Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Büyük bir ızdırap denizinde yüzmek | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Kim Jong-un generalleri tarafından çevrelenmiş bir vaziyette dünyaya poz veriyorsa önemli bir haber bekleniyordur. Eğer bir kahkaha patlatıyorsa ülkesinin füze tersanesi öncekilerden daha güçlü yeni bir çocuk doğurmuştur. Böyle bir durumda Güney Kore’nin etrafını bir yoklaması gerekir. Japonya’nın ise selameti için gerekli şartlara dönmesi lazımdır. Ülkelerin gözlerinin Beyaz Saray’ın efendisine çevrilmesi açıkça gösteriyor ki Kuzey Kore liderini dizginleyebilecek tek aktör O’dur.

Kim Jong-un çoğu zaman uçurumun kenarında oynayan sorumsuz bir ergen gibi davranıyor. Büyük Amerikan boksörünü kışkırtmaktan zevk alıyor. Bunun öncesinde füze ve nükleer şantajı oyunu oynamış ve bu ülkesinin rejimine gelir ve yardım sağlamıştı. Büyükler liginde şimdiki karın ağrısı ise gerilimin dozunu yükseltmek ve ekranları işgal etmek.

O değişik bir okuldan; babasının ve dedesinin okulundan mezun. Öyle bir lider ki fakirlik oranları veya açlıktan ölenlerin sayısı onu endişelendirmiyor. Ülkesinde muhalif odaklara veya eleştiren gazetelere yer yok. Besbelli dışarı ile çatışması içeriyi sıkı tutmasına yarıyor. Açılmış bir savaşın gerekleri her şeyi mübah kılıyor. Sonra sevilen lider, güvenlik konseyinin kararlarından ve üyelerinin taleplerinden de korkmuyor. Meclisin ileri gelenleri görüş birliğine vardığında ve yürütme, Amerikan generalinin şapkasını giydiğinde artık meclisten endişelenmek gereksiz. Bu şu an için imkansız.

Bu sefer şu ifadeleri kullanarak çok ileri gitti: “Tüm ABD Toprakları vuruş menzilimizde.(…) Herhangi bir zaman herhangi bir yer. Washington’un savaş tehdidi bizi ancak diri tutar ve nükleer silahlarımızı geliştirme isteğimizi meşrulaştırır.” Amerika’nın tehditlerine ve Rusya ve Çin’in nasihatlerine aldırmadı. Komşularını ve dünyayı endişelendirmekten onu vazgeçirmek için büyükler liginin ortak bir karar çıkarmayı engelleyen sancılar içinde kıvrandığını belki bir gün anlar.

Kuzey Kore’nin meydan okuması Başkan Donald Trump’ı rahatsız etti. Bu, ülkesi açısından yeni kendisi açısından sürpriz bir deneyim. Bunun için önceki çekinceleri aştı ve Çin’e ağır eleştirilerde bulundu. Ona göre Çin, yoldaş Kim ve rejimini bastırmaya en yetkin ülke olmasına rağmen Kuzey Kore’nin çizgiyi aşması karşısında hiçbir şey yapmadı.

Görüntü iyimserliğe teşvik etmiyor. Ertesi gün Çin Başkanı Şi Cinping, kuruluşunun 90.yılı olması münasebetiyle Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun düzenlediği askeri geçite katılan kuvvetleri izliyordu. Bu geçit 1949’dan beri türünün ilk örneği. Ve Başkan’ın böyle bir şeyi yönetmek istemesi birden fazla anlama yoruluyor. Birçokları bu gösteriyi, Kore ve Güney Çin Denizi’ndeki gerilimler ile ilişkilendirdi.

Pekin, Washington ve Moskova arasındaki ilişkiler doğal veya doğala yakın olsaydı böyle bir gösteri endişeye sebep olmazdı. Ancak aynı zamanlarda söz konusu ilişkilerde yeni bir kopma endişesi baş gösterdi. O kadar ki şahit olanlarda köprüleri onarmanın imkansız olduğu izlenimi uyandırdı. Rusya, ABD Senatosu’nun Washington’un Rusya topraklarındaki diplomatlarının sayısını aşağı çekmek suretiyle yeni yaptırımlar uygulama kararını reddetti ve ABD’nin şimdiki yöntemini takip etmesi durumunda daha şiddetli yaptırımların sinyalini verdi.

Donald Trump, Beyaz Saray’a girmeden önce Rusya ile olan ilişkileri iyileştirme hayali kuruyordu. Vladimir Putin de ilişkilerin normale dönmesini arzu ediyordu. Normale dönmesi yani Suriye’de savaşın seyrini değiştiren askeri müdahaleleri ardından Moskova’nın yeni uluslararası konumuna dikkat çekmesinin yanı sıra Kırım’ı topraklarına ilhak etmeye kalkışması ve Ukrayna meselesi sonrasında uygulanan yaptırımlardan vazgeçilmesi. Amerika Senatosu bu yeni yaptırımlarla yetinmedi. Aksine başkanın yetkilerini sınırlandırabilen merci olarak güvenlik konseyinin Rus korsanların ABD’deki seçimlere müdahalesini tespit etmesinden sonra ABD’den daha geniş bir kabul gören bu yaptırımları daha da genişletme kararı aldı.

ABD ve Rusya ilişkilerindeki yeni çatlak Ortadoğu devletlerini sevindiren bir haber değil. Zira bu devletler, uluslararası siyasi sancılardan daha şiddetli olan kanlı acılar içinde kıvranıyor. Bu yeni gerginlikten önce Suriye krizinin terörle mücadele alanında bir Amerika-Rusya dayanışması fikrini doğurabileceği inancı hüküm sürüyordu. Aynı şekilde Suriye’deki yangının söndürüleceğine dair bir ümit besleniyordu. Washington son zamanlarda birkaç kez Beşşar Esed’in gitmesinin en azından bu aralar artık önemli olmadığı mesajını verdi. Aynı şekilde “İran Suriyesi”ni imkansız kılacaksa “Rus Suriyesi”ni kabul etmekte tereddüt göstermeyeceklerini de dile getirdi. Washington ve Moskova ilişkilerindeki bu son gerginlikten sonra Ortadoğu ülkelerinin bunun bölgeye yansımalarının ne olacağını sorgulamak hakkı. Bu gerginliğin ileri gitmesi halinde bunun Moskova’yı Tahran ile olan ilişkilerini güçlendirmeye sevk edebileceğini düşünen var. Böylesi bir ihtimal İran’ın bölgeyi karıştırma siyasetine devam etmesini bir yana bırakın İran’ın yaptığı yeni füze denemelerini dizginlemenin zorluğunu iki katına çıkarır.

Bu gerginlik, özellikle Venezuella’da hâlihazırda yaşanan krizin kanlı bir kargaşaya dönüşmesi halinde başka bölgelere de sıçrayabilir.

Petrol fiyatlarının düşmesinden ciddi anlamda etkilenen ekonomisi yaptırımlarla daha da zarar gören Rusya, Amerika’nın siyasi yaptırımlarına karşılık Avrupa’nın korkusunu canlandırmak için Ukrayna yarasını kaşımaktan geri durmayabilir.

Büyükler liginin ilişkileri ağır sancılar geçirirken Ortadoğu’da öldürücü kanlı sancılar hüküm sürüyor. Elimizde ne uluslararası yeni bir düzen var ne de doğumu yaklaşan bölgesel yeni bir nizam. Bu tabloda Ortadoğu devletlerine hem kendisinin eski ve yeni krizlerinde hem de uluslararası büyük bir ızdırap denizinde yüzmek kalıyor.