Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Bağdadi’nin son konuşmasından siyasi okumalar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Riyad/Nida Ebu Ali

Örgüt liderlerinin konuşmaları genel olarak, fikirleri harekete geçirmek, örgüt taraftarlarını terör saldırıları yapmaya veya belirli bir stratejiyi benimsemeye teşvik etmek üzerine kurulur. Örgüt lideri verdiği mesajı, ilgi çekici ve başkalarını onu benimsemeye ikna edici bir tarzda sunar. Bunu özellikle tercih eder. Çünkü bu, onun neyi ne kadar söyleyeceğini belirler. DEAŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin Kurban Bayramı’nda yayınlanan ses kaydı da bunun kanıtıdır. Özellikle Batılı ülkelerdeki DEAŞ yanlılarını, diğerlerini hedef alan bireysel saldırılar başlatmaya çağırmak için Kurban Bayramı’nı seçmesi, dini duyguların yoğun olduğu bir dönemden istifade etmek üzere yapılan bir tercihtir. Ses kaydında ‘Batı’daki bir saldırının Ortadoğu’daki bin saldırıyla eşit’ olduğunu vurgulayan Bağdadi, bunun ardından Kanada ve Avrupa ülkeleri gibi DEAŞ’ın kalelerini hava saldırıları ile vuran Uluslararası Koalisyon’daki ülkelerde terör eylemlerini gerçekleştirenleri başarılarından ötürü tebrik etti. Bağdadi ardından örgüt taraftarlarına patlayıcıları, bıçakları veya bomba yüklü araçlarıyla saldırı yapmaları çağırısında bulundu.

Bu mesajdan bir dizi sonuç çıkarılabilir. Ancak bunlardan en önemlisi, farklı ülkelere dağılmış uyuyan hücreleri harekete geçmeye ve saldırılara devam etmeye davet eden mesajlar yoluyla örgütün ani saldırılar üzerinde yoğunlaşmasıdır. Bu durum sadece DEAŞ’ın kaderiyle ilgili beklentilerde bir döngü içinde dönüp durduğunu kanıtlıyor. Örgüt bazen ‘Hilafet’in kurulması hayalinin solması sonucu zayıf ve bitkin bir şekilde ortaya çıkıyor, bazen de Afganistan’daki el-Kaide’nin kalesi Tora Bora dağlarında. Ancak Bağdadi’nin tüm mesajlarından çıkardığımız sonuç, DEAŞ’ın dünyanın dört bir yanındaki üyelerini, öldürmek ve güvenliği istikrarsızlaştırmak için canla başla çalışmaya teşvik etmeye devam etmesidir.

Bu, çok sayıda kurban verilen ve büyük bir terör saldırısı düzenleyerek gösteri yapan geleneksel örgütlerin yeni heyecan arayışlarına yönelik bir eğilim olarak görülüyor. Öte yandan bu durum çeşitli ülkelerde sıkı önlemler alan güvenlik makamlarının tehditlere karşı koyma kabiliyetlerini ise azaltıyor.

