İsrail’in Aksa bölgesindeki uygulamalarını ortadan kaldırması üzerine Müslümanlar iki hafta aradan sonra ilk kez ikindi namazı için Harem-i Şerif’e girdi. Ancak İsrail güçleri, Mescid-i Aksa’nın avlusuna yeniden saldırdı. Müslümanlarla çıkan çatışmalar esnasında İsrail güçleri tarafından ses ve gaz bombası kullanıldı. Tüm bunlar olurken Arap camiası, İsrail’in Kudüs’teki baskılarını tartışmak üzere dışişleri bakanları düzeyinde acil bir toplantı düzenledi.
Filistin Kızılay Cemiyeti, Mescid-i Aksa kapılarında ve avlunun içerisinde iki Filistinli genç ve İsrail güçlerinin saldırısı sırasında çıkan çatışmada yaralanan 46 kişiyi tedavi ettiklerini duyurdu. Cemiyet, “Ekiplerimiz Hıtta ve Esbat kapısı önünde çıkan çatışmalarda yaralanan 41 kişiye müdahale etti. Saldırılar ses bombası, biber gazı, plastik mermi ile yaralamalar ve kırıklara sebep oldu. Mescid-i Aksa kliniklerinde plastik mermi ile yaralanan 5 kişinin tedavisi sürüyor.” açıklamasını yaptı.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt da Arapların Mübarek Mescid-i Aksa’dan ve Harem-i Şerif’den bir an bile vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Birliğin Cezayir başkanlığında, İsrail’in Kudüs’teki tehlikeli boyutlara varan baskısını tartışmak için dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleştirdiği acil toplantıda konuşan genel sekreter, “Bugünkü toplantımız, Arapların mübarek Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs-ü Şerif’i bir an olsun bırakmayacaklarını ve Aksa bizi çağırdığında bir tereddüt, korku veya gevşeme göstermeden davete icabet edeceğimizi gösteren anlamlı ve apaçık bir mesajdır. Aksa’yı, yani Filistinlileri yalnızca işgal edilmiş vatanın bir parçası zanneden yanılır. Bu mübarek toprak parçası, Arap ve İslam kimliğinin yapı taşıdır. Arapların ve Müslümanların kalpleri oraya akar; ruhları ona asılıdır; onun temiz taşlarına dini ve ruhi duygularını kazımışlardır.” ifadelerini kullandı.
Ebu Gayt sözlerini, “12 gün boyunca yaşanan kriz, işgal güçlerinin 14 Temmuz’dan bu yana Harem-i Şerif’e yönelik ibadet özgürlüğünü ihlal eden hukuksuz ve benzersiz uygulamalarının sonucu. Ben diyorum ki bu kriz, bize her şeyden önce meydan okumalara ve mukaddeslerimize dokunabileceğini zannedenlere karşı koymak için, omuz omuza vermemizin tek yol olduğunu gösterdi. Selam dirençli ve kahraman Filistin halkına olsun. İsrail güçlerinin uygulamalarına itiraz etmek için her taraftan namaza ve eyleme koşan binlerce evladına… Selam olsun, ilk günden safını belli ederek işgal güçlerinden geri adım atmalarını isteyen ve bu hususta hiçbir orta yolu kabullenmeyen Filistinli liderlere. Buradan Arap liderlerine ve bakanlarına hızlı bir şekilde harekete geçip işgal güçlerinin uygulamalarına son vermek için gerekli bağlantıları kurmalarından ötürü teşekkür ve takdirlerimi bildirmek isterim. İnanıyorum ki bu kriz, Arap dünyası böyle bir çözüme razı olsun diye çıkmadı. Bu, hızlı bir uyanışın ve dayanışma ruhunun fitilini ateşleyecek. Böyle durumlar bizde dayanışmamızı somut gerçekliğe ve sağlam iradeye dönüştürme emellerini yeniliyor. Niyeti doğru olanın yolu da doğru olur.” ifadelerini kullandı.
