Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Çar’ın parolasını aklından çıkarma | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Evlenmek, Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl’in de hakkı. Ülkenin Şansölyesi’nin orada hazır bulunması ve önde gelen yardımcıları tarafından çevrelenmesi de oldukça doğal. Gelin olarak damat ile birlikte Avusturyalı ve yabancılardan oluşan davetliler listesini belirleme hakkı da var. Ancak James Bond’a benzeyen ve şöhreti ile Bond’u da geçen bir adamı davet edince biraz ileri gitti.

Diplomaside zamanlamanın epey belirleyici bir etkisi vardır. Tıpkı avcılıkta olduğu gibi. Ya uygun zamanda nişan alırsın ya da hedefini ıskalarsın. Vladimir Putin de Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile buluşmak üzere Berlin’e gidiyorken yolunun üzerindeki bu Avusturyalı düğününe uğramayı tercih etti.

İmaj yaratmanın ve mesajlar vermenin üstadıdır kendisi. Bir buket çiçek ile geldi. Davetlileri Rus folkloru ile eğlendirmek için yanına bir grup Kazak’ı (Doğu Slav topluluğu) katmayı da ihmal etmemiş. Çok geçmeden davetlileri şaşırtan bir olay yaşandı. Çar, alanın ortasında gelini eli ile sarmış onunla dans ederken daha önce üzerinde çalışılmış o masum şefkatli bakışlarını attı. Sonunda, eğilmeyi biraz abartan dans eşinin önünde çekinerek eğildi. Orada bulunanlarla biraz muhabbet ettikten sonra da ayrıldı.

Dans fotoğrafları, kuru dalı tutuşturan kıvılcım hızıyla yayıldı. Çeşitli isimler ve gruplar, sesini yükseltti. Dışişleri Bakanı’nın Kırım’ı ilhak eden, Ukrayna’yı istikrarsızlaştıran, Suriye’deki savaşın seyrini değiştiren ve Avrupa topraklarındaki isyancı ‘elemanlarına’ acımasız hediyeler gönderen bir adamla dans etmesi yakışık aldı mı? Dışişleri Bakanı ‘Birliğin en azılı düşmanı’ önünde böyle abartılı bir şekilde eğilen Avusturya, nasıl AB’nin lideri olabilir? AB çatısı altında olmasına rağmen Viyana siyaseti ile ön plana çıkan tarafsızlığın tadı ne olacak?

Olay, Şansölye Sebastian Kurz’un açıklamasına gerek hissettirdi: “Bu düğünden ötürü Avrupa’daki durumumuz değişmedi. Rusya’ya yönelik dış politikamız ortada. AB’nin tüm kararlarının oluşum aşamasında destekçisi, sonrasında da uygulayıcısıyız”. Aynı şekilde Putin de olay hakkında bir açıklama yaptı ve Avusturya’nın diyalogdaki rolünü övmeyi unutmayarak “Ziyaret, çok özeldi” dedi. Gelin ise muhalefetteki Sosyalist Partisi’nin sahnenin ‘utanç verici ve kışkırtıcı’ olduğu yönündeki sözlerine karşılık abartılı bir şekilde eğildiğini düşünmediğini ve bu hareketi dans eğitimleri sırasında öğrendiğini belirtti. Kimileri de aşırıya kaçmadığını söyleyerek Gelin’i savundu. Onu bu makam için seçen aşırı sağ Özgürlük Partisi, Putin’in partisi ‘Birleşik Rusya’ ile işbirliğine dayalı ilişkilere sahip.

Avusturyalı düğününde dans eden Putin imajı, Avrupalıların kafasını karıştırdı. Putin’in Suriye’de güç ve kader dengelerini değiştiren askerî ve diplomatik danslar ettiği akıllarından çıktı herhalde. Öyle ya Suriye ve etrafında Çar’ın parolası, her kapıyı açan anahtar haline geldi.

