Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Bağdadi’den Libya’daki DEAŞ’a mesajlar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Terör örgütü DAEŞ’in lideri Ebubekir el-Bağdadi, Libya’daki bağlılarından Irak’tan ve Suriye’den kaçan örgüt üyelerini kabul etmeleri Libya’nın güneyinde toplanmaları çağrısında bulundu.

Bağdadi, Libya’daki örgüt liderlerine talimatlar içeren bir mesaj yayınladı.

Mesajın içeriğinde Bağdadi, DEAŞ’ın Irak, Suriye ve Libya’nın Sirte şehrinde ağır yenilgiye maruz kaldığını, Libya’daki üyelerini güneydeki çöllük araziye çekilmeye, Irak’tan ve Suriye’den kaçanları karşılamaya ve bir araya gelmelerini sağlamaya çağırırken, petrol zengini olan bu ülkenin Avrupa’ya yakın potansiyelinden yararlanılması gerektiğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Libya’daki radikal militanlara yönelik yapılan en son operasyonun en önemli kazanımı; Bağdadi’nin mektuplarının ele geçirilmesi ve bu mektupların tarihinin geçen yılın sonundan, birkaç hafta öncesine kadar dayanması.

Libya güvenlik güçlerinin muahafaza altına aldığı örgüt içi mesajlar, El-Kaide’ye bağlı Libya Mücadele Grubu liderleri’nin yanı sıra Bağdadi’nin mektuplarının bazıları, Mısır İslami Cihad Örgütü’nü kuran ve gerçek adı Seyyid İmam el-Şerif olan Dr. Fadl’ın kitaplarına dayanıyor.

El-Bağdadi, Libya’daki destekçilerine savaş sırasında beklenen sıkıntıyı telafi etmek için 18 yaş altındaki çocukları da silah altına almaya çağırıyor.

Operasyonlar sırasında elde edilen bilgilere göre, Bağdadi, Irak kuvvetlerinin Musul’daki savaşı sırasında hafif yaralandı ve şu an hala hayatta.

DEAŞ lideri Bağdadi ve El Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri arasında, örgütün rolü konusunda fikir ayrışmazlığı bulunuyor. Her iki örgüt liderinin farklı yöntemlerinden kaynaklanıyor. Aralarındaki anlaşmazlık konusu Irak, Suriye ve dünyanın diğer bölgelerinde açıkça görülürken, fakat Libya’da farklı bir durum var.

Zevahiri’ye bağlı ‘Mücadele Grubu’, başkentin banliyölerinde mobilize devriyeler şeklinde geziyor.

Bağdadi’nin Sirte’nin kaybı yüzünden bölgedeki DAEŞ komutanını değiştirmesinden birkaç gün sonra, DAEŞ’in Akdeniz Sahil Şeridi ile Trablus’un güney çevre yolu arasındaki bölgede toplandığı bildirildi.

“Trablus Operasyon Odası” Başkent Trablus’taki DEAŞ militanlarının hareketlerini izleyerek, 2011’den bu yana zorlu ekonomik ve güvenlik koşullarında 2 milyondan fazla kişinin yaşadığı şehirde örgütün liderlerinin karargahlarını belirledi.

Soruşturmalar esnasında bir evde bulunan 7 DEAŞ liderinin 2’şeri Tunuslu ve Mısırlı, geri kalanları Lübnan, Cezayir ve Sudan uyruklu oldukları belirlendi.

Aynı akşam, Sabrata, Zuvara ve Zaviye dahil olmak üzere hepsi Trablus’un batısındaki kentlerden gelen liderler karargahtaki toplantıda buluştular.

Yapılan operasyon sonucu ele geçirilen dökümanlar arasında Bağdadi’nin Libya’daki örgüt liderlerine gönderdiği mesajlar da dahil olmak üzere bilgisayarlar ve belgeler vardı.

Yakalanan Sudan uyruklu ev sahibi DAEŞ lideri, sorgulama esnasında başkentteki polis akademisinin eski bir binasında el-Kaide taraftarları tarafından Libya ve Irak arasında nasıl yolculuk yaptığına dair bilgi verdi. 52 yaşında, evli ve dört çocuk babası ve Hartum Üniversitesi Şeriat Fakültesi mezunu olduğunu söyledi.

Soruşturmada ayrıca, adamın 2014 yılında Sudan’dan Libya’ya ilk kez girdiğini, Ve Libya Mücadele Grubu’nda, DEAŞ’a sadık bir liderin yardım ederek onun gelişini kolaylaştırdığını, Libya’nın kuzeybatısındaki Sabrata kentine ulaşana kadar bir süre ülkenin güneydoğusundaki Kufra şehrinde kaldığını anlattı.

Dönemin Libya’daki DEAŞ’ın en tanınmış ismi Madhuni Iraklıydı. Bağdadi, “Sirte Emirliği”ni korumak için ona güveniyordu; Fakat kentteki örgütün kentte yenilmesi ile Bağdadi Madhuni’yi görevden aldı.

Soruşturmalar, yakalanan Hasan adlı Sudanlı liderin ve diğer 13 liderinin Madhuni’ye eşlik ettiğini, Irak’ta Bağdadi’yle görüşmek için Tunus-Türkiye-Suriye-Irak güzergahını kullandıkları belirlendi.

Örgüt Sirte’yi kaybetmişti, Irak ve Suriye’nin geniş alanlarını da kaybetmeye başladı. Yaklaşık 2 ay sonra Madhuni haricinde hepsi Libya’ya geri döndüler.