Genel sekreter konuşmasının devamında şunları söyledi: “İsrail işgaline karşı koymak ve hadsizliğine dur demek, Arap iradesinin bu mecliste olduğu gibi hemfikir olması durumunda mümkün olur. İsrail, çizgiyi aşan hukuksuz uygulamalarından geri adım atmışsa ve bu, sebep olduğu krize bir çözüm olmuşsa, bu demek değildir ki işgalci kendini değiştirdi. Hepimiz uzun yıllardır İsrail’in yerleşime açmak suretiyle Doğu Kudüs’ü Yahudileştirme planlarını takip ediyoruz. Varlığına dair bilimsel kanıtlar olmayan Yahudi izlerini arayarak Harem-i Şerif’in etrafındaki tehlikeli kazı çalışmalarından ve Arap İslam kimliğini silmeye çalıştığından haberdarız. Şehir tamamen Yahudileşsin diye Kudüslülerin şehri terk etmeleri için maruz kaldıkları baskıları izliyoruz. Harem-i Şerif’e yönelik son uygulamalar İsrail’in Kudüs’e egemen olma ve Müslüman Arap sakinlerini kuşatma siyasetinde zincirin bir halkası sadece.”
Ebu Gayt, bu krizin kendilerine ve tüm dünyaya, İsrail’in siyasetine karşı durmanın ve şehirdeki mevcut durumu ortadan kaldırmak için nihai çözüm görüşmelerinin hızlandırılmasının önemini hatırlattığını dile getirdi. Gayt, “Bizden ve uluslararası toplumdan istenen şey; İslami mukaddeslerimize, dini bir savaşı başlatacak gerçek bir tehdit olan kibir ve düşüncesizlikten uzak durarak sahip çıkmamız. Zira dünyada hiçbir Müslüman Aksa’nın lekelenmesini, kapılarının Müslümanların yüzüne kapatılmasını ve İsrail egemenliği altında kalmasını kabullenmez. En içten duygularımla istiyorum ki bu krizden hepimiz dersler çıkaralım. Uluslararası toplumdaki etkin güçlerden ricam, böyle bir şeyin tekrarlanmaması için gerekli yaptırımların uygulanmasıdır.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Öte yandan Arap Parlamentosu Başkanı Meşal es-Silmi, Siyonist zulmüne karşı verdiği savaştaki başarısından ve İsrail’i Harem-i Şerif’i hedef alan son uygulamalarında geri adım attıran direncinden ötürü Filistin halkını kutladı. Ardından Hadimü’l-Harameyn Kral Selman b. Abdülaziz’in süreçte gösterdiği çabalar ve dünya liderleri özellikle de Amerikan Başkanı Donald Trump ile kurduğu bağlantılara dikkat çekti. Kral, herkesi sorumluluk almaya davet etmiş ve işgal devletinin giriş çıkışları serbest bırakarak, Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara ve ibadete açması, durumu önceki haline getirmesi için çağrılarda bulunmuştu. Es-Silmi, Kral’ın bu çabalarının meyvesini verdiğini, durumun eski haline döndürülmesine katkı sağladığını vurguladı. Sözlerine devamla, “Hadimü’l-Haremeyn-i Şerifeyn her zaman olduğu gibi ön saflarda yer almış, Suudi Arabistan Krallığı’nın dünya devletleri nezdindeki ağırlığını Arap ve Müslümanların hizmeti için kullanmış; önceliği de Filistin davasına vermiştir.” ifadelerini kullandı.
Binlerce Müslüman Kudüs imamları önderliğinde, iki haftalık bir kesintiden sonra ilk kez ikindi namazını kılmak için Mescid-i Aksa’ya girdi. Filistin haber kanalları ikindi namazı için Aksa’ya giren Filistinlilerin sayısını 100 bin olarak kaydetti.
Fransız haber ajansının aktardığına göre Müslümanlar, İsrail güçlerini protesto etmek amacıyla günlerce sokaklarda namaz kıldıktan sonra Mescid’e koşarken Kudüs imamları, binlerce Filistinliden oluşan topluluğun ortasında içeriye girdi. Tekbirler ve lebbeykler eşliğinde içeri giren Müslümanlar secdeye kapandı. Bazı kadınlar gözyaşları dökerken Aksa bekçilerinden biri, her sene Ramazan ayında “Kadir gecesi” için bir araya gelen Müslümanların sayısı ile kıyaslayarak “Bu Kadir gecesidir.” ifadesini kullandı.
