Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümü… Ağıt yerine özeleştiri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Araplar, Balfour Deklarasyonu’nu “uğursuz” sıfatını ekleyerek zikreder. Deklare edilmesinin üzerinden 100 yıl geçen deklarasyon, Filistinliler için kesinlikle uğursuz ve felaket bir olaydı. Araplar açısından ise bir musibetti. Acı, savaş ve felaketlere sürüklenen bölge tarihinde bu, bir dönüm noktasıydı.

Deklarasyonun hikâyesi malum. Filistin’de Yahudiler için bir vatan kurulması amacıyla Siyonist rüyasını gerçekleştirme çabalarını içeren İngiliz mektubunun muhtevasındaki kısa satırlar, bölgedeki çoğu kimse özellikle de Filistinliler tarafından neredeyse ezberlenmiştir.

Deklarasyonun yıldönümünde insan, yıllardır hakkında yazılmış mersiyelere ekleyebileceği bir ağıt kaleme alabilir. Fakat bu gerekli bir şey mi? Gerçeği değiştirecek mi?

Birçokları, deklarasyonun bölgeye ve Filistinlilere verdiği zarardan dolayı İngiltere’nin özür dilemesini talep etti. Bu, İngiltere hükümetlerinin şu ana kadar reddetmeye devam ettiği bir şeydir. İngiltere Başbakanı Theresa May, deklarasyonun yıldönümünü kutlamaya karar verdikten ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu kutlamaya davet ettikten sonra tepkiler gelmeye başladı. Bunun için İngiltere’den özür dilenmesi istendi. May, özür taleplerine cevaben İsrail devletinin kurulmasında İngiltere’nin sahip olduğu rolden dolayı gurur duyduğunu ve Balfour Deklarasyonu’nun 100. yıldönümünü gururla kutlayacağını dile getirdi.

Bu provokatif adım, Filistinlilerin tepkisiyle karşılaştı. İngiltere içerisinde bazı taraflar, bu provakatif adımı eleştirdi. Aralarında İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn’in de olduğu birtakım politikacı, başbakanın kutlamasına katılmayacaklarını açıkladı. Theresa May, krizlerle kuşatılmışken ve Avrupa Birliği’nden ayrılma(Brexit) sorunuyla yüzleşmek için dost ve iktisadi-ticari ortaklar arıyor.

May’ın kutlaması, İngiltere başbakanının düşüncesi ve tutumu hakkında pek çok şey anlatıyor. Aynı zamanda bu kutlama, Arapların şu anki durumuyla alakalı da çok fazla şeyler söylüyor. Filistin’in dalgınlığını ve Arapların zayıflığını gören sadece İngiltere değildir. İngiltere, bölgedeki dengeleri biliyor. İngiltere, gördüğü ve bildiği gerçeklerden ötürü deklarasyonda ya da İsrail devletinin kurulmasındaki rolünden dolayı zarar görebileceğini düşünmüyor. Özür beyan edecek bir durum da görmüyor. Daha acı ve daha vahim gerçek şu ki İngiltere, özür beyan etse bile bir şey değişmeyecek. Çünkü bu gerçeği, açıklamalar değil, aksine iradeler değiştirir. İrade de hâlihazırda mevcut değil.

Ağlamak yerine özeleştiri yapılmalı ve Balfour Deklarasyonu yayınlandığından bu yana gelinen nokta hakkında düşünülmeli. Ders çıkarmak ve ibret almak için bunun sebepleri araştırılmalı. İsrail ne gerçekleştirdi ve nereye ulaştı? Gerçek bir içerikten yoksun bir şekilde yapılan açıklamalarla meseleyle ilgili olarak Filistinliler ve Araplar ne gerçekleştirdi?

Okur, İsrail’in büyük devletler tarafından desteklendiğini söyleyebilir. Doğru, bu konuda hiç şüphe yok. Fakat Araplar da tarihin belli bir kesiminde güçlü müttefikler tarafından destekleniyorlardı. Filistinliler, uluslararası sahada İsrail’in sahip olduğu destekten daha fazlasına sahiplerdi. Bana göre aradaki fark, İsraillilerin hedeflerine odaklanmış olmalarıdır. Bütün güçlerini hedeflerini gerçekleştirmek için sarf ettiler. Diğer taraftan Filistinliler ve Araplar parçalandı. Anlaşmazlıklar Filistinlilere ve Araplara üstün geldi. Bütün bunların İsrail’in yüzünden olduğunu söylemek mümkün değildir.

Filistinliler, kaçırılmış fırsatlardan, yanlış okumalardan, çatışma ve suikastlarla hesap görme derecesine varan bölünmüşlüklerden dolayı tarih karşısında kendilerini sorgulamaları gerekiyor. Her ne kadar “Arapların birinci meselesi” şeklinde sloganlar atılsa ve dillendirilse de her şeyden önce mesele, Filistinlilerin kendi meselesi olarak kalacak. Filistinlilerin meseleye karşı teamülleri, liderlerinin rolü ve hedeflerine odaklanmaları kendileri, kendilerini destekleyenler ve Filistinlilerin hukukuna sempati duyanlar için ya teşvik edici ya da engelleyici olacaktır.

Alan kısıtlı olduğundan bütün yanlışları burada ele almak ya da Filistinlilere ve meselelerine zarar veren şiddetli anlaşmazlıkların ve bölünmüşlüklerin tarihini takdim etmek mümkün değildir. Oslo anlaşmasından bugüne kadar meydana gelen olaylara işaret edildiği yeter. İslami hareketin Gazze’ye egemen olduğu spekülasyonlara müteakip yıllarda Filistin yönetimi ve Hamas arasındaki çatışmalardan dolayı Filistinlilerin uğradığı zararlara işaret edildiği kâfidir. Filistinliler, Arap arabulucuların çabaları ve bölgedeki şartlardan kaynaklanan baskılar sonrasında Kahire’de uzlaşı anlaşmasını imzalamayı kabul etmeden önce bu çatışmalarla ilgili büyük bedeller ödediler. Birçok kimse, taraflar arasındaki anlaşmazlık ve tutumlardan dolayı anlaşmanın uzun sürmeyeceği konusunda endişeleniyor.

Balfour deklarasyonunun yıldönümü, özeleştiri yapmak ve durumların şu anki vaziyete gelmesine neden olan geçmişin hataları üzerinde düşünmek için bir fırsat olabilir. Her şeyden önce Filistinlilerin, özeleştiri yapmaya ve düşünmeye ihtiyaçları var. Barışa çalıştıkları ve “asrın anlaşması” ile ilgili konuşmaların çoğaldığı bir zamanda Filistinlilerin gerçekten birleşmeye ve hedeflerini belirlemeye ihtiyaçları olduğunu idrak etmeleri gerekiyor.