Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Bin Ladin ve Katar’ın Libya planları | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bin Ladin’in Pakistan’da bir operasyonda elde edilen anıları ile sırlarının çoğu ifşa edildi. Söz konusu anılar, Bin Ladin’in dünya görüşünü, örgütünün radikal fikirlerini yaymak ve ihraç etmek amacıyla Arap Baharı’nı kullanmasını, örgütlü liderliğin eksikliği hissedilen Arap Baharı ülkelerine yerleşme planlarını ortaya koydu.

Anılarda sıkça geçen ve sadece rejimin değil, devletin de yıkıldığı Libya’dan örnek verelim. Ama konuya girmeden önce bir mevzuya değinmekte yarar var; gizemli ve komplocu çalışmayı seven Bin Ladin, Hasan el-Benna ve Seyyid Kutub’un İhvan örgütlerinin projelerine karşı, Arap Baharı öncesi Libya’sında sivil ve siyasi alternatif örgüt çalışmaları yok denecek kadar azdı. Bin Ladin’e ait ve ikamet ettiği Abbotabad şehrinde operasyonla elde edilen belgeler, Bin Ladin’in İhvan örgütüyle olan bağını ve Libya’yı örgütü için bir çalışma alanına devşirme planlarını ortaya koymuştur.

Bin Ladin’in Kaddafi sonrası Libya’yı El Kaide merkezi yapma planı neredeyse gerçekleşecekti; zira, NATO Koalisyonu’nun Libya’da ordunun tüm üslerine, polis merkezlerine ve devlet kurumlarına darbeleri sadece rejimin değil, devletin de yıkılmasına neden olmuştu. Oluşan kaos ortamında, çoğu Şubat 2011 olaylarında hapishanelerden salınan El Kaide örgütünün elemanları Libya Ordusu’nun silah ve mühimmat mahzenlerini talan ederek Bin Ladin’e bağlı Ebu Selim, Sihati, Ensar-ı Şeria, 17 Şubat, Fark, Ebu Ubeyde, Savunma Birlikleri ve benzeri silahlı birlikleri kurdu. Söz konusu bu Libya milisleri, iki milyar dolardan fazla ödeyen Katar Devletinin mali ve askeri denetimi altında, Bin Ladin’e bağlı örgütlerin talim ve eğitim karargahlarına dönüştü.

Libya, gün be gün bu örgütlerin yerleştiği ve devlete dönüştüğü bir sıçrama tahtası konumuna gelmekteydi. El Kaide’nin Libya’daki temsilcisi, Libya İslami Mücadele Grubu’nun El Kaide örgütüne bağlılığını sürekli inkar etmesine rağmen, Muhtar Bel Muhtar ve benzeri El Kaide Örgütü liderlerine yataklık edilmesi ve El Kaide’yle olan münasebetler, yapılan ziyaretler bu iddiayı yalanlamaktadır.

Tüm inkar açıklamalarına rağmen, iki örgüt arasındaki çıkarların kesişmesi ve gelişmiş ilişkilerin bulunması aralarındaki organik bağı teyit etmektedir.

Kızının el yazısını taşıyan anılarında, Bin Ladin, “Libya devrimi Mücahitlere kapısını açtı” demiştir. Bin Ladin, Libya’dan ve kaostan azami bir şekilde yararlanarak ülkeyi El Kaide’nin bir üssü haline getirmeye çalıştı. Zira, Devlet otoritesinin olmaması, Avrupa kıyılarına yakınlığı, silah kaçakçılığına elverişliliği, savaşçıların sızdırılmasının kolay olması ve teröristlerin Avrupa’ya yönelmesini kolaylaştıracak bir ülke olması, Libya’yı El Kaide için cazip kılmaktaydı. Geniş petrol zenginliğine sahip olan ülkede El Kaide’ye sadık Derne, Bingazi, Misrata, Sabrata ve Zaviye milis merkezleri birden bire ortaya çıktı.

El Kaide’nin Libya’da yayılması amacıyla, Katar rejimi, Libya’daki İslamcı cemaat ve örgütleri El Kaidenin emrine amade etti ve bu hedef için her türlü yardım ve çalışmayı gözden çıkardı.

İhvan’nın 2012 yılında seçimle parlamentoyu kontrol etmesinden yararlanan Katar, çoğu El Kaide Örgütüne bağlı milislere bir milyar dolardan fazla ücret ödedi. Yine aynı Katar, ABD ile ortak bir arabuluculuk girişimiyle, BM Güvenlik Konseyi’ne 2013 yılında bir karar aldırarak İslamcıların zırhlı araçlar ve orta-düzey silahlar almasına ön ayak oldu. Obama-Clinton yönetimi ise, Katarlı komutanların kontrolü altındaki, milisleri Libya’ya yerleştirmeyi açık bir şekilde istiyordu.

Obama Yönetimi, iki Hamad (Eski Katar Emiri Hamad Al Sani ve Eski Katar Dışişleri Bakanı Hamad bin Casim bin Cabir) yönetimindeki Katar’ın Siyasi İslam milislerini Libya’da yerleştirme projesini önceden biliyordu. Politik İslam’ın hem Katar hem Libya’da yerleşmesi projesinin Bin Ladin için önemini de biliyordu. Buna rağmen Washington ve Batı Dünyası Katar rejiminin teröre verdiği desteği görmemezlikten geldi ve Doha’nın terörü desteklemesine, finansmanını yüklenmesine ve ihraç etmesine karşı bir şey yapmadı.

Katar’ın Libya’yı terör örgütlerinin sıçrama tahtasına dönüştürülmesi projesine karşı ABD yönetiminin aymazlığı o denli ileriydi ki, Amerikan büyükelçisi ve dört arkadaşı ABD birliklerinin sadece birkaç kilometre uzağındaki ABD’nin Bingazi Konsolosluğu içinde öldürüldü, hem de 11 Eylül saldırılarının anısının yaşandığı günde! Bu askeri birlikler (ikisi casus olduğu sonradan anlaşılan) sadece beş kişi tarafından korunan büyükelçinin yardımına gitmedi. ABD yönetimi, büyükelçisinin öldürülmesine karşılık, Libya İslami Mücadele Grubu’nun desteklediği İslamcı cemaatlerin seçimle getirdiği bir Libyalı milletvekilinin kardeşi olan ve El Kaide Örgütünün liderlerinden Ebu Yahya el-Libi’yi suikastla öldürmekle yetindi.

Libya ordusunun El Kaide kamplarını vurarak savaşçılarının çoğunu öldürmesi ve Katar projesinin Libya halkı tarafından benimsenmemesi, Bin Ladin’in Libya için biçtiği projenin başarısız olmasına yol açtı. Bu başarısızlıkla, Bin Ladin’in Arap Baharı devrimlerinden istifade etme, yönlendirme ve kontrol etme hayalleri de suya düşmüş oldu.