Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Carla: Suriye’de herkes kötü | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Carla Del Ponte, BM Suriye Savaş Suçlarını Soruşturma Komisyonu üyesi. Savaşın başlamasından bu yana görev başındaydı ancak, başarısızlığa karşı teslim bayrağını çekti. Yarım milyon masum kurban, duruşmada tek bir katilin ismini veremediği için başarısız olduğunu ve bu sebeple istifa ettiğini söylüyor!

Onun çekilmesiyle beşli komisyonda yalnızca iki üye kalıyor. Diğerleri kendi yoluna gitti. Modern tarihin en kan emici savaşlarından biri böylece gözetimsiz ve kendi haline bırakılmıştır. İstifa eden Ponte ve komisyonu, uzun tecrübelerine rağmen Yugoslavya ve Ruanda savaşlarındaki hak ihlallerini yargılamada da aciz kalmıştı. Bununla birlikte Ponte, Suriye’de gördüklerini oradaki herkesin toplu olarak sebep olduğu bir fecaat olarak yorumluyor.

Her ne kadar başarısız olsa da biz, bu uluslararası ekibe çalışma ve çabalarından ötürü yalnızca teşekkür ederiz.Biliriz ki kovuşturma ve yargılamaları engelleyen uluslararası güçlerdir; yoksa ekibin istememesi ya da ortada bir suçlu veya delilin olmaması değil. Suriye halkına karşı işlenen savaş suçları, dünyadaki şer odakları onların aleyhine sonuçlanacak hırslara sahip olmasaydı ve hayır kurumları onları ihmal etmemiş olsaydı, gerçekleşmeyecekti. Suriye dramı bu odakların ve kurumların işidir.Halkların savaşması Yugoslavya’daki gibi rejimin düşmesinin bir sonucu değildir. Bu savaş, Ruanda savaşında olduğu gibi, bir kabile savaşı da değildir. Suriye’de yaşanan şey, rejimin isyancı bölgelerde doğrudan sivil halklara karşı işlediği suçların toplamıdır. Rejimin kuvvetleri toplarla, mermilerle, varillerle mahalleleri bombalıyordu. Bunu askerlerinin mücahitlerle doğrudan savaşacak donanıma sahip olmamasından ve hasarı azaltmak istemesinden ötürü yaptı. Suriye ve Bosna savaşının ortak noktası, her ikisinde de göçe teşvik etmek ve herhangi bir yerde özgür bir yönetimin kurulma ihtimalini ortadan kaldırmak amacıyla doğrudan sivillerin hedef alınmasıdır. İki dram arasındaki fark ise, Suriye’de bunu mevcut rejimin yapıyor olması ve