Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

BM’nin Cenevre başarısızlığı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Birleşmiş Milletler’in (BM) Yemen müzakereleri, Husi milislerin Cenevre’de gerçekleştirilmesi kararlaştırılan buluşmaya katılmamasından ötürü bir kez daha başarısız oldu. Bu, Husilerin ilk vukuatı değil. Haziran 2015’te yine Cenevre’de BM tarafından desteklenen bir konferans yapılmış, ancak Husiler, diyaloğu reddetmişti. Husi heyeti de belirlenen tarihten birkaç gün sonra gelmişti. İşte yine aynı olay tekrarlanıyor. Buna rağmen Husilerin, barış yapmaya meyilli olduğunu düşünen ve buna inananlar var. Bunların başında da BM geliyor. Hem de tüm düzenlemeleri, çabaları, konferansları ve planları, Husiler’in darbesine uğruyorken. Mesela 2016’da ülkeyi yönetmek üzere siyasi bir meclis oluşturulacağını ilan ettiklerinde BM Yemen Özel Temsilcisi Griffiths’in tasarısı ile Kuveyt müzakerelerine ihanet kurşunu attılar. BM bunu kınadı ama sonra film yine başa sardı ve yoğun girişimlerin ardından başka bir görüşme çağrısında bulundu. Husiler, inatçılığı huy edindiği için bu girişimin başarısız oluşu da şaşırtmadı. BM Temsilcisi’nin müzakereler için yeni bir tur başlatmak adına yakın bir zamanda Sana’ya dönmesi de şaşırtıcı olmayacak. Bu böyle böyle gidecek… Husiler bir sonraki görüşmelere katılsın veya katılmasın, hedeflenen barış sürecini ciddi olarak adımlamak için kendilerinde istek uyanması biraz zor.

Husi grubundan en kötüsünü beklemenin, BM Temsilcisi’’nin göz ardı edebileceği bir şey olduğunu düşünmüyorum. BM’nin ve en başta da Genel Sekreteri’nin, darbecilerin barış müzakerelerine karşılık verme konusundaki ciddiyetine inandıklarını da sanmıyorum. Öyleyse müzakereler için gösterilen bu uluslararası çaba, neden her defasında aynı yerden vuruluyor? Bana kalırsa BM sisteminin doğası, Eylül 2014’teki Husi darbesinden bu yana ve peş peşe gelen üç elçisinin üzerinden o altın kuralını uygulamaya devam ediyor: Meşru hükümet ile darbeciler, resmi yönetim ile isyancıları aynı kefeye koymak. Bu, Husiler’in gözünde kendileri lehine büyük bir zafer olarak görünüyor. Meşru hükümete darbe yapanların kendileri olduklarını bile bile bundan vazgeçmeleri imkânsız. Silah bırakmaya, devlet kurumlarını terk etmeye ve cephelerdeki silahlı varlıklarını sonlandırmaya nasıl razı gelsinler? Husi milisler aynı zamanda kendilerini tarihi bir fırsatın karşısında da hissediyorlar. O yüzden yönetimi teslim etmeleri ve hatta ona ortak olmayı kabul etmeleri bile pek mümkün değil. Tüm uluslararası kararlara karşı çıktılar ve görüşmelerin tümüne kapıları kapattılar. Bir kez daha cezalandırılamadılar. Dünya üzerinde hangi darbeci milis, meşru yönetim ile darbecileri bir tutan dişsiz bir örgütün barış taleplerine yanıt verir? Buna karşılık Yemen hükümeti, kendisinin daima barış seçeneğinden yana olduğunun altını çizdi. Cenevre 1 müzakerelerinden BM Temsilcisi’nin önerileri üzerine meşru yönetimin olumlu bir işbirliği yaptığı Kuveyt müzakerelerine kadar aynı çizgiyi korudu; Kuveyt’te Husiler’in reddedişinden önce anlaşma metnini imzalamaktan BM’nin barış görüşmeleri çağrısına uyup Cenevre’de tek başlarına bulunmaya kadar aynı tutumu sergiledi.

BM’nin savaşı durdurup barışı sağlamak için uzlaşmaz tarafa baskı uygulamaya ilişkin net ve gerçekçi bir vizyonunun olmadığını göz önüne alırsak, bu uluslararası örgütün, çıkarmış olduğu ve Husiler tarafından reddedilen kararları uygulamaya dönük gücü konusunda soru işaretleri artar. Bununla birlikte BM Temsilci, işin yalnızca insani yanlarına (sadece tek taraf için) odaklanmak, destek sunmak ve Husilerin gücünü zayıflatacak herhangi bir askeri gerilimi durdurmak ile yetiniyor. Şunu söylersek abartmış olmayız: BM’nin Yemen’de gerçekleştirdiği tek başarı, savaşı durdurup barışı hâkim kılmak adına Husileri ortadan kaldırmak yerine onların etkin bir askeri güç olmalarını sağlamak. BM’nin kendisine bağlı birimlerin gönderdiği yardım malzemelerini yağmalayan Husilere ses etmemesi, Örgüt’ün en basit görevini yerine getirmede bile özensiz olduğunun en büyük kanıtıdır.

Husiler, BM ile müzakerelerine İranlı sloganlarla devam ettiği ve BM, uzlaşmaz tarafı baskı altında tutabileceği araçları edinmediği sürece barış görüşmeleri hakkında konuşmak, başarısız olacağı önceden bilinen bir girişimden öteye geçmeyecek. Boşluğu doldurmak ve görevini layıkıyla yaptığına dair bir izlenim uyandırmak için raporlar yazmak ve toplantılar, dinleme oturumları ve basın görüşmeleri düzenlemek ile biten faydasız görüşmeler… Yemen ordusu, savaş cephelerinde ilerlemiyor olsaydı mevcut durumun bir 30 yıl daha süreceğini söyleyebilirdik. BM Temsilcisi, onlarca kez değişir; bu uluslararası örgüt, barış süreci için dördüncü, beşinci, onuncu girişimini gerçekleştirir ama o ve uluslararası toplum, Husilerin aymazlığına karşı ciddi bir tavır alamadığı için o çabalar da boşa gider. Öyle ya liderleri, bir milyon Yemenli öldürme hedefi koymuşken böyle bir zihniyetin uluslararası barış taleplerine cevap vermesi beklenebilir mi?