Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM)’nün hazırladığı 2018 raporunda göç “olumlu” nitelendirerek bazı göçmenlerin ekonomik ve sosyal alanlardaki başarılarını övdü. Örgüt, ülke ve halk liderlerini göçmenlere yönelik olumsuz tutumdan vazgeçmeye ve onlarla ekonomik ve sosyal meselelerde bütünleşmeye çağırdı.
IOM’un direktörü William Lacy Swing, Kahire’de yaptığı basın açıklamasında “Bazı devletler, ülkeleri ile göçmenler arasındaki boşluğu kapatacakları yerde özellikle Akdeniz’den çok acı haberlerin geldiği bir ortamda ülkelerine göç eden insanların önüne engeller koyuyorlar. Malların geçişine izin verilirken insan hareketliliği engelleniyor” dedi.
Swing “bu nedenle daha iyi bir çözüm bulabilmek için ilgili tüm tarafları görüşmeye çağırdık ve insanoğlunun aynı kökenden geldiğini vurguladık” dedi ve II.Dünya Savaşı sırasında güney Akdeniz ülkelerine giden göçmenlerin durumlarını hatırlamak gerektiğine vurgu yaptı.
Göçmenlerin koşulları ve amaçları hakkında kapsamlı ve doğru bir vizyon geliştirilmesine katkıda bulunan 9. uluslararası göç raporunun yayınlandığını söyleyen Wiliam, IOM’un, ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu) ile işbirliği içinde güvenilir kaynaklardan doğru verileri, göç konusunda devam etmekte olan uluslararası müzakerelerde kullanılmak üzere karar vericilere sunulacağını ifade etti.
Raporda iddia edildiği gibi göçün olumsuz değil olumlu bir olgu olduğu ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunduğu ifade edildi. Ekonomisi göçmenlere dayanan büyük devletlerin varlığına dikkat çekilen raporda, istatistiklere göre dünyada en zengin insanların yüzde 50’si göçmenlerden oluşuyor ve dünya nüfusunun yüzde 3’ünü oluşturan göçmenler dünya servetinin yüzde 9’unu ellerinde tutuyorlar. Rapordaki güçlü veriler göçmenlerin ülke ekonomilerinin gelişmesine olumlu bir katkıda bulunduğu ve çoğu durumda ekonomik ya da politik bir yük oluşturmadığını gösteriyor.
IOM Direktörü, göç edenlerin yaş ortalamasının 18 yaşın altındayken göç ettikleri ülkelerinkinin ise 50 olduğuna dikkat çekerek “bu durumda göç, bu ülkelerin lehinedir. Zira Batı Afrikalı göçmenlerin çoğu işsiz” dedi.
William’ın Şarku’l Avsat’a yaptığı özel açıklamada, Kuzey Afrika’nın geçiş bölgesi olmasına rağmen en fazla nüfusun burada olduğunu özellikle Libya’nın nüfus yoğunluğu açısından ilk sırada olduğunu açıkladı. Buna Mısır, Cezayir, Tunus ve Fas’ın da eklenebileceğini söyleyen yetkili, Sudan’ın da Çad ve Etiyopya’dan göç aldığını vurguladı. Yetkili şunları söyledi: “ Yeni veriler İtalya’ya göçün Akdeniz üzerinden gerçekleşmesinin yüzde 40- 50 civarında azaldığını gösteriyor. Ancak göçmenlerin yüzde 90’ı İtalya’ya Libya sahillerinden özellikle Trablus ve Misrata üzerinden göç ediyorlar.”
2018 Göç raporunda göçmenleri tehlikelerden korumak için göçmenlere yönelik olumsuz algının değişmesi gerektiği vurgulandı. Bazı ülkelerin vatandaşları göçmenlerin kendi işlerini ellerinden almak için geldiklerini düşünseler de rapora göre böyle bir sorun yok. Aksine göç eden işçiler ülkede sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunuyor ve iktisadi alanlarda fırsatları arttırıyor. Dünyada hiçbir ülke kendi başına yetemiyor. Raporda bazı ülkelerdeki doğum oranlarının azalıp yaşlı nüfusun arttığı buna karşılık Asya kıtasında büyük demografik değişimlerin yaşandığına dikkat çekilerek göç politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret edildi.
Rapora göre Ortadoğu, Suriye’deki savaş nedeniyle göç edenlerin yüzde 45’ini ağırlıyor. Bu göçmenleri ağırlamada Türkiye 3 milyon sığınmacıyla en önde gelirken, bir milyon Lübnan’da, bir milyondan biraz azı da Ürdün tarafından misafir ediliyor. Bu ülkeler göçmenlerin ekonomik yüklerini de üstlenmiş durumdalar.
ESCWA Direktörü Kerime el-Kari, “Güneydoğu Asya bölgesi, her yıl yüzlerce kişinin ölümüne sebep olan kaçak göçe sahne olurken, Avustralya mültecilerin son yıllardaki en misafirperver ülkesiydi. Özellikle Güney Asya’dan kaçan yoksul göçmenlerin yolculuklarına ara verdiklerinde uzun süre bakıma ihtiyaçları oluyor” dedi.
Kari açıklamasına şöyle devam etti: “ Dünyada göç edenlerin yüzde 51’ini gençler oluşturuyor. Bu gençlerin göç ettikleri ülkelere ekonomik ve sosyal açıdan entegre edilmesi gerekir. Avrupa ülkelerinde terör saldırısında bulunun bazı münferit vakalar, bu entegreyi sağlayamamış kişiler arasından çıkmaktadır.”