Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Çağa ait olma kararı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Çin, hafızalarımızda uzak bir yerdir. Fakat bu, globalleşme rüzgârları esmeden ve ‘küresel köy’ doğmadan önceydi. Bunun için geçen hafta Çin’in şahit olduğu gelişmeler, ekonomik ve güvenlik açısından bizi de ilgilendiriyor. Çünkü bu gelişmeler, uluslararası dengeler ve küresel ekonomiyle ilgilidir.

Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 19. Kongresi, Devlet Başkanı Şi Cinping’in görev süresini 5 yıl daha yenilemekle yetinmeyip bunun ötesine geçti. ‘Yeni Dönemde Çin Tipi Sosyalizm üzerine Şi Cinping düşüncesi’ partinin tüzüğüne girdi. Mao’dan sonra gelen Şi Cinping’in selefleri ancak emekli olduktan sonra böyle bir gelişmeyi elde edebilmişlerdi.

Eğer biz, dünyanın ikinci ekonomisinden ve nüfus bakımından ilk sırada yer alan bir devletten bahsettiğimizi göz önünde bulundurursak, Çin’de istisnai bir liderliğin doğuşu, yakın ve uzak devletleri ilgilendiren uluslararası bir olay addedilmektedir. ABD ekonomisinin hala ilk sırada ve ABD ordusunun en gelişmiş ve en güçlü askeri mekanizma olduğu doğrudur. Fakat ABD rejiminin gazete ve internet sitelerinden gelen fırtınaların tehdit etmediği stabil ve istisnai liderleri artık üretemediği de doğrudur. ‘The Economist’in son sayısında ifade edildiği gibi Rusya, Bolşevik devriminden yüz yıl sonra yeni bir çarın doğuşuna tanık oluyor. Bu durum ne kadar açık ve netse yeni bir imparatorun uzun süreli rekabette ekonomisini geliştirmeyi başardığından daha çok uluslararası dengelerde ülkesinin konumunu iyileştirmeyi başardığı da açık ve nettir.

Aslında Şi, Mao’nun yokluğundan sonra ivedi bir şekilde büyük ve zorlu bir karar alan Deng Şiaoping’e borçludur. Deng Şiaoping’in aldığı karar ise, çağı yakalama kararıdır. Deng, ‘büyük kaptan’ın özelliklerinin artık bugünün dünyasına uygun olmadığına işaret eden ilk kişiydi. ‘Yoldaş Deng’ Mao’nun anıt mezardan Çin’i yönetmesine müsaade etmeyerek kesin bir karar aldı. Anıt mezarın görkem ve ihtişamını aynen bıraktı. Fakat Deng, pencereyi açarak artık değişim dünyasına uygun olmayan ‘Kırmızı Kitap’ın birçok özelliğini emekliye ayırdı. Bu şekilde Mao’dan geriye yaklaşık 90 milyon üyeyi barındıran bir parti mekanizması kaldı. Bu mekanizmaya tutunmak istikrarın garantisi addediliyor. Deng’in öğrencileri kalkınmayı araştırmaya başlamışlardı.

Şi, geçen beş yılda yeni Çin’in imajını sağlamlaştırmada ve konumunu pekiştirmede önemli bir rol oynadı. Dünya, yüz milyonlarca Çinliyi yoksulluk dairesinden çıkarmak konusunda Deng’in öğrencilerinin başarılarının karşısında uzun süre durdu. Sayılar, hayallerin uygunluğunu sağlamlaştırmak için ortaya çıktı. Dışarıda, ‘Yeni İpek Yolu’ girişimlerine işaret edilmesi yeterlidir ki Pekin, karşılıklı ticareti güçlendirmek ve yeni pazarlara girmek amacıyla söz konusu girişimlerin finanse edilmesi için 124 milyar dolar ayırdı.

