Yemen’de İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin politik ve hukuki yanlışlıklarla dolu son raporu ‘pozitif bir travma’ etkisi yaratmalıdır.
Hatırlatayım, “Uluslararası” Arap Koalisyonu , yalnızca Suudi Arabistan ve BAE’nin ittifakı değildir. Suudi Arabistan ve BAE, uluslararası meşruiyet ve Güvenlik Konseyi kararları çatısı altında Yemen’de hareket ediyor!
Yemen’deki savaş, “taraflar” veya “çatışma tarafları” arasında yaşanmamakta! Savaş Hadi’ye bağlı güçler ve Humeynici Husi Milisleri, yani ‘Ensarullah teröristleri’ arasında da yaşanmamakta!
Hayır, Yemendeki çatışma meşruiyet ve meşru olmayan, uluslararası hukuku savunanlarla terör milisleri arasındaki çatışmadır, bir taraftan dünyanın en yüksek uluslararası otoritesi olan BM Güvenlik Konseyi, diğer taraftan terörist ve darbeci milisler arasındaki bir savaştır bu!
BM’nin ‘uzmanlarının’ raporunun detaylarına girmek istemem, fakat yukarıda vurguladığım bu dil ve bu ruh raporda eksikti.
Yemen’in BM büyükelçisi Ahmed Avad Bin Mübarek’in SkyNews TV’ye verdiği röportajda önemli bir konuya dikkatleri çekti, ‘Raporun dili objektif değildi, adeta aktivistlerin diline daha yakındı!
Rapor, mutat olmak üzere, Husileri birkaç cümleyle eleştirse de(!) en büyük problemi kullandığı dildir. Ayrıca Suudi Arabistan ve BAE’ye tehlike arz eden Humeynici Husi darbecilerle Yemen’in meşru hükümeti arasında hukuki ve yasal normalleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu türden bir tutum Suudi Arabistan’ın, BAE’nin, Arap Dünyasının ve hatta tüm dünyanın güvenliğine yönelik bir bir vurdum duymazlıktır, zira; Husilerin mayın ve füzeleri Babu’l Mendeb Boğazı’ndaki uluslararası güvenliği tehdit etmektedir.
Yemen’deki insani durum hakkında ağıtlar yakan rapor, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de çalışan BM kurumlarına 1 milyar sekiz yüz bin dolar hibe ettiğini görmezlikten geldi.
Rapor, ayrıca, Yemen krizinin çözümü için uluslararası camiada belirlenen üç unsuru da dikkate almadı:
-Ulusal diyalog kararları.
-Körfez inisiyatifi.
-Başta 2216 numaralı karar olmak üzere, Yemen’le ilgili BM kararları.
Bunlar ve düşman kampın raporu lehine kullanması raporun iyi niyetle yazılmadığını gösteriyor. Bir düşünün, Katar Dışişleri Bakanı Muhammed Bin Abdurrahman Al Sani twitter üzerinden ‘BM’nin Yemen’le ilgili raporu kaygı verici’ diye yazdı, Katar Dışişleri Bakanı, bu rapor üzerinden, ahlak ve insanlık üzerine vaaz veriyor!
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Aryani, raporun Yemen krizini “çatışma”, Husi darbecileri “fiili yetkililer”, ulusal ordu ve direnişçileri “Hadi yanlısı milisler”, Hükümetin Hudeyde şehrini işgalden kurtarmak için başlattığı askeri operasyonu da “saldırganlık” olarak nitelendirmesinin büyük bir hata ve BM Güvenlik Konseyi’nin Yemen krizine çözüm bulma amaçlayan kararlarının tümüne karşı çıkma olarak nitelendirdi.
Rapor, Koalisyon ülkeleri üzerinde, özellikle Suudi Arabistan ve BAE üzerinde tersine pozitif etki yaratmalı ve üzerinde düşünmesi gereken çok şey ortaya koymalıdır; örneğin, Batı başkentlerinde bizi hedef alan zehirli Humeynici- solcu propagandanın önüne nasıl geçebiliriz? Onlardan hızlı nasıl davranabiliriz?
İşte mesele bu, problem ortaya çıkmadan ve oluşmadan önce gereğini yapıp oluşmasını önlemeliyiz.