Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Beyaz Saray kaynakları nükleer anlaşmadan çekilmenin muhtemel olduğunu açıkladı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Tahran, ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesi durumunda gelecek müzakereler için kapıyı kapattığını açıkça ilan etti.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Batılı devletleri, nükleer anlaşmadan çekilme şüphesi doğduğunda Amerika’yı memnun etmeye çalışmakla suçladı. Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un nükleer anlaşma tümüyle çökmeden önce büyük devletlerin çözüm için masaya oturma önerisiyle uyumlu olarak Amerika konuyu biraz ağırdan almıştı.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, ABD Başkanı’nın nükleer anlaşmayı yeniden gözden geçirmesi için baskı yapmak amacıyla geçen ay boyunca Amerikan medyasına giden tüm yolları tükettikten sonra çareyi İran’da yasaklanmış olan Youtube kanalında açıklama yapmakta buldu.

Zarif, Reuters haber ajansının aktardığına göre, İran’ın dünya güçleriyle yaptığı anlaşma hakkında ABD’nin değişiklik talep etmesinin mantıksız olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “İzin verin size bu işi tam olarak anlatayım: Güvenliğimizi başka birilerine emanet etmeyeceğiz ve daha önce yapmış olduğumuz anlaşmaları yeniden müzakere etmeyeceğiz.” İranlı bakan beş dakika boyunca nükleer anlaşmayı savundu. Trump’ın anlaşmanın düzeltilmesiyle ilgili verdiği son tarih yaklaşırken, Zarif İngilizce konuştuğu video görüntülerinde “ABD’nin başka ülkelerin İran ile yeniden ticari ilişkiler başlatmalarını zorbalıkla engelleyerek anlaşmayı kendisinin ihlal ettiğini” söyledi. Zarif, Avrupa devletlerini de suçlayarak “öyle görünüyor ki bazı Avrupa devletleri bizim adımıza birçok taviz veriyorlar. Daha önce tüm boyutlarıyla konuşulmuş bir anlaşmayı yeniden gözden geçirme konusunda Trump’ı memnun etmeye çalışıyorlar” dedi.

İran Londra Büyükelçisi ve eski bir nükleer müzakereci olan Hamid Beidi Necad, “Washington’un anlaşmadan çekilmesi durumunda İran eski duruma dönmeye hazırdır” dedi. CNN’de verdiği röportajında şunları söyledi: “Amerika çekilirse anlaşmaya geri dönmeyiz çünkü anlaşmanın büyük bir kısmı açıkça ihlal edildi” dedi.

Önceki gün Reuters, Amerika’ya yakın kaynaklardan aktardığı bilgiye göre Trump, anlaşmadan çekilme kararı aldı ancak bundan sonra ne yapacağı konusunda bir açıklama yapmadı.

Kaynak, geçen hafta Trump ile bir araya gelen Macron’un nükleer anlaşmadan çekilmemesi konusunda teşvikine dikkat çekerek ABD’nin zevahiri kurtarmak için uluslararası anlaşmalara bağlı kalma ihtimalinin de bulunduğunu belirtti.

Bu konuyla ilgili olarak diplomatlar, İran’a yönelik yaptırımların kaldırılmaması kararı verilirse İran’ın buna karşı tepkisinin sert olacağını ve nükleer anlaşmanın tamamen çökmesiyle birlikte yeniden nükleer araştırmalara başlayacağı ya da Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’da Devrim Muhafızları’na bağlı milisler yoluyla gerilimi tırmandıracağını söylediler.

Trump’ın 12 Mayıs’a kadar İran’a yönelik yaptırımları yenileyip yenilemeyeceği konusunda bir karar vermesi gerekiyor. İsmini vermemek konuşan Beyaz Saray’dan bir yetkili Trump’ın anlaşmadan bütünüyle çekilmeyeceği görüşünde.

Başka bir Beyaz Saray yetkilisi ise, “üst düzey yardımcılar konuşma konusunda istekli değiller çünkü Trump bunu yapmaya kararlı görünüyor” dedi.

Öte yandan İran, İsrail’in açıklamalarını önemsemezken Batı bu konuda temkinli davrandı. Netanyahu önceki gün yaptığı açıklamalarla ilgili Batıyla işbirliği içine girebileceği ve sunduğu belgelerin güvenirliliğini ispatlamaya hazır olduğunu söyleyerek Batılı devletlere pas vermiş oldu.

Uluslararası ilişkilerde İran Devrim Rehberi Ali Hamaney’e danışmanlık yapan Ali Ekber Velayeti, “ABD nükleer anlaşmadan çekilirse, orada kalmayacağız” dedi ve İran resmi sitelerinde yeni müzakereler ve anlaşmanın düzeltilmesi konusunda Avrupalıları uyardı.

Velayeti şöyle dedi: “İran, nükleer anlaşmayı hazırlandığı şekilde kabul etti ve ondan herhangi bir şey eklemeyi veya geri çekmeyi kabul etmeyecek. Washington’un müttefikleri, özellikle de Avrupa, Amerikalılarla nükleer anlaşmayı gözden geçirmeyi amaçlasa bile, seçeneklerimizden biri anlaşmadan çekilmektir.”