DEAŞ, Rusya’da düzenlenen son Dünya Kupası sırasında destekçilerine Moskova’daki stadyuma saldırmaları ve hatta futbolcuları öldürmelerini söyleyen kitlesel bir medya kampanyası başlattı. Ancak Dünya Kupası pek fazla tehdit yaşanmadan atlatıldı. Bu durum, Irak ve Suriye’de DEAŞ’ın yayılması ve hilafeti ilan etmesi gibi büyük terör saldırılarının ancak güvenlik ve siyasi istikrarsızlığın olduğu bölgelerde ortaya çıktığını bir kez daha teyit etti. Öte yandan DEAŞ liderinin son konuşması, geçen eylül ayından bu yana, bir yıllık aranın ardından ortaya çıkan ilk ses kaydıydı. Bununla birlikte Irak’taki Nuri Camii’nde, 2014’ün eylül ayında DEAŞ’ın kurulduğunu ilan ettiği video kaydından başka hiçbir görüntüsü de yayınlanmadı. Diğer yandan yayınlanan son ses kaydı Bağdadi’nin halen hayatta olduğunu vurgulama girişimi gibi de görünüyor. Daha önce Bağdadi’nin hava saldırılarında öldüğüne dair haberler yayınlanmıştı. Ses kaydıyla bu haberlerin asılsız olduğuna işaret edildi. Bununla birlikte Bağdadi’nin ardından DEAŞ’ın lideri olması beklenen ‘Ebu Osman Tunusi’ isminin DEAŞ içerisinde bölünmelere neden olduğuna dair haberlere karşı destekçilerine bunun olmadığı mesajı verilmeye çalışıldı.
Bağdadi ayrıca ses kaydının yeni olduğunu kanıtlamak istercesine, ABD ve Türkiye arasında son dönemde yaşanan rahip Andrew Brunson gerginliğinden de bahsetti. Bağdadi bu durumu DEAŞ’ın Türkiye’deki eylemlerinde başarılı olmasıyla ilişkilendiriyor.

DEAŞ liderinin bu eğilimi son dönemde ortaya çıkan yeni bir olgu. DEAŞ, El Kaide’de olduğu gibi liderlerinin karizmasına ve medyada yer almasına önem vermiyor. El Kaide örgütü ise, liderlerinin medyada yer alması ve uluslararası toplumun ciddiyetin farkına varmasına büyük önem veriyor. Ancak DEAŞ son zamanlarda liderlerinin mesajlarını iletmek için medyayı kullanmaya başladı. Tıpkı Bağdadi’nin oğlu Huzeyfe el Bedri’nin Suriye’nin Humus kırsalında yaşanan bir çatışmada öldürüldüğü haberinin duyurulmasında olduğu gibi.

Örgüt kurulmasından bu yana medyadaki mesajlarında lider kadrosunda yer almayan gençleri ön plana çıkardı. Bu sadece coşkuyu artıran ve gençleri çeken cazip bir yol. Böylece seçkinciliği ortadan kaldırmanın yanı sıra farklı ırkların ilgisini çekerek, onları diğerini yok eden bir ideolojiye dönüştürmeyi hedefliyor ve geriye yalnızca şişirilmiş bir DEAŞ ‘egosu’ kalıyor. DEAŞ aynı şekilde destekçilerine belirli bir mesaj göndermek için dini etkinliklerin olduğu zamanları tercih ediyor. DEAŞ tanınmış liderlerin seçilmesinden önce yayınladığı diğer kayıtlarda, Kurban Bayramı’nın Yemen’de kutladığını göstererek örgütün Yemen’deki varlığını vurguladı. El Kaide ise ‘asker hasadı’ adlı video kayıtları ile daha da derinlere nüfuz etti. Bu hamle, El Kaide’nin Afganistan’daki varlığının sonu geldiği gibi başka ülkeler bulma girişiminin de bir uzantısı olarak görüldü. DEAŞ’ın El Kaide lideri Usame bin Ladin’in kalesine ulaşma ihtimalini öngörmek imkânsızdı. DEAŞ yakın zamanda iyice zayıflatılmış olmasına rağmen Yemen ve Afganistan gibi ülkelere, hatta Endonezya’ya sızmak ve dahi terör saldırıları gerçekleştirmek için bir takım aileleri kışkırtma yeteneğini ve uluslararası sahnede varlığını sürdürdüğünü ortaya koyabiliyordu. Öte yandan DEAŞ’ın Timbuktu ve Libya’nın doğusu gibi bölgelerin yanı sıra Nijerya, Çad ve Moritanya gibi ülkelerde Boko Haram gibi diğer örgütlerle ittifak kurarak Afrika’daki güvenlik krizini artırabileceğine dair halen korkular var. Bununla birlikte DEAŞ’ın sözde ‘Hilafet’i geri getirme yeteneği ile ilgili kaygıların dile getirildiği bir dizi açıklamalar da var. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Sean Robertson yaptığı açıklamada son günlerde DEAŞ’ın Irak’ta, özellikle de kuzeydeki faaliyetlerinin artmaya başlamasının ardından sözde ‘Hilafet Devleti’ni yeniden kurmasının mümkün olduğunu belirtti.

ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı Koalisyon’un Komutan Yardımcısı İngiliz Tümgeneral Felix Gedney, örgütün tehdidinin devam ettiği ve yalnızca Ortadoğu’nun değil, aynı zamanda İngiltere de dahil tüm Batı ülkelerinin risk altında olduğu uyarısında bulundu. Bu durum, azınlıkların marjinalleştiği, dışlandığı ya da baskı gördüğü Batı ülkelerini hedefleyen eylemler ile aynı doğrultuda. Bir yandan bu azınlıklar; bazıları radikal dahi olsalar bir gruba katılma arzusuyla motive edilirken, diğer yandan savaş alanlarından dönen savaşçıların bu ülkelerde bombalı saldırı eylemcilerine dönüşme krizi yeniden ortaya çıkıyor.

Bağdadi’nin son konuşması bu korkuları gerçeğe dönüştürmeye olan ilgisini gösteriyor. Toronto şehrinde olduğu gibi bunu yansıtan birçok terör saldırısı oldu. DEAŞ üyesi Faysal Hüseyin yoldan geçenlere rastgele ateş açtı. Ardından da kendini vurdu. Faysal Hüseyin’in psikolojik sorunları olduğu tespit edildi. Öte yandan örgütün bu psikolojik rahatsızlıklardan veya sabıka kayıtlarından saldırı gerçekleştirmek için nasıl istifade ettiği de gözler önüne serildi. Örgütün modern döneminin son çaresi ise, şüphe çekmeyen bir hücrenin saldırıyı gerçekleştirmesi. Böylece saldırı için güvenli bir limana sığınılması yönündeki yeni trend oldu. Diğer yandan yerinden olmak, politik veya dini bir hedefe ulaşmak için sivilleri sindirmek ve öldürmek gibi konvansiyonel terörizmin geleneksel tanımından çok uzaktır. Son terör saldırılarında yer alan DEAŞ mensupları, içsel olarak hayal kırıklığına uğramış, hayatlarından emin olmayan ve belirli bir gruba katılmak isteyen insanlar gibiler. Bu durum içsel mahkumiyetlerin bir ürünü değildir. Din ve öğretileri hakkında fiilen var olan cehalet duyulan her şeyin onaylanmasına yol açar. Her ne kadar terör saldırılarının bazıları örgüt üyelerinin bireysel olarak yürüttüğü eylemler olsa da DEAŞ sadece manevi destek sağlamaya ya da medya kampanyalarıyla saldırıları teşvik etmeye devam ediyor. Fransız yetkililer 9 Eylül’de Paris’te 7 kişiyi bıçaklayan bir Afgan vatandaşını tutukladı. DEAŞ, terör örgütlerinin daha önce yaptıklarının aksine 11 Eylül saldırıları gibi hedef ülkelerin nüfusunda korku uyandıran, medya tarafından aktarılan sansasyonel terör saldırısı gerçekleştirmek için büyük bir tiyatro sergilemeyi seçmiyor. Ancak nihayetinde El Kaide ve DEAŞ gibi örgütlerin terör tehdidi devam ediyor. DEAŞ’ın saldırılarını gizleme ve üyeleri aracılığıyla sınır ötesi harekete geçme yeteneğine sahip bir yapısı var. Buna karşılık dünya halen güvensizlikle dolu olan bölgelerin varlığının yanı sıra, radikalizm yanlısı örgütlerin bu bölgelerde var olduklarını duyurmak ve buralara kendi bayraklarını dikmek için sömürmeye devam etmeleri nedeniyle zor zamanlardan geçiyor.