Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ben, kuzenim ve Saddam Hüseyin | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

11 Şubat 2018, Pazar
Milliyetçilik ve Abdunnasır yanlısı Hüsam Kıştini adında bir kuzenim vardı. Baas, Mişel Eflak ve Saddam Hüseyin yanlısı bir rakibi vardı. Milliyetçilik düşüncesi ikisini bir araya getirdi ve Baas ideolojisi ise birbirini ayırdı. Gençlik yıllarında Bağdat’ın Karkh yakınında yeni çarşı mahallesinde devam eden bir husumete giriştiler. Gençliklerinde bölgenin haydutlarındandılar.

Durumları aile meselesi haline geldi. Saddam Hüseyin’in Hüsam Kıştini’den korktuğu kadar hiç kimseden korkmadığını söylediler. Saddam, iktidarının ilk zamanlarında ne pahasına olursa olsun Hüsam’ı yakalamaları için güvenlik güçlerine emir verdi. Öyle görünüyor ki Hüsam, bunu beklediği için bu duruma hazırlıklıydı. Polis, El Talevine sokağındaki evini kuşattı. Polis ve Hüsam birbirlerine ateş açtılar. Hüsam, mucizevî bir şekilde kaçarak polis engelini ve sonra da başkentteki güvenlik kuşatmasını aştı. Zeki bir operasyonla sınırı geçerek Kahire’ye iltica etti. Bundan dolayı kendisini bir kahraman olarak karşıladılar.

Zamanla dostluklar değişti ve Sedat iktidara geldi. Hüsam, birden kapının gergin bir şekilde tıklandığı duydu. Gelen, Mısır istihbaratından bir subay ve Hüsam’ın yakın bir arkadaşıydı. Subay, Hüsam’a “Dostum Hüsam, sabahleyin gelecekler ve seni tutuklayıp Bağdat’a gönderecekler. Bu, Irak ve Mısır arasındaki anlaşmanın bir parçasıdır. Sabah olmadan önce Mısır’ı derhal terk etmen lazım” dedi.

İkisi oturup sabah olmadan Kahire Havaalanı’ndan ayrılan bir uçak aramaya başladılar. Pilotun da dünyada vizesiz olarak bu sürgün genci kabul edecek herhangi bir ülkeye götürmeyi onaylaması gerekiyordu. Zamana karşı savaşıyorlardı. Kendisini Şanghay’a götürecek Çin uçağında bir koltuk buldular. Şanghay’da da kendisini vizesiz olarak Avrupa’ya götürecek başka bir uçak bulmak için yeni müzakereler başladı. İspanya’ya iltica etmeyi başardı. Aylar sonra da kendisiyle görüştüğüm ve bu sözleri duyduğum da İngiltere’ye iltica etti.

Irak istihbaratı meseleyi ve durumu öğrendi. Bundan dolayı Irak istihbaratı, Irak’a dönmesi için kendisiyle diyalog kurmaya başladı. Kendisine ‘dikkatli ol’ dedim. Bana, “Saddam Hüseyin’in yöntemlerini bana öğretme. Ben onu tanıyor ve anlıyorum. O da beni tanıyor ve anlıyor. Bana teminat verdi. Bağdat’a döneceğim” diye karşılık verdi.

“Sen delisin. Saddam Hüseyin’in teminatına güveniyor musun?” dedim.

Hüsameddin olumlu bir şekilde başını salladı. Ne diyeceğini bilen birisinin hareketiydi bu. Bu, hayatını istihbaratçılarla ve güvenlik güçleriyle işbirliği ve manevra yaparak geçiren birisinin hareketiydi.

Hüsameddin Kıştini Bağdat’a döndü. Saddam Hüseyin’in teminatı doğru çıktı. Sonuç olarak darağacına çıkan kuzenim Hüsam değil Saddam Hüseyin idi. Ancak Hüsam’ın da hızlı bir şekilde gözlemlediği gibi Irak’ın güvenliği ve Saddam Hüseyin, İngiltere’nin güvenliği ve İngiliz hükümeti değildi.