Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

BP CEO’su: Arap bölgesindeki konumumuzu önümüzdeki dönemde güçlendirmeyi hedefliyoruz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Washington/Atıf Abdullatif

2010 yılının Nisan ayında Meksika Körfezi’nde meydana gelen ve tarihin en büyük petrol sızıntısı olarak nitelendirilen çevre felaketinin ardından, olayın sorumlusu İngiliz petrol şirketi BP (British Petroleum) hisselerinde büyük oranda gerileme yaşandı. Bu gerileme, şirketin dünya çapındaki yatırımlarının boyutunu da olumsuz etkiledi.

Bunun ardından şirket, Meksika Körfezi’ndeki felaketin benzerlerini önlemek ve modern teknolojik yöntemleri verimli olarak kullanabilmek için projelerinde daha seçici bir yol izlemeye başladı.

Son iki yıl içerisinde, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz şirketlerinden biri olan BP’nin, küresel düzeyde talep artışı yaşanan alternatif enerji kaynağı doğalgazın projelerine yönelik yatırımlarını, petrol alanındaki hâkimiyetini kaybetme pahasına artırmayı sürdürüyor.

BP, yeni projelerini duyuracak

Öte yandan şirketin Arap bölgesindeki yeni stratejisinin en büyük payına sahip olan ülke Umman’dı. Bununla birlikte, şirketin önümüzdeki dönemde Ortadoğu’da yeni yatırımlarını ve projelerini duyurması bekleniyor.

Şarku’l Avsat olarak BP CEO’su Bob Dudley ile Washington’da düzenlenen Dünya Doğalgaz Konferansı’nın oturum aralarında bir araya geldik ve Dudley’in şirketin geleceğe dair planlarının ve yatırımlarının petrolden doğalgaza doğru nasıl bir dönüşüm geçirdiğini kendisinden dinledik.

BP CEO’su Bob Dudley ile gerçekleştirdiğimiz röportajın tam metni ise şöyle;

BP iki ay önce, Umman’daki Hazan gaz sahasını geliştirme projesinin ikinci aşamasına geçildiğini duyurdu. Ortadoğu’daki proje ve stratejinizden beklentileriniz nelerdir?

Ortadoğu’daki farklı ülkelerde birçok büyük projeye yatırımlar yaparak, bölgedeki konumumuzu güçlendirmeye çalışıyoruz. Irak, Dubai, Kuveyt ve diğer ülkelerdeki projelerin yanı sıra, İtalyan şirketi ENİ ile Mısır’daki Zohr doğalgaz sahasında ortak yatırımlarımız var.

Umman’daki doğalgaz sahası geliştirme çalışmalarımız ilk aşaması bildiğiniz gibi 2017 yılının Eylül ayında başladı. Şimdi ikinci aşamaya geçtik. Alanın üretim kapasitesini günde 1,5 milyar metreküplük kapasiteye ulaşacak şekilde geliştirmek için Umman Petrol Şirketi (OOC) ile birlikte çalışıyoruz. İkinci aşamanın üretime, günde yaklaşık 500 milyon metreküp daha eklenmesi ve 2021 yılında başlaması bekleniyor.

Öte yandan iki proje arasındaki seçim, şirketin hesaplarına, tahminlerine ve bu projenin strateji ve yatırım portföyü ile çalışma bölgesindeki uyumluluk derecesine bağlıdır. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve diğer Arap ülkelerinde de yatırımlarımız var. Bu önemli bölgedeki yatırımları önümüzdeki dönemde artırmaya çalışıyoruz.

Büyük petrol ve doğalgaz şirketleri arasında Ortadoğu bölgesinde güçlü bir rekabet var… Aynı projeye başka şirketlerle girseniz durumu nasıl koordine edersiniz? Belli başlı projelerde rakip şirketlerle ortak olmak sizin zorlar mı?

Diğer şirketlerle ortak projelerde işbirliği yapmakta zorluk çekmiyoruz. Doğalgaz veya petrol endüstrisinde uygulanan projelerin çoğu büyük projeler. Şirketler arasında rekabet olması birlikte ortak bir projeye girmeye engel değil. Bu bizim yaptığımız bir şey. Daha önce de belirttiğim gibi İtalyan ENİ şirketi ile Mısır’daki Zohr doğalgaz sahasında ortaklığımız var.

Arap ülkelerine yatırım yaparken yabancı yatırımcılara yönelik uygulanan politikalar veya kanun düzenlemeleri sebebiyle, karşılaştığınız engeller veya zorluklar var mı?

