Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Bölgemiz ve tehlikeli dönemeçler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Şu meşhur Arap ifadesini kullanmayı pek tercih etmiyorum; “Tehlikeli bir dönemeçten geçiyoruz.”

Çünkü bu ifade, anlamını kaybetti. Zira eski ve yeni birçok Arap devletinin tarihi, dönemeç ve virajlarla doludur. Sağlam, güvenilir ve parlak bir rota yok. Bu, söz konusu ifadenin içeriğini boşaltıp ifadeyi değersizleştirdi. Nitekim geç kalmış Arap devrimleri, halkına daha fazla baskı yapmak, ülkenin kaynaklarını ve servetini çalmak için dönemeçleri istismar etti.

Bu ‘dönemeç’ten dolayı darbelerin yapıldığı ülkelerde hapishaneler, tutuklama kampları, baskı ve korku çoğaldı, yolsuzluk arttı ve kalkınma ivme kaybetti. Eğitim kötüleşti. Sağlık hizmetleri çöktü. Bu dönemeç, geri kalmışlıktan uyanmaya çalışanlara gösterilen kırmızı bir karta dönüştü.

Fakat 1990’ların başından başarısız Arap devrimlerine ve sözde DEAŞ terör devletinin kurulmasına kadar Arap ulusunun, keskin ve tehlikeli virajlardan geçtiği söyleniyor. Çünkü bunlar, gerçek ve tehlikeli dönemeçlerdir. Bu tehlikeli dönemeçte 4 ülke yıkıldı: Suriye, Irak, Yemen ve Somali. Bu yıkılışın yankıları, diğer Arap ülkelerinde hastalığa, endişeye, ekonomik ve güvenlik kaygısına yol açtı. Bu söylediklerim, yazımın girişinde ifade ettiğim cümlelerle kesinlikle çelişmemektedir.

Ortadoğu, savaş ve fitnelerle imtihan edildi. Karaya egemen olmak için yapılan darbe, Somali’ye anlaşmazlık, felaket ve askeri çekişme getirdi. Somali, bundan henüz kurtulamadı. Saddam’ın yıkılmasının ardından güçlü Irak yıkıldı. Böylece Irak, hırslı, genişlemeci ve işgal güçlerinin kemirdiği kırılgan bir yapıya dönüştü. Arap devrimleri, büyük bir yıkıma, başarısız devletlerin ortaya çıkmasına, güvenlik, ekonomik ve politik zayıflığa yol açtı. Dönemeçler, gerçekten keskindir. Bu keskin dönemeçler, politik, ekonomik, sosyal ve güvenlik sorunlarına neden oldu. Arap ulusu, bu sorunlardan kurtulmak için onlarca yıla ihtiyaç duyuyor.

Bundan dolayı devrimlerin ve değişimlerin felaketinden kurtulan Arap devletleri, halk ve yönetim olarak hala bu dönemecin içerisinde bulunduklarını göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Çünkü devrimlerin ve değişimlerin kıvılcımı, ateşi ve dumanı, zarar gören devletlerden hala yayılmaktadır. Zira tehlikeler kuşatıcı ve dönemeçler öldürücüdür. Halkların; yetkililerin iyiliğine, kötülüğüne, başarılarına, başarısızlıklarına, yolsuzluklarına ve dürüstlüklerine tahammül etmesi bir kusur değildir. Pervasız devrimcilerin zannettiği gibi bu, ne bir itaat ne de bir zafiyettir. Ülkeleri devrim ve değişim ateşleri sardı. Hatta halk, diktatör yöneticilerin geri dönmesini ümit etti. Zira devrimlerin neden olduğu yoksulluk, savaş ve başıboş bir hayatta yaşam yok.

Eli kanlı faşist Humeyni rejimi, bölge ülkelerini işgal edip parçaladığı sürece tehlikeli dönemeçte kalmaya devam edeceğiz. Bazı Batılı devletler, yönetimlerinde ve halkını seçmede farklı bir yönteme şahit olduğu sürece bu tehlikeli virajda kalmaya devam edeceğiz. Zengin devletlerin yiyeceğini paylaşması, güvenliği ve istikrarı konusunda pazarlık yapması için hiç kimse, bu kötü yöntemi ne kutluyor ne de kabul ediyor.