Belçika Adalet Bakanı Koen Geens’in ofisinden yapılan açıklamaya göre, Belçika Polisi’nin bu yılki bütçesi 57 milyon avroya ulaştı. Bütçenin ülke tarihindeki en yüksek seviyede olduğu belirtildi.
Kasım 2015’te Paris’te gerçekleştirilen bombalı saldırı sonrası Belçika Hükümeti, terörle mücadelede gerektiği takdirde maliyetleri artıracakları konusunda taahhütte bulunmuştu.
Belçika basınına göre, devletin ayırdığı bütçe 15 yıl önce sadece 24 milyon avro iken, 4 yıl önce bu rakam 46 milyon avroya ulaştı. Bu sene ise sadece yeni elektronik cihazlar için yaklaşık 12 milyon avro harcandı. Belçika istihbarat teşkilatı “Devlet Güvenlik Servisi” (SV/SE) Başkanı Jaak Raes, bütçenin 3 kat daha fazla artırılması gerektiğini belirtmişti.
İstihbaratla ilgili şok eden gerçekler
Geçtiğimiz Ekim ayında, devletin güvenlik ve askeri istihbarat servislerinin çalışmalarını denetlemekle görevli meclis komisyonundan gelen faaliyet raporunda, 2016 Mart ayındaki Brüksel saldırılarının vuku bulduğu döneme dair bilgiler yayınlanmıştı. Rapora göre, özellikle bilgi alışverişinde birtakım idari alanların gecikmesinden ve bu durumun ise çoktan terör eylemine karışmış olan bazı kişiler hakkında şok etkisi yarattığından bahsediliyordu. Yine rapora göre, İç İstihbarat Güçleri, saldırı gerçekleşmeden önce terörist olduğundan şüphe edilen bazı şahıslarla alakalı bilgilere göz yummuştu.
Bombalı saldırının faillerine ilişkin yeterli bilginin olmaması ise saldırının öngörülememesine sebep oldu.
VTM TV kanalına göre, raporda belirtilen bir başka husus ise; İç İstihbarat Güçlerinin aldıkları önlemlere rağmen olayın yine de vuku bulmuş olmasına parlamenter komitenin duyduğu şaşkınlık. Aynı bağlamda İç İstihbarat Servisi de olaya ilişkin Dış İstihbarat Servisinden gelen sorulara cevap veremedi.
Yerel kaynakların eşzamanlı olarak yayınladığı habere göre, askeri istihbarat da dâhil olmak üzere istihbarat teşkilatları, üyeleri aracılığıyla sağlanan bilgilerin bir kısmını umursamamıştı. Umursanmayan bu bilgilerden biri de, 2015’in Kasım ayında Brüksel havaalanında bir güvenlik devriyesinin, arabasında oturan biri tarafından fotoğraflanmasıydı. Ayrıca 2016 Mart ayında, saldırganlardan biri olan Necim el-Aşravi’nin saldırının gerçekleştiği Brüksel havaalanında görülmesi ve bu bilginin istihbarat güçlerinin ya da hükümetin eline geçmemiş olması da yine raporda yer alan şaşkınlık sebeplerinden biri.
‘Komite l’ olarak bilinen Belçika Parlamento Komitesi’nin raporunda yer alan diğer bir konu da şöyle:
2015 Ağustos’ta Avrupa Thales trenine gerçekleştirilen başarısız terör girişimi araştırmasında da istihbarat güçleri yanlış kişiyi yakalamıştı. Yabancı İstihbarat Servisi tarafından, Güvenlik İstihbarat Servisi’ne saldırının faili Eyüp el-Huzani’nin telefon bilgilerine ulaşmak için bir sorgulama yapılmış, fakat bu sorgulama cevapsız kalmıştı. Soruşturma geçen yılın Mart ayındaki saldırılardan dört gün önce tekrarlandı ve saldırılardan sadece bir gün sonra cevaba ulaşılabildi.
Rapor, bu nedenle istihbarat kurumları arasında, özellikle de bilginin korunmasına ve paylaşılmasına ilişkin olarak daha fazla ortak harekete ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Konuyla ilgili aynı yorumlar, Brüksel saldırılarının koşullarını araştırmakla görevli meclis komisyonunun bir raporunda da yer aldı. Bundan kısa bir süre sonra da, iç rekabet nedeniyle çalışanlarından bazılarının şikayet etmesi üzerine, askeri istihbarat teşkilatı Genel İstihbarat ve Güvenlik Servisi (ADIV) Başkanı Korgeneral Eddy Testelmans istifa etti.