Geçen Ocak ayında Şi, Davos Ekonomik Forumu’na geldi. Mao’nun tahtına oturan şahıs, küreselleşme ve avantajlarını savunan bir konuşma yaptı. Korumacılık politikalarına eleştiriler yöneltti. O zamanlar bu mesajların haftalar öncesinden Beyaz Saray’a çıkan Donald Trump’la ilgili olduğu söylenmişti. Mao’nun halefi ilgi odağı haline geldi. Ne kadar gecikse de Çin çağının gelmekte olduğu açık bir şekilde görünüyordu. Salonda oturan ben, hüzün ve hayal kırıklığı hissettim. Çünkü Arap dünyası, çağa ait olma kararını henüz almamıştı.

Tesadüfen, Çin Komünist Partisi Kongresi’nin son günü, Riyad’da düzenlenen “Yatırımın Geleceği Girişimi” konferansının açılış çalışmalarıyla eşzamanlı yapıldı. Riyad konferansında meydana gelen gelişmelerin Arap topraklarında hiç görülmediği söylenirse abartılmış olmaz. 22 trilyon dolarlık dünya servetini yöneten insanlar tek bir çatı altında bir araya geldi. Egemen servet, dünya yatırım fonları ve teknoloji devleri, çağa ait olma kararı alınmamış olsaydı bu mekân ve zamanda düzenlenmeyecek olan konferansa katılmak için gelemeyeceklerdi.

Çağa ait olma, kolay ve geçici bir karar değildir. Bu, değişim, açılım, birlikte yaşama ve ortaklık kararıdır. Bu karar, yasaları, zihinleri ve araç-gereçleri değiştirmeyi gerektiriyor. Yine bu karar, kapsamlı bir vizyonun, yürütme planlarının ve bölgenin önceden benzerine şahit olmadığı bir atölyeye katılmak için ortaklar çekme gücünün varlığını gerekli kılıyor.

Belki de ben, siyasi karar sahibini araştırmaya öncelik vermeye alışmış bir ekolden gelen gazeteci olduğum için, konferans salonunda aklıma birçok fikir geldi. Her şeyden önce bu, iktidar veya muhalefet liderlerine önem veren bir ekoldür. Aslında dünya değişti. Kararların eski liderlerden mali kurumları yöneten yeni liderlere geçtiği net bir şekilde görülüyor. Eski liderler yeni liderlerle anlaşma sağlarlarsa ekonomik bir çözüme sahip olabilirler ve insanların yaşam seviyesini iyileştirebilirler.

Riyad konferansının koridorlarında yaklaşık 400 şirketi yöneten Virgin Grubu’nun sahibi Richard Branson’la görüştüm. Kendisine konferansla ne kadar ilgilendiğini sordum. Bana “Ne kadar ilgilendiğimi en iyi ifade edecek şey şu ki Suudi Arabistan’ı üç ayda üç defa ziyaret ettim. Suudi Arabistan’ın şahit olduğu gelişmelerin dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Konferansa katılım şekli, dünyanın ‘2030 Vizyonu’na olan ilgisini ve Suudi Arabistan’da hissetmeye başladığımızı dönüşümü gösteriyor. Bu deneyim, başarılı olması halinde bölgede diğer devletler için bir öncü olacak. Bunun için NEOM projesine katılmayı umuyorum. NEOM, büyük ve geleceğe yönelik bir projedir.” dedi.

Branson, “Meydana gelen gelişmeler gerçekten önemli. Suudi Veliaht, petrol sonrası süreçte Suudi Arabistan’ı düşünüyor. Genç nesle, gençlerin enerjisine ve Suudi kadının ekonomi ve toplumun kalkınmasında rol üslenmesine güveniyor. Suudi yetenekleri ve yatırımcıları çekmek istiyor. Cesaret ve ileri görüşlü böyle bir adamı görmeniz harika bir şey. Gerçekten bu şekilde başarı odaklı çalışan bir yetkili görmedim” diye ekledi.

1970’lerin sonlarında Çin, çağa ait pencerelerini açmaya karar verdi. Teknoloji ve diğer bilimleri yakalayarak bunları insanların yaşam koşullarını iyileştirmek için kullandı. Çin, aldığı kararın meyvelerini bugün topluyor. Katılımcılar, Riyad’da dönüşü olmayan çağa ait olma kararını hissettiler. Bu karar, yatırım ve teknoloji liderlerinin Arap ve İslam dünyasında cazip bir model ortaya koyacak deneyime katılmalarını sağladı.