Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Başkanın bombaları | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

II. Dünya Savaşı’ndan bu yana 20’den fazla ABD-Rusya/Sovyet zirveleri arasında Pazartesi günü Helsinki’de Başkan Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in zirvesi en tuhaf olanı olabilir. Toplantı, Putin gibi bir kurnazın önünde Trump’ın yapabileceği gaf veya hatalardan dolayı endişe içinde gerçekleşti ve toplantı sonrasında Amerikan başkanının vatanseverliği sorgulandı ve hatta bazıları tarafından vatana ihanetle suçlandı.

Trump, Amerikalı bir gazeteci tarafından gelen soruya yanıt vermek isterken büyük bir yanlışa imza attı. Bu sorunun beklenen ve hep sorulan bir soru olması işi daha da tuhaf kıldı. Aslında beklenen, Trump’ın zirveye gelirken bu tür soruya hazırlanmış olmasıydı. Ortaya çıkan beklenenin tam tersi oldu, verdiği yanıt aleyhine büyük bir eleştiri fırtınasının oluşmasına neden oldu.

ABD’li gazeteci, Rusya’nın Başkanlık seçimlerine müdahale ettiğine dair Amerikan istihbarat raporlarına mı, yoksa Rusya’nın olayı tümden reddetmesine mi inandığını Trump’a sorduğunda, Trump, Putin’in konuyu reddettiğini ve Rusya’nın müdahale etmesi için hiçbir neden olmadığına inandığını söyledi. Bu yanıt ABD’nin siyaset ve medya kulislerinin hop oturup hop kalkmasına yeterdi ama Trump bununla da yetinmedi ve Rus müdahalesini araştırmaktan sorumlu FBI ve “Mueller Komisyonuna” saldırdı. Trump’ın bu yanıtı Amerikan kurumlarına hakaret ve Putin’e “aşırı derecede itaat” olarak yorumlandı.
New York Times gazetesi “Trump ve Putin ABD’ye karşı” başlıklı bir makale yayınladı.

CNN yorumcuları Trump’ın açıklamalarını utanç verici saydı.

İngiliz The Guardian Gazetesi bile eski CIA direktörü John Brennan ve diğerleri tarafından kullanılan ifadeye atıfta bulunarak, Trump’ın açıklamasını “Vatana ihanetten aşağı bir tarafı olmadığı” şeklinde yorumladı.

Siyasi cenaha gelince; Politikacılar Trump’ın ABD ve kurumları aleyhine Putin’in yanında saf tuttuğunu söylediler. Cumhuriyetçi Partinin bazı ünlü üyeleri ve Trump yandaşlarının bile eleştirenler kervanına katılması Beyaz Saray için kaygı kaynağı oldu.

Zararların azaltılması için, Trump, zirvenin ertesi gününde söylenenlerin bir sürç-i lisan olduğunu ve “Rusya’nın müdahale etmemesi için bir sebep görmediğini” ifade etmek isterken, “Rusya’nın müdahalesi için gerekli bir sebep görmüyorum” şeklinde yanlış anlaşıldığı belirtildi.

Belagat konularında mahir olmadığı bilinen Trump, retorik olarak olumsuzluğun olumsuz şekilde belirtilmesinin pozitif olduğunu söyledi. Tüm bu söylenenler analiz edildiğinde, söylemin, dört ay sonraki senato seçimleri için hazırlık yapan Trump tarafından değil de, yapılan hatayı düzeltmek isteyen bir müsteşarı tarafından tasarlandığı izlenimini veriyor.

Sorun şu ki, Trump fırtına yaratma ve provokasyon bağımlısı olduğundan, Twitter’dan uzak kalamıyor; Putin ile toplantıdan Twitter’da Putin ile yaptığı toplantının NATO’daki müttefikleriyle yaptığı toplantılardan daha iyi olduğunu yazmış ve Putin’den yana tutum almak ve ABD ve müttefiklerini zayıflattığı yönünde eleştirilere maruz kalmıştır. Trump’ın yaptığı açıklamalardan sık sık vazgeçmesi güvenilirliğini azalttığı gibi itibarını zayıflatması da başka bir sorundur. Helsinki’de gelmeden önce, doğal gazını Rusya’dan ithal ettiği için Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e saldırıp “Rusya’nın esiri” olmakla suçlamış, ardından Almanya’nın gaz ihtiyacını anlayışla karşıladığını belirterek geri dönmüştür. Trump, bütçenin %70’ini karşılayan ABD’nin, NATO’ya Washington’dan daha fazla ihtiyacı olan ülkeler tarafından istismar edildiğini söylemiş, ardından NATO’nın öncü rolünden bahsederek sözlerini geri almıştır.

Londra’ya yaptığı ziyaretten önce, İngiltere Başbakanı Theresa May hükümetinin İngiltere’nin AB’den çıkışını (Brexit) yönetemediğini söyleyerek eleştirdi ama Britanya’dan ayrılmadan önce, tutumunu değiştirerek, May’in liderliğini övdü ve Brexit’in Birleşik Krallığın meselesi olduğunu söyledi.

Hem müttefiklerinin hem düşmanlarının kafasını karıştıran ve Washington’u bir krizden diğerine sürükleyen Trump bu, işte. Tabii ki, düşmesini isteyen birçok kişi var, ama bunlar birer temenniden öteye geçmeyecek, en azından yakın gelecek için, zira; kendisini başkanlığa getiren seçim halk kitlesi hala onu destekliyor, gelişen ekonomik durum da ona yarar sağlıyor ve popülist konuşması pek çok Amerikalı arasında yankılanıyor. Doğası ve belki de onu seven halk kitlesini anladığından, Twitter’daki patlamalarını durdurması ya da krize kapı açan tarzını değiştirmesi beklenmemekte.