Yatırım yaptığımız Arap ülkeleri arasında ortak bir düzenleme yok. Her ülkenin kendi sistemi ve yabancı yatırımcılara yönelik yönetmelikleri var. Biz de her ülkede farklılık gösteren bu kurallara uyuyoruz.

BP geleceğe yönelik doğal gaz projelerine daha fazla odaklanmak için yatırım portföyünde bir düzenlemeye gidecek mi?

Zaten doğalgaz projelerine yönelik yatırımlarımızı arttırmak için harekete geçtik. Küresel enerji piyasasının gidişatına baktığımızda, özellikle kömür bazlı elektrik üretiminin artan çevresel riski ve iklim üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle, ana enerji kaynağı olarak doğalgaza bağımlılığı artıracak bir eğilim söz konusu. Bu yılki Doğalgaz Konferansı’nda tartışılan en önemli konulardan biri de bu. Her ne kadar birçok ülkede kömüre yönelik bağımlılık önemli seviyelerde olsa da, son iki yıldır küresel düzeyde doğalgaz talebi, önemli ölçüde artış gösterdi. Önümüzdeki 10 yıl içinde de bu talebin daha da artması bekleniyor. Elbette artan doğal gaz talebinin karşılanması için, yatırımların da aynı şekilde artış göstermesi gerekiyor. Ancak bununla birlikte yalnızca doğalgaz üretim ve dağıtım projelerine yönelmek yeterli değil. Üretim alanlarının verimliliğini artırmak için araştırma ve geliştirme çalışmalarının yanı sıra üretim maliyetleri ve süreç boyunca artan güvenlik risklerinin azaltılması için de projeler gerçekleştirilmeli.

Bazı kesimler, dünya nüfusunun hızlı artışı nedeniyle önümüzdeki yıllarda enerji kaynaklarında kıtlığın yaşanacağına dair korkularından bahsediyorlar… Sizin de bu gibi korkularınız var mı?

Bu önemli bir nokta. Doğalgaz kullanımının verimliliği ve mevcut alternatifleri hakkında konuşmadan, enerji kıtlığı hakkında konuşamayız. Şuan doğalgaza yönelik bağımlılığın artmasının önemi hakkında konuşuyoruz. Çünkü doğalgaz yüksek oranda kullanılabilir bir kaynak. Dünyanın doğalgaz ihtiyacını onlarca yıl karşılayacak kadar geniş bir küresel doğalgaz rezervi var.

Bununla birlikte, kaynakların kötüye kullanımı, büyüklükleri ne olursa olsun, bu kaynakları tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Bu nedenle, sadece Ar-Ge’ye olan yatırımları, üretim birimlerinin maliyetini düşürmenin yollarını bulmak için değil, aynı zamanda üretim verimliliğini ve depolamayı iyileştirmek bununla birlikte atıkları olabildiğince azaltmak için de yatırımla yapmalıyız.

Teknolojinin, hem tüketim hem de üretim amacıyla doğalgaz fiyatlarının aşağı çekilmesine nasıl yardımcı olur?

Hiç kuşkusuz, hangi enerji kaynağından bahsedilirse bahsedilsin, iklim sorunu büyük bir yer kaplar. Doğalgaz üretim sürecinin her aşamasında teknolojinin artan kullanımı, iklim üzerinde olumsuz etkisi olan karbondioksit ve metan gazı salınımının azaltılmasında büyük ölçüde yardımcı oluyor. Aynı şekilde modern teknoloji, doğalgaz üretim sahalarının verimliliğini artırmaya, nakliye ve dağıtım sırasında da sızıntı riskini azaltmada etkili. Sadece bu kadarla da sınırlı değil. Teknoloji aynı zamanda, doğalgazın vatandaşlara, şirketlere ve fabrikalara yönelik son tüketici fiyatının düşürülmesine yardımcı olurken, doğal gazı en iyi alternatif enerji haline getiriyor.

Sizce doğalgaz geleceğin ana enerji kaynağı olabilir mi?

Dünya nüfusunun artışını, küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) oranlarının büyümesiyle karşılaştırdığınızda, nüfus artışının, GSYH büyüme oranlarını aştığını göreceksiniz. Bu durum, enerji kaynaklarına yönelik küresel talebi artıracak. Çünkü doğalgaz, şimdiye kadar ki en güvenilir enerji kaynağı. Bununla birlikte, sahip olduğu güvenlik seviyesine göre en düşük maliyetli olanı. Küresel gaz talebinin bir sonraki aşamada önemli ölçüde artacağı beklenebilir. Bununla birlikte geleceğin ana enerji kaynağı olacağı da öngörülebilir.