Birleşmiş Milletler yetkilileri, DEAŞ örgütünün kalıntılarının bulunduğu Fırat Nehri’nin doğu kıyısındaki bölgelerde gerçekleşebilecek muhtemel bir savaşa yönelik endişe içinde olduklarını açıkladı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İlişkilerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durum Koordinatörü Mark Lowcock, DEAŞ örgütünün kalıntılarının bulunduğu Fırat Nehri’nin doğu kıyısındaki bölgelerde gerçekleşebilecek muhtemel bir savaşa yönelik endişelerini dile getirdi. Mark Lowcock’un endişeleri BM üyeleri tarafından destek görürken, Rusya’nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Vladimir Safronkov, zehirli maddeler bulunduran el-Nusra Cephesi savaşçılarının şüpheli hareketlerde bulunduklarına dair gelen raporlar hakkında ülkelere uyarılarda bulundu.
Lowcock, Güvenlik Konseyi üyelerine Suriye’deki insani durum hakkında verdiği bir brifinginde, “Şiddetli çatışmalar, Deyrizor’un güney kısımlarında, Fırat Nehri’nin doğu kıyısı boyunca uzanan bölgelerdeki sivilleri etkilemeye devam ediyor. Uluslararası koalisyonun desteğini alan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) katıldığı ve DEAŞ mevkilerinde gerçekleşen savaş operasyonlarında düzinelerce sivilin öldüğüne ve yaralandığına dair raporlar geliyor” açıklamasında bulundu.
Son haftalarda yaşanan savaş sebebiyle yaklaşık 7 bin kişinin Hecin bendesinden göç ettiğini kaydeden Lowcock, DEAŞ kontrolünde olan bölgelerde hala 15 bin kişinin mahsur kaldığını belirtti. Ayrıca DEAŞ tarafından göçmen kamplarından birine yönelik gerçekleştirilen saldırının ardından yüzden fazla insanın kaçırıldığını belirterek, saldırının birçok sivilin ölümüne ve yaralanmasına sebep olduğunu söyledi.
‘Rakka’daki durumdan endişeleniyorum’
Lowcock, “Hala Rakka’daki durumdan endişeleniyorum. BM’nin bölgeye ulaşmaya yönelik fırsatları arttı” diyerek sözlerini sürdürdü.
Güvenlik Konseyi’nin desteğine ihtiyaç duyulan hususları dile getiren Lowcock, “Rusya ile Türkiye arasındaki anlaşmanın uygulamasının devamlılığı ile İdlib ve çevresindeki bölgelerde gerçekleşebilecek herhangi bir saldırının önlenmesinin” söz konusu hususların başında geldiğini belirterek, aksi takdirde bu durumun sivil nüfus üzerinde yıkıcı bir etkisi olacağını söyledi.
Lowcock, İdlib’de üç milyondan fazla sivile yardım edilmesine yönelik gerekli sınır ötesi yardımın sağlanmasını desteklemek için 2165 sayılı kararın yenilenmesi çağrısında bulunarak, BM insani yardım konvoyu ve Suriye Kızılayı’nın bir anca önce Rikban Kampı’na ulaşması için destek sunulmasını talep etti. Ayrıca yıl boyunca toplanan fonların 1,7 milyar dolar olduğunu kaydederek, bu meblağın ihtiyaç duyulanın yüzde ellisinden daha az olduğunu belirtti.
Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi François Delattre, üç önceliğin bulunduğuna dikkat çekerek, bunların başında “sivillerin ve insani alanlar ile sağlık alanlarında çalışan personellerin korunmasının” olduğunu belirtti.
İdlib’deki Rus-Türk anlaşmasının devamlılığına yönelik övgülerini dile getiren Delattre, uzun süreli bir ateşkesi içeren çözüme ulaşılmasını talep ederek, insani yardımların bütün Suriye topraklarına engelsiz bir şekilde ulaştırılmasının güvence altına alınması çağrısında bulundu.
Rejime tepki
Delattre, Suriye rejiminin utanç verici bir şekilde, uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerini ihlal ederek yardımların sağlanmasına yönelik engeller koyma stratejisini devam ettirdiğine atıfta bulunarak, yeni bir terör ve gerilim riskinin azaltılması için sürdürülebilir bir siyasi sürecin başlatılmasının gerekli olduğunu vurguladı. İdlib’deki ateşkesin insani bir felaketi engellediğini ifade eden Delattre, bu durumun, 2254 sayılı kararla uyumlu güvenilir bir politik süreci başlatmak için uygun bir fırsat olduğunu belirtti.
İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Karen Pierce, Lowcock’un taleplerini destekleyerek, Güvenlik Konseyi’nin 2165 sayılı kararının yenilenmesi çağrısında bulundu ve bunun kayda değer bir ilerleme için güçlü bir sinyal olacağını söyledi.
Siyasi sürecin harekete geçirilmesi çağrısında bulunan Pierce, Fransız delegenin yeniden yapılanma hakkında söylediklerini tekrar ederek, “İnsani yardım ve yeniden yapılandırma fonları arasında bir fark var. Yeniden yapılanma, Suriye siyasetindeki temel kaygıları ele alan güvenilir ve sürdürülebilir bir siyasi süreç bağlamında Batı hükümetleri tarafından geçekleştirilebilir” dedi.
Rusya’nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Vladimir Safronkov, İdlib anlaşmasının başarıyla uygulandığını vurgulayarak, “Türk ortaklarımız, grupları ve silahlarını tampon bölgeden çekebilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar” açıklamasında bulundu.
Safronkov İdlib’de bulunan çetelerin anlaşmayı ihlal ettiğini ve yerleşim alanlarını bombaladığını belirterek, yanlarında zehirli maddeler bulunduran Beyaz Miğferlilerin ve el-Nusra militanlarının şüpheli hareketleri hakkında raporların geldiğini kaydetti.
‘Son tarihlerin belirlenmesi yanlış’
Devletin gelecekteki yapısının Suriyelilerin kendileri tarafından belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Safronkov, “Bu ülkenin ulusal uzlaşma sürecinden geçmesi gerekiyor. Suriyeliler için hazır çözümler dayatılması, uyarılar verilmesi ve son tarihlerin belirlenmesi yanlış” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin BM’de Daimi Temsilcisi Beşşar el-Caferi ise bazı delegasyonların insani ve politik olanı karıştırmakta ısrar ettiklerine ve Suriye’deki insani çalışmalara engel olmaya devam ettiklerine dikkat çekti.