İran’ın bu açıklamaları İsrail Başbakanı Netanya’nun bir televizyon programında yaptığı açıklamalarıyla ortalığı karıştırmasının ardından geldi. Yapılan açıklamada nükleer anlaşma imzalanmadan önce İran’ın nükleer bomba programıyla ilgili gizli arşivlerden edindiği söylenen belgeler dile getirilmişti. İsrail, Tahran’ın güney banliyösünde uzak bir bölgede bulunan bir arşiv deposundan bu belgelerin kopyalandığını söylemişti.
Bu konuyla ilgili olarak Almanya Dışişleri Bakanı Haikou Mas, Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’ya yaptığı ziyarette Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) İsrail’in Tahran’ın nükleer anlaşmasını ihlaline yönelik iddialarıyla ilgili herhangi bir kanıta ulaşılamadığını söyledi.

Mas, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın suçlamaları incelediğini ve en azından doğrudan aldığı bilgileri değerlendirildiği kadarıyla anlaşmanın ihlal edilmediğine karar verdiğini söyledi. Ancak araştırmaların devam edeceğini ve son derece titizlikle konuyu irdeleyeceklerini vurguladı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Tahran liderlerini, gelecekteki kullanım için nükleer silahların nasıl inşa edileceğine dair geniş çaplı bilgileri gizli tutmakla suçladı.

Rusya Dışişleri Sergev Lavrov’da eğer İsrail’in elinde İran’ın nükleer programını sürdürdüğüne dair belge varsa hemen bu belgeleri UAEA’ya sunması gerektiğini bildirdi.

Alman Haber Ajansı DPA’nın bildirdiğine göre Rus Dışişleri Bakanı, Ürdünlü mevkidaşı Eymen Safadi’yle yaptığı ortak basın açıklamasında şunları söyledi: “İsrail ya da herhangi bir devlet İran’ın nükleer silah geliştirmek için çalışmalarını sürdürdüğüne dair bir belge ele geçirdiyse bunu derhal UAEA’ya sunmalıdır.”

Lavrov sözlerine şunları ekledi: “İsrail’in İran’ın nükleer programıyla ilgili elindeki belgeler geçmişe ait olabilir. Şu anda her şey UAEA’nın kontrolü altında.”

Gözlemciler İsrail’in bu adımı hakkında ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı bu adımın Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesi için baskı amacı taşıdığını diğeri ise, Trump’ın art niyetinin desteklenmesi anlamına geldiğini düşünüyor.

İki haftadan beri İranla ilgili meseleye taraf olanlar için siyasi hareketlilik hiç durmadı. Ocak ayında Trump İran’a yönelik yaptırımların uygulanması konusunda sürenin uzatılmasına karar vermiş ancak şunu söylemişti: “Batı ülkeleri özellikle de Almanya, İngiltere ve Fransa nükleer anlaşmadaki boşlukları gidermek için çalışmazsa bu son uzatma olacak. Ancak üç ülkenin İran’ın Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırma çabaları ve balistik füze üretme çalışmalarına karşı yaptırım uygulamaları sonuçsuz kaldı.”

Tahranla ticari ilişkileri sürdürmek isteyen Batılı ülkeler yaptırımlar arasında bölünmüş durumdalar. Geçtiğimiz iki hafta içinde Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Merkel’in danışmanı Beyaz Saray’a gitti. Ancak 8 aydan beri Avrupalı yetkililer Trump’ın karşısına nükleer anlaşma konusunda siyasi bir liste ile çıkmadılar. Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesiyle ilgili ilk ciddi adımı Ekim ayı ortalarında anlaşmadaki boşlukların giderilmesiyle ilgili topu kongreye atması olmuştu. Özellikle anlaşmanın sınırlarını belirleyen bölümlerin yeniden gözden geçirilmesini istemişti. Buna paralel olarak Amerikan Hazinesi yaptığı açıklamada Devrim Muhafızları’na karşı ağır yaptırımlar uygulanacağını vurgulamıştı. O tarihlerde Devrim Muhafızları’nın terör örgütü sınıfına dahil edilmesi tartışmaları ısınmıştı. Ancak Amerikan yönetimi füze programına ve bölgesel “ Kudüs Gücü”nü hedef almakla yetindi. Trump Kongreden sonra müttefikleriyle nükleer programı iptal etme konusunu görüşebilir.

Bu arada BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, mevcudun yerine konacak daha iyi bir alternatif yoksa, nükleer anlaşmayı iptal etme konusunda uyarılarda bulundu. Guterres, BBC radyosuna verdiği demeçte şunları söyledi: “Bir gün bu anlaşmadan daha iyisine ulaşabilirsek ne ala. Ancak alternatifi olmadığı sürece bu anlaşmayı iptal etmemeliyiz. Bence bu anlaşmayı korumak zorunlu. Ama aynı zamanda yapıcı bir diyalog içinde de olunabilir. Çünkü bölgedeki durum çok tehlikeli”

Genel Sekreter sözlerine şunları ekledi: “ Bazı devletlerin İran’ın bölgedeki nüfuzu ile ilgili endişelerini anlıyorum ancak bazı işleri diğerlerinden ayırmamız gerekir.”