketinin müdürü, şirket yönetimine Tahran’daki ofislerini kapattıklarını, doğalgaz ve petrol aramalarını durdurduklarını bildirdi. Airbus, İran’a 100 uçak satmak için bir anlaşma imzaladı. Tarihi anlaşmadan sadece 3 uçak, Tahran Havalimanı’na ulaştı. Şirket, anlaşmayı iptal ettiğini duyurdu. Norveç güneş enerjisi şirketi, geçen hafta İran’dan ayrıldı. Anlaşmasının bitmesine 4 yıl daha var. Aynı şekilde Alman Siemens Şirketi, İtalyan Danieli Metal Şirketi ve Mercy Deniz Kargo Şirketi gibi diğer büyük şirketler de kaçtı. Onlarca Avrupalı şirket, Donald Trump yönetiminden endişelendikleri için İran’ın kalmaya yönelik teşviklerini reddetti. Trump yönetimi, önümüzdeki 180 gün içerisinde İran’la işbirliği yapmaktan vazgeçmeyenlerin ABD piyasasıyla iş yapmasının yasaklanacağını açıklamıştı.

Avrupalı şirketler ve devler neden korkuyor? Açıkçası bütün şirketlerin ABD’yle büyük çıkarları var. İran’ın dolarla iş yapamaması İran’ı iflasa götürecektir.

Avrupalı hükümetlerin, şirketlerinin sözleşmelerini korumaya yönelik girişimleri başarılı olmadı. Avrupalı hükümetler, JCPOA anlaşmasına bağlı kalarak ekonomik bakımdan İran’la işbirliği yapmaya devam edeceklerine dair taahhütte bulundular. Olası kayıplarına rağmen neredeyse anlaşma yapan bütün büyük şirketler, İran’dan ivedi bir şekilde ayrılacak.

İran doğalgaz ve petrol sanayisi için oldukça önemli olan ve Tahran rejiminin çok güvendiği Fransız Total şirketinin sözleşmesi, Avrupalı politikacıların kendi kararlarını şirketlerine dikte edemeyeceklerine ve Washington’un karşısında duramayacaklarına bir delildir. Tabi Tahran da ABD’ye karşı mücadelede tamamen başarısız olacak. Fransız şirketi, 2015 yılında Batı’yla imzalanan İran nükleer anlaşmasından ilk istifade edenler arasında yer alıyordu. Şirket, Güney Pars doğalgaz ve petrol sahasının 11. ünitesini geliştirmek üzere yaklaşık 5 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. O dönem şirketin büyük sorumlularından birisi, anlaşmaya başlamak için ABD’nin onayına ihtiyaç duymadıklarını söylemişti. Başkan Trump, geçen Kasım ayında İran’la işbirliği yapma konusunda uyarılarda bulunmasının ardından Fransız şirketi, geri adım atarak Tahran’daki ofislerini kapattı ve ABD’li yetkililerle koordine kurmak için Washington’da bir ofis açtı. Son olarak da İran’dan çekildiğini açıkladı.

Washington’un Avrupalı şirketler üzerindeki gücü ve otoritesi nedir? ABD piyasası, 19 trilyon dolar değerinde. Avrupalılarla ticaret, yıllık olarak 700 milyar dolar seviyesinde. Dolayısıyla İran’la yapılan anlaşmalar bunun yanında küçük kalmaktadır.

Bunun yanı sıra Amerikan denetleme otoritelerinin yaptırımları acı verici bir karaktere sahip. Amerikan denetleme otoriteleri, İran’la işbirliği yapmasından dolayı Fransız BNP Bankası’nı 9 milyar dolar ceza ödemeye zorladı!

Bunun için Alman ve Fransız hükümetlerinin Trump yönetimine meydan okumaya çalışmaları ve İran’la yapılan nükleer anlaşmayı sürdürme ısrarları neredeyse imkânsız bir durumdur. Bunun sebebi ise iki taraflıdır: Trump, taviz vermeyecek ve dini lider de politikalarından ve savaşlarından vazgeçmeyecek. İran, Avrupalı politikacıların anlaşmayı istediklerini, ancak anlaşmanın bedelini ödeyemeyeceklerini anlayacak. Diğer yandan Avrupalı şirketlerin eli kolu bağlı bir durumda.

Dolayısıyla İranlı liderler, nükleer anlaşmanın Barack Obama’nın Beyaz Saray’dan ayrılıp Trump’ın yönetimi devraldığı anda öldüğü gerçeğinin farkına varmaları gerekiyor. Tahran, yeni gerçeği ele almak ve yanlış hesaplarını gözden geçirmek yerine Brüksel, Moskova, Pekin ve Yeni Delhi’ye koşuyor. Ancak Tahran, kayıplarını telafi etmeyi ya da alternatif bulmayı başaramadı. Tahran, Suriye’de askeri bakımdan, Irak’ta siyasi bakımdan başarısızlığa uğramakta ve Yemen’de ise kayıplar yaşamaktadır. İran’ın içerdeki kayıplar ise daha büyük.