Dini makamlar, İsrail polisinin müdahalesi altında Mescid-i Aksa’ya girmeyi reddetti. Aksa bekçileri Hıtta Kapısı’nı açınca, mekanda toplanan binlerce Filistinlinin önünde bu karardan vazgeçtiler. Mescid-i Aksa müdürü Şeyh Ömer el-Kisvani kapalı olan Hıtta Kapısı açılana kadar direnme çağrısı yaptı. Şeyh, Esbat Kapısı önünde toplanan kalabalığa, “Hıtta Kapısı açılmazsa başladığımız noktaya geri döneceğiz. Yani Mescid-i Aksa kapılarında direnmeye devam edeceğiz.” dedi.
Kudüs’teki dini merciler, Perşembe sabahı Filistinlileri yaklaşık iki haftadan sonra ikindi namazı için Mescid-i Aksa’ya çağırdı. Bu çağrı, İsrail güçlerinin Harem-i Şerif bölgesindeki tüm güvenlik ekipmanlarını ortadan kaldırmasının ardından geldi.
Evkaf Dairesi Başkanı Abdülazim Selheb basın açıklamasında, “Bu zafer, imamları arkasında saf tutarak, tüm dünyaya akidelerine dokunulmasına rıza göstermeyeceğini ispat eden Filistin halkına aittir. Mescid-i Aksa bir akidedir. Biz şimdi vakıflar müdüründen, bekçilerin Mescid’in kapılarını açmaları için girmelerini talep ediyoruz. İnşaallah ikindi namazını hep birlikte Mescid-i Aksa’da eda edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Fransız gazetesine ikindi namazına daveti hakkında şu açıklamada bulundu: “Günlerce tahammül göstererek sıcak asfaltın üzerinde, sokaklarda namaz kılan halkımız tekbirlerle dönmeyi hak ediyor.”
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki başkanlık konutunda Filistinli liderler ile yaptığı toplantıda, Mescid-i Aksa’ya dönüş çağrısını destekledi ve “Müslüman ve Hristiyan Kudüslülerin Mescid-i Aksa’ya dönük işgal girişimlerine karşı gösterdikleri dirençle namaz Aksa’ya geri dönecek.” ifadesini dile getirdi. Abbas, Cuma gecesi İsrail ile olan ikili ilişkileri dondurduğunu ilan etmiş ve tekrar başlatmak için vaziyeti Salı gününe kadar 14 Temmuz’dan önceki haline döndürmeyi şart koşmuştu.
İsrail polisi Perşembe günü, Filistinlilerin ve Müslümanların tepkisini çeken ve İsrail güçleri ile Filistinli direnişçiler arasında kanlı çatışmalara sebep olan uygulamalarını ortadan kaldırdığını duyurdu. İsrail güçleri, Müslümanların girişini engelleyen kameraları ve metal arama detektörlerini sabah saatlerinde kaldırdı.
Filistinlilerin çatışmalarla sonuçlanan eylemleri, 50 Filistinlinin ölümüyle sonuçlandı. Geçen Cuma ise bir Filistinli, işgal altındaki Batı yakada yerleşen İsrailli bir aile ile tartışmış ve onlardan üçünü öldürmüştü.
İsrail’in Harem-i Şerif’e dönük herhangi bir uygulaması Filistinlileri öfkelendiriyor. 2000 yılında dönemin lideri Ariel Şaron’un Harem’i ziyareti, ikinci Filistin intifadasına/ayaklanmasına sebep olmuş ve dört seneden fazla sürmüştü.
Mescid-i Aksa ve Kubbetu’s-Sahra’yı içine alan Harem-i Şerif, İsrail’in işgal ettiği ve 1967 savaşından sonra uluslararası toplum tarafından meşru görülmeyen bir adımla topraklarına kattığı Kudüs-i Şerif’te yer alıyor.