Esed rejimi, Çar’ın ve onun topraklarındaki güçlerinin parolasını unutamaz. BM Güvenlik Konseyi’nden Suriye’ye ilişkin çıkan herhangi bir Amerikalı ya da Batılı karar tasarısına karşı destek istemek için bu parolayı kullanması gerekir. Aynı şekilde İran’a ve müttefiklerine bağlı hedeflere yönelik hava ve füze saldırısını azaltsın diye İsrail’i ikna etmek için de buna muhtaç. ‘Gerilimi azaltma’ bölgelerinde manevra yapabilmek ve Türkiye’yi Rus programına katmak için de buna gereksinimi vardı. Rejim’in komşu ülkelere kaçan Suriyelilerin bir kısmını geri getirme çabalarında Rusya’nın rolü olmazsa olmazdır.

Türkiye, kendisine Çar’ın parolasını hatırlatacak birine ihtiyaç duymuyor. Zira bu parola yüreğine işledi ve Astana kapısında bu yolda ilerledi. Onun bir Atlas’lı olduğunu unutarak Rus füzeleri istedi ve Kürtlerin ‘özerk bölge’ hayallerini yıkmak için Kremlin’den aldığı icazet karşılığında Suriye’deki gelişmelere Rus gözlükleri ile bakmaya başladı. Kürtlerin, önce Türkiye’nin kendilerine karşı savunmasında sonra da Rejim’in onları yola getirme isteğinde karşılarında gördükleri Rus parolasından başka bir şey değildi.

İran da Çar’ın parolasını umursamazlık edemez. Nitekim Güvenlik Konseyi’nde, Amerikan yaptırımlarına karşı, nükleer anlaşmanın geri kalanında, Suriye’deki askerî varlığı konusunda hep bu parolaya muhtaç. Doğrudur, Rusya’nın Suriye’deki rolü, zorunlu olarak İran’ın rolünü daraltır. Ancak şu da doğrudur ki Rusya, Amerika ile büyük herhangi bir pazarlıkta İran kartına muhtaçtır.

Ürdün, Çar’ın parolasının önemini erkenden kavradı. İş özellikle Suriye’nin güneyindeki durum ile alakalı olduğunda iletişim kaçınılmaz oluyor. Aynı şekilde Suriyeli mültecilerin iadesini ve tüm Suriye’nin geleceğine ilişkin gönül rahatlığı isterken de bu iletişim, gereğini belli ediyor. Ürdün aynı zamanda İran yanlısı milislerin sınırlarından uzaklaştırılmasını istiyor ve bunun için Moskova’nın en güçlü destekçi olacağının da farkında.

Lübnan’ın da kendisine Çar’ın parolasının ne denli önemli olduğunu hatırlatacak birine ihtiyacı yok. Saad Hariri, tam anlamıyla normalleşme için Suriye’deki gerilimi düşürmede Moskova’nın sahip olduğu tartışılmaz önemin gayet bilincinde. Dışişleri Bakanı Cebran Basil, Lavrov’a Doğulu endişelerinden dem vurdu. Sanki Rusya’yı birlikte yaşam ve azınlıkların güvencesi olma rolüne teşvik eder gibiydi. Velid Canbolat da DEAŞ eliyle bir kıyıma maruz kalan Suriyeli Dürzîler için endişeye kapıldığında Çar’ın parolasından başka bir sığınak bulamadı.

Binyamin Netanyahu’nun daha önce pek çok kez Rus parolasını kullandığı söylenebilir. Kendisini Putin’e ‘sıcak bir hat’ bağlıyor. Moskova’yı, Washington’u ziyaret ettiğinden çok daha fazla ziyaret etti. Kremlin Efendisi’nden Suriye’de İran’ın ve müttefiklerinin askerî noktalarına saldırma hakkını kaptı. Putin’in İsrail’in güvenliğine dair hassasiyeti, Suriye ve İsrail arasındaki ayrılma anlaşmasını canlandırmada ve Rus askerlerini buna saygılı olma konusunda uyanık tutmasında açıkça görüldü.

Putin’in Ortadoğu’da yaptıkları, bir Avusturya düğünündeki dansından çok daha önemli ve tehlikeli.

Ortadoğu’da isen Çar’ın parolasını unutma zira bugün yarın ona ihtiyacın olabilir.