Aşırı sağcı aday Jair Bolsonaro, şu anki muhafazakar Devlet Başkanı Michel Temer’in yerine bugünkü seçimlerde dört yıllık başkanlığı kazanırsa, Latin Amerika’nın en büyük ülkesi ilk kez diktatörlük dönemini (1964-1985) ve cellatlarını öven aşırı sağcı bir başkan seçmiş olacak.
AFP’ye konuşan Jean-Jaures Kuruluşu’ndan Hukuk Profesörü Carol Brunner konu hakkında şu ifadeleri kullandı: “Cinayeti, işkenceyi, vahşeti, ayrımcılığı savunan ve 20 yıllık demokratik ilerlemeye karşı çıkan bir adayın başkan olarak seçilmesi garip görünüyor.”
Perşembe günü yayınlanan bir ankette, gergin bir seçim kampanyası sonrasında, solcu İşçi Partisi’nin 55 yaşındaki Lübnan kökenli adayı Fernando Haddad’ın aldığı yüzde 44’lük oya karşılık Liberal Parti’nin oyların yüzde 56’sını kazanan 63 yaşındaki Faşist adayı Bolsonaro açık bir zafer kazandı.
Bolsonaro, rakibi Haddad’ın Pazar günkü seçimleri “sadece sahtekârlıkla” kazanabileceğini söylemişti. Bolsonaro, Facebook sayfasında yayınladığı bir videoda şöyle dedi: “Oylamayla değil sadece sahtekarlıkla kazanabilir. Buna inanıyorum. Haddad başkanlığındaki İşçi Partisi, anket kuruluşu Ibup tarafından Pazar günkü seçimler hakkında yapılan anketin sonuçlarını manipüle etmeye çalışıyor. Dikkatli olmamız gerekir mi gerekmez mi? Bu sonuçlara inanmalıyız ama temkinli olmalıyız.” “Ipob” anket kuruluşu tarafından yapılan son anket, Salı günü, Haddad’ın kendisi ile rakibi Bolsonaro arasındaki farkı 18’den 14’e indirdiğini ve Bolsonaro’nun oyların yüzde 57’sini Haddad’ın ise 43’ünü aldığını açıkladı. Bolsonaro ilk turda oyların yüzde 46’sını almıştı. Bununla birlikte, Bolsonaro’ya, genç Brezilya demokrasisi için tehlike oluşturması nedeniyle ciddi tepkiler de gösterilmişti.
Sao Paulo’nun eski belediye başkanı olan Haddad, aşırı sağın başkanlık sarayına giden yolunu kesmek için orta solcularla “demokratik bir cephe” oluşturmayı başaramadı.
Bir kıtaya benzeyen ve yılda yaklaşık 60 milyon cinayete, yolsuzluğa ve ekonomik durgunluğa şahit olan ülkedeki ilk turdan sonra şiddete ve şiddetli kutuplaşmalara tanık olan seçim kampanyasının ardından, yaklaşık 147 milyon seçmen oy kullanmaya davet edildi.
Pek çok analist, Bolsonaro’nun, Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in 2016 yılında görevden alınmasıyla birlikte İşçi Partisi’nin 13 yıllık iktidarının felaket sonundan bu yana Brezilya’da yaşanan krizin bir belirtisi olduğunu ve düzeni yeniden tesis etmek için çalıştığını söyleyen bu popülistin, popülaritesini, Brezilya halkının karşı karşıya kaldığı şiddetli dalga üzerine inşa ettiğini düşünüyor. Siyasi analist David Fleischer, AFP’ye şunları söyledi: “İşçi Partisi’ne ve yolsuzluk yapan politikacılara karşı çıkan güçlü akımdan nasıl faydalanacağını biliyordu. 27 yıl boyunca milletvekili olmasına rağmen kendisini mevcut sisteme karşı çıkan bir politikacı olarak nasıl tanıtacağını da biliyordu.” Fakat Fleischer, “kurumların çok sağlam” olduğu Brezilya’da demokrasiye yönelik bir tehdit görmüyor. İnsan hakları konularındaki memnuniyetsizliğini gizlemeyen Bolsonaro, son günlerde kötü bir dil kullandı. Silah taşıma özgürlüğünü savunan Bolsonaro, Brezilya’yı “kırmızılar” dan temizleme operasyonu düzenlemeye ve rakiplerini hapse atmaya söz verdi ve rakibi Haddad’ın Lula da Silva gibi “hapiste çürümesini” temenni etti. “Azınlık için değil çoğunluk için” yönetmeyi isteyen Bolsonaro, aşırı sağcı adayın lehine milyonlarca WhatsApp mesajı gönderilmesini finanse eden şirketleri ortaya çıkaran “Folha” gazetesini “savaşı kazanmakla” tehdit ederek basın özgürlüğüne de saldırdı.
ABD kökenli bir sivil toplum kuruluşu olan İnsan Hakları İzleme Örgütü, Brezilya’da onlarca gazetecinin tehdit edildiğini veya saldırıya uğradığını bildirdi. Örgüt tarafından Perşembe günü yayınlanan bildiriye göre, muhabirler zulüm gördü, tehdit edildi ve bazı durumlarda fiziksel saldırıya uğradı. Tehditlerin ve saldırıların çoğu Bolsonaro taraftarlarına nispet edildi. Brezilya Araştırmacı Gazetecilik Birliği (ABRAJI), bu yıl bugüne kadar, seçimleri ele alan gazetecilere karşı 130’dan fazla tehdit veya saldırı vakası kaydetti.
Tehdide maruz kaldığını bildiren gazetecilerden biri de “Folha de Sao Paulo” gazetesinde çalışan Patricia Campos Milo’ydu.
Geçtiğimiz Mart ayında eski Devlet Başkanı Lula da Silva’nın seçim kampanyasını yayınlayan gazetecileri taşıyan bir otobüse ateş açılmıştı. Eski Devlet Başkanı daha sonra yolsuzluk suçundan hapse girmesi nedeniyle başkanlık yarışından uzaklaştırılmış ve yerini Fernando Haddad almıştı.
Fleischer, bu durumun bir kampanyanın sözlü savaşının bir parçası olduğunu söyledi ve “Bolsonaro’nun uygulaması pek mümkün olmayan pek çok şey var. Çünkü Kongre’nin ve mahkemelerin onayına ihtiyacı olacak” ifadelerini kullandı. Son günlerde, öğrencilerin ve profesörlerin “sansürü” eleştirdikleri Brezilya devlet üniversitelerindeki anti-faşist pankartları geri çekmek ya da demokrasi konulu konferansları iptal etmek için birçok güvenlik operasyonu gerçekleştirildi.
Aşırı sağcı aday, Facebook, Instagram ve Twitter’daki 15.4 milyon takipçisiyle sosyal medya araçlarını kampanyası için bir araç haline getirdi. Bolsonaro, 6 Eylül’de bıçaklanması sonrasında “sağlık nedenlerinden” dolayı, tartışmak üzere davet edildiği altı televizyon programına katılmayı reddetmiş ve onunla televizyon programlarında tartışmak isteyen Haddad’ı kızdırmıştı. Makamların yanı sıra basın organları tarafından alınan önlemlere rağmen, sosyal medya araçları, her türlü aldatma ve manipülasyon savaşına şahit oldu.