Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Bin Ladin belgeleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) geçtiğimiz Perşembe günü, El Kaide’nin kurucu lideri Usame bin Ladin’in Abbottabad’da öldürülmesinden sonra ele geçirilen yeni belgeleri yayınlar yayınlanmaz, dökümanların indirilebildiği siteye girişteki yoğunluk nedeniyle, site durma noktasına geldi ki bu bile başlı başına bir haberdir.

Daha önce de Barak Obama yönetimi, İran’ın El Kaide ile ilişkilerinin ortaya çıkmasının sonuçlarından korktuğu için, belgelerin çoğunu yayınlamama yönünde kararlılık gösterse de küçük bir belge seti yayınlamıştı. Belgelerin tamamını yayınlanmama nedeni, Obama’nın en başarısız projelerinden olan ve bedeli ne olursa olsun dış politikada bir iz bırakmak için İran’la imzaladığı nükleer anlaşma üzerinde oluşabilecek muhtemel olumsuz etkidir. Bu utanç verici bir izdi ve Amerika’ya diğerlerinden daha fazla zarar verdi, hayal kırıklığı yarattı ve izolasyona neden oldu.

Günümüzde durum değişti ve El Kaide, İran’ın terörü ve DEAŞ’a karşı ciddi bir şekilde durmaya çalışan Başkan Trump yönetimi var. Başkan, İran’a yönelik stratejisini, bölgedeki ve dünyadaki büyük yıkıcı rollerini açıkça ilan etti. Teröre karşı etkili bir adım olarak bin Ladin’in Müslüman Kardeşler ile olan ilişkisini ve onun örgütü (El-Kaide), sembolleri ve ailesinin Tahran’daki mollalar rejimi ve diğerleri ile birbiriyle iç içe geçmiş ilişkilerini doğrulayan ve araştırma yapmış birçok kişi tarafından da bilinen çok sayıda belge yayınladı.

Medyada ve Arap Araştırmaları Merkezleri’nde CIA’nın El Kaide ve lideri bin Ladin ile ilgili yayınlanan belgelere yeterince ilgi gösterilmiyor. Bu konuda belirgin bir eksiklik var. Zira bu belgeler, dramatik olayları ve bu örgütün üstlendiği önemli unutulmaz suçları ve bu suçların siyasal İslamcı hareketlerin sembol isimleri ile olan ilişkilerini ve devletler bazında İran ve Katar gibi bölgedeki ülkelerle olan irtibatlarını detaylı bir şekilde vermektedir. Bu konu Arap ülkelerini ve halklarını dünyadaki diğer ülkelerden çok daha fazla ilgilendiriyor. Cünkü terörizm trajedisini diğerlerinden daha fazla yaşayan biziz, dolayısıyla bu belgeler toplanmalı, tercüme edilmeli, düzenlenmeli ve okuyucu ve araştırmacıların hizmetine sunulmalıdır.

Bazıları, neden geçmiş ve sona ermiş hadiselerden bahseden bu türden şeyleri önemsiyoruz? Şeklinde sorabilir. Şüphesiz ki bu yanlış bir soru, zira biz terörizm ve aşırılık yanlısı hareketleri bitirebilmiş değiliz ve bunu ortadan kaldırmak için uzun bir mücadele süreci var. Şüphesiz bunlar geçmişi anlatan belgelerdir, ancak geçmişle bugün iç içedir ve gelecekte bir etkisi vardır. Dünün yakın geçmişinde neler olduğunu bilmek, bugün neler olduğunu ve gelecekte neler olabileceğini anlamak için son derece yararlı olacaktır. Herhangi bir yalanın, isimler, tarihler, olaylar ve bilgileriyle ortaya çıkarılması önemlidir. Ancak bu bilgileri araştırmacılara ve uzmanlara sunmak, görüşleri serdetmek, bağlamını ortaya koymak, irtibatları ve dönüşümlerini okumak, gelişmeleri izlemek ve bu şekilde geleceğini öngörmek ise daha az önemli değildir. Bu, aklı başında hiç kimsenin inkâr edemeyeceği kadar önemlidir.

