Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Avusturya diplomasisi yol ayrımında! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Avusturya’nın yeni Başbakanı Sebastian Kurz, ortak değerlerin desteklenmesi yönündeki açıklamaları ve dün Brüksel’e yönelik ziyaretiyle Avrupa Birliği (AB)’ne olumlu bir izlenim vermeye çalıştı. Ancak Avrupa’daki şüpheci sağcı uluslar ve Rusya yandaşları ile koalisyonu, Viyana’nın takip ettiği diplomasiye dair şüphe uyandırıyor.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, dün akşam saatlerinde son dört yıldır Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Avusturya’nın genç Başbakanıyla görüştü. Ancak kaynaklar, AB’nin en büyük endişesinin, ülkelerini AB organlarında temsil edecek olan aşırı sağcı “Avusturya Özgürlük Partisi”ne (FPÖ) mensup bakanlar üzerinde yoğunlaştığını belirtti.

AB, İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının başında yer alan FPÖ liderleriyle, türünün tek örneğiyle karşı karşıya kaldı. Bu durum, Avusturya’nın 2018’in ikinci yarısında AB Konseyi Dönem Başkanlığı görevini alacak olmasıyla da örtüşüyor.

Öyle ki Sebastian Kurz liderliğindeki Muhafazakâr/Hristiyan Demokrat “Avusturya Halk Partisi” (ÖVP) ve FPÖ’nün koalisyon hükümetiyle söz konusu bakanlıklar, aşırı sağcı bir parti yönetimine bırakılacak. Bu da Avusturya’da bundan böyle tüm silahlı kuvvetlerin, ordu ve polis gücünün ve de istihbarat teşkilatının popülist milliyetçi parti kadroları tarafından yönetileceği anlamına geliyor.

AFP’nin haberine göre, Brüksel’deki Robert Schuman Kuruluşu’ndan Charles de Marcel, yaptığı açıklamada bu durumun, Avusturya diplomasisi açısından kolay olmayan ve benzeri bulunmayan bir denge kuracağını belirtti. Öyle ki Moskova’nın konumunun yanı sıra Avrupa göç politikası, Euro bölgesindeki reformlar, Macaristan ve Polonya’yı yasaları ihlal etmekle suçlayan birçok hassas konu bulunuyor.

Viyana’daki Carnegie Avrupa Araştırma Merkezi’nde araştırmacı Stefan Lehn, iktidar ÖVP-FPÖ koalisyonundaki muhafazakar parti ortaklarının sunduğu programın “kesinlikle Avrupa yanlısı” olduğunu, ancak net bir gayretin bulunmadığını belirtti.

Kurz, Ekim seçimlerinde elde ettiği başarıdan bu yana AB’ye olan bağlılığını kesin bir şekilde göstermemiş olmasında rağmen, hükümeti “ülkesi için daha fazla yetki” talebinde bulundu. Bu aynı zamanda AB içerisindeki siyasi ve ekonomik bütünleşmeyi derinleştirmek için mücadele eden Macaristan ve Polonya’nın da konumudur.

Bu bağlamda Charles de Marcel, Polonya, Macaristan, Çekya ve Slovakya’dan oluşan Visegrad ittifakına atıfta bulunarak Viyana’nın da Visegrad Grubu’nun beşinci üyesi haline getirilip getirilmeyeceğine değindi.

Bu bağlamda Marcel, Budapeşte’nin gerçekleştirmeye çalıştığı şeyin bu olduğunu belirtti. Ayrıca FPÖ ile koalisyon kurması beklenmeyen Kurz’un göç politikasına karşı sert yaklaşımının, bu gruba mensup ülkelerle çok yakın konumda olduğu gösterdiğini, nitekim AB dahilindeki mülteciler için zorunlu kota ilkesinin gündeme geldiğini açıkladı.

Öte yandan Avrasya Grubu’nda araştırmacı Charles Lakefield, “Avusturya; Polonya ve Macaristan’daki göç ve hukukun üstünlüğü konularında Almanya ve Fransa’ya karşı çıkmak zorunda kalabilir” dedi.
Ancak Lehn’e göre, Avusturya’yı Vişegrad ülkeleriyle bir araya getiren şey, göç ve sınır güvenliği konularıdır. Bu bağlamda Viyana ve komşuları arasında Doğu Avrupa’daki emek hareketi özgürlüğü, yapısal fonlar veya savunma konularındaki çıkar ayrılığına dikkat çekti.

AB Avusturya başkanlığının iyi bir durum olacağını söyleyen Lehn, “AB, FPÖ için hızlı bir eğitim kursu olacak” dedi.

Lakefield ise, 2016 sonlarında aday Norbert Hofer tarafından kaybedilen başkanlık seçimlerinden bu yana, söz konusu partinin Avrupa’nın endişelerini hafiflettiğini vurguladı. Hofer’ın “Auxit”, yani Avusturya’nın AB’den ayrılması durumuna yakın olması endişelere yol açarken belki de bu durum, başarısızlığına yardım etti.

Öte yandan yeni Başbakan Yardımcısı Heinz-Christian Strache, Ruslarla olan ilişkilerini gizlemeyerek, bir yıl önce FPÖ’nün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin liderliğindeki Birleşik Rusya Partisi ile Batı Avrupa’daki aşırı sağcı partilerle yakınlaşmayı amaçlayan bir işbirliği anlaşması imzaladığını açıkladı. AFP’nin belirttiğine göre, bu durum Avrupalıların Avusturya’ya olan güvenini yok edebilir.

Kurier gazetesi, “Batı istihbarat servisleri, Rusları destekleyip bize güvenmezse bu durum sorun oluşturacak” açıklamasında bulundu. FPÖ, Rusya’ya karşı Avrupa yaptırımlarının kaldırılması yönünde birçok destekçi içeriyor. Rusya’da yayın yapan Rossiyskaya Gazeta, Viyana’nın gelecekteki olası desteği karşısında şüphelerini dile getirerek, “Rusya’nın ekonomik avantajlarını elde etme ümidiyle, bazı ülkelerin yaptırımları kaldırmaya hazırlandığı görülüyordu. Ancak oylama vaktinde bunlar sessiz kaldı” ifadelerine yer verdi.