Libya genelindeki 13 liderin görevleri yeni bir süreçle ülkenin farklı bölgelerine dağılmaya başlandı. Bunların arasında Hasan’ın yanısıra, Libyalı Ebu Huzeyfe, Lübnanlı Ebu Talha ve Abdulkadir adında bir Faslı, Fehmi ve Mekkevi adında iki Mısırlı, Ebu Haydara ve el-Ayuni adıyla bilinen 2 Tunuslu bulunuyordu.

Bağdadi’nin mesajları bu gruba ulaşmaya başladığında, Libya’nın güneyine geçiş konusuna odaklanılacak talimatlar, Irak ve Suriye’den gelen militanları kabul etmeye hazırlanmaları gibi mesajlar da gruba iletilmiş oluyordu.

Bununla birlikte mektupların geneli DEAŞ liderlerinin kuruluştan itibaren bölünmeler ve ayrılmalara konusundaki endişelerini gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı mektuplardan birinin içeriğinde, çatışmalara devam edilmesi yönünde talimatlar verildiği, Libya’daki saldırıların nasıl yapılması gerektiğine dair stratejik istişareler yer alıyor.

Mektuplarda Bağdadi, yorgunluk hissini Libya’da yansıtıyor. Örgüte itiraz eden herkese karşı savaşa devam edilmesi gereğini ifade ediyor.

Suriye ve Irak’tan Libya’ya yoğunlaşıyor

Bağdadi’nin mektuplarının çoğu Arapça, kopyaları ise İngilizce ve Fransızca olarak yazılmıştı. “Değişkenler Tarafından Dayatılan Savaş” başlıklı bir mektupta: “Suriye ve Irak’ta bize karşı yapılanlar, dünyadaki değişkenlerin dayattığı bir savaştır. Bu değişimin küresel bir olgu olduğunu bilmek zorundaydık. Bölgedeki duruşumuzda istikrar yok. Bir sonraki aşama Libya cihadımızın sonucu kurulacak İslam Emirliğidir. Cihad bayrağını Mısır, Tunus ve Cezayir’de yükselteceğiz” ifadelerini kullanıyor.

Bağdadi ile Avrupa’daki örgüt hücreleri arasındaki iletişim yöntemini gösteren bir başka mektup metninde, “Türkiye ve Fransa’daki mücahidlerimiz ne yapacaklarını biliyor. Onlarla iletişimimizi kesersek, durumlarını kendileri takdir etmeleri gerekiyor … Irak’tan ve Şam’dan ayrılıyoruz. Oradan hicret etmeyi sevmiyoruz, orada ölmekten korkmuyoruz, Ancak cihadın devam etmesi ve bayrağımızın yükselmesi için bu gerekli” diyor.

“Halife Şura’ya uymasa da olur”

Bağdadi, “Halife’nin Görev ve Sorumlulukları” başlıklı bir kısa bildiri içeren başka bir dosyada ise takipçilerini kendisini sorgulamamaları ve eleştirmemeleri için iknaya çalışıyor.

Bu dosyadaki uzun mektupta, “Şura zorunlu değildir ancak arzu edilir. Halife’nin Şura’nın kararlarına uyma zorunluluğu yoktur” diyor.

Çocukların zorunlu “Ölüm Eğitimi”

Bağdadi, sekiz mektubundan birinde, “çocukların zorla silah altına alınması gerekliliği” üzerinde vurgu yaparken işlenilen cinayetleri “genel din eğitimi” kapsamında görüyor.

Gelecekte örgütü ayakta tutacak gücün, mensuplarının güç ve şiddet konusundaki eğitiminde saklı olduğunu söyleyen Bağdadi, “Gençleri önemsemezsek ve onları bu ruh haline getirmezsek grubumuz kaybolur. Düşmana çok kayıp verdik ve bayrağı taşımak için yeni bir nesil hazırlamak zorundayız” şeklinde ifadelerde bulundu.

Libya’daki DEAŞ liderlerine “Mısır’daki ve Kudüs’teki savaş bizden ayrı değil. Ancak Kudüs’teki kardeşlerimizin fikirlerinin bazıları bizim fikirlerimizle çelişiyor ve Libya’da geçerli olmayabilir” diye sesleniyor.

Diğer kısa mesaj metinlerinde de şu ifadeler yer alıyor:

“Savaşta tembel olmamalı ve savaşta zafer kazanmalı”. “Liderler, durumumuza ve zayıf desteğimizi göz önüne alarak, Libya Emirliği ve Mücahidlerin geri kalanında destek aramalı, Mali’de kardeşler destek eksikliği çekiyor ve düşman onları sıkıştırıyor.”

Bağdadi ayrıca Libyalı bağlılarına ülkenin örgbüt için en elverişli bölgelerinin güneydeki Büyük Sahra Çölü ve batıdaki dağlık alanlar olduğunu hatırlatıyor.

Söz konusu mesajların gönderildiği dönemde Libya’nın güneyinde DEAŞ militanlarıyla Libya güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşanırken Misrata kentindeki milisler Sirte’deki DEAŞ unsurlarını bölgeden uzaklaştırmıştı. Öteyandan Trablus’un batısında da DEAŞ’a karşı operasyonlar şiddetlenmişti.

Terör örgütü bu baskılara karşılık sonunda Libya’nın güneybatısındaki radikal gruplarla özellikle de daha önce işbirliğine yanaşmayan Cezayirli Muhtar Belmuhtar grubuyla ittifak kurmayı başardı.

Trablus’taki istihbarat kaynaklarına göre DEAŞ son haftalarda Irak ve Suriye’den ülkeye kaçan yeni lider kadrosu ülkeye sızdı.