Geleceğin savaşları bazen geçmişte başlar ve geçmiş tasfiye edilmez, gözden geçirilmez, yeniden yorumlanmaz ve kurtuluş yolları çizilmezse gelecek başarısız olur. Tarihte birçok ülkenin her birinin, farklı bir yolla mücadele ettiği kentleşmenin en büyük görevlerinden biri işte budur. Ancak geçmişle olumlu ve olumsuz bir yüzleşme yoluyla, geçmişin üstesinden gelmeyi ve geleceğin yolunu açmayı başardılar. Bu, Japonya, Singapur, Güney Kore ve diğerleri gibi Doğu deneyimleri bağlamında gerçekleştiği gibi, Rönesans, Aydınlanma ve günümüzde Batı uygarlığı bağlamında da gerçekleşmiştir. Bizlerin, aşırılık ve terörizmi aştığımızı iddia edebilmemiz için on yıllara ihtiyacımız var. Bu radikal hareketlerin bazıları, Uyanış, Müslüman Kardeşler, Sururiyye, Kutbuyye, Hizbu’t-Tahrir, Reform ve Adalet Partileri vb. modern etiketler veya kulağa hoş gelen sevimli çağrışımlar taşıyor olsalar da hepsi de terörizm ve radikal hareketlerin kaynağını ve zeminini oluşturmaktadır. Bunların tipik örnekleri olarak Şii Hizbullah’ı ve bundan türemiş çeşitli Şii terörist milisleri, örneğin Haşdi Şabi, Husi Ensarullah Hareketi ve dünyanın doğusunda ve batısındaki düzinelerce parti, grup ve organizasyonları sayabiliriz.

Tarih sayfalarını dürme ve ulusların, milletlerin ve halkların önceliklerini yeniden düzenleme görevi, geçmişi ve engellerini aşabilen, günümüzdeki gelişimi ve detaylarını sağlam tutan ve böylelikle geleceğin vizyonunu inşa edebilen büyük liderlere aittir. Suudi Arabistan, birçok Körfez ülkeleri ve Arap ülkelerinde yaşanan işte tam da budur. Bu büyük dönüşümleri açıklığa kavuşturmak ve okumak, her alanda entelektüellere, araştırmacılara ve uzmanlara kalmaktadır. Onlar sorup araştıracaklar; geçmiş neden atlandı? Hangi durumlar buna yol açtı? Bunun büyük ve küçük nedenlerin açıklaması ve geri dönmemesi için o dönemlerde hâkim olan kavramların ve algıların taranması, ciddi eleştiri ve bilimsel araştırmalar ile problemlerin kaynağına inilmesi, neredeyse yüzyılın evrelerini karakterize eden tüm veri, kaynak ve konuşmaların açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Genel ve ayrıntılı olarak, analiz, tahlil, tenkit, bilgi gibi çeşitli araştırma yöntemleri ile geçmiş okunmalı, yakın ve uzaktaki egemen söylemler ortaya konmalıdır. Arap ve Müslüman dünyayı kaplayan ve onlarca yıldır nice insan neslini kaybettiren işte bu ideolojik kanlı söylemlerdir. Diğer din, kültür, ulus ve medeniyetlerde olmaksızın sadece İslam’ın terörizm ve aşırıcılıkla suçlandığı bir aşamaya gelmesine neden olan söylemler, öncelikler ve kavramlar aynı şekilde incelenmelidir.

Bunun yolunun nasıl bulunacağını ve geçmişteki tartışmaların gelecek için nasıl katalize edileceğini bulmak hiç de kolay değildir. Ancak bunun için mücadele edilmelidir. Medya, medya kampanyaları veya reklamcılık derhal ve ani etki yaratmada önemli bir amaca hizmet eder ve daha derin ve kalıcı araştırmaların da yolunu açar. Tarih buna en iyi şahittir ve günümüz dünyasındaki gelişmiş ve medeni uluslar bunun önemini anlatmaktadır.

Sosyal iletişim araçları, siteler ve programların tamamı anlık bir gündem oluşturmak içindir ve bunu isimlendirmek gerekirse, ‘tek günlük gündem’ denilebilir. Saman alevi gibi tutuşur ve aniden söner. Anlık bir etkiye sahiptir ve önemi derin bir etki bırakmadan çabucak sona erer. Dönemsel savaşlarda kullanışlıdırlar ancak doğaları ve yapıları nedeniyle ilme ve bilgiye dayalı bir fayda oluşturamazlar.

Radikal ve terörist hareketler, bu sitelerin birçoğundan mesajlarını ulaştırmak, saflarını harekete geçirmek, terörizm ve suçlarını yaymak için plan yapmada faydalandılar. Amerika, aşırılık ve terörle mücadele etmek için bu site ve uygulamaları bağlayan katı yasalar koyarak ne de güzel yapmıştır. İnsanlar ve ulusların güvenliği her zaman diğerlerinden önceliklidir. Bin Ladin ve örgütü El Kaide, internetten, asker bulma, finansman, planlama ve uygulama alanlarından ilk yararlananlar arasındaydı.

Sonunda, değişik sitelerde yayınlanan belgelerde görebildiğim kadarıyla bin Ladin, Cidde’de Müslüman Kardeşler ile olan ilişkisinden, Kur’an’da ilmi icaz hususunda özellikle Yemen İhvan hareketinden Abdulmecid ez-Zindânî’den etkilendiğinden, Katar ve İran’dan bahsettiği ortaya çıkmıştır. Kesinlikle daha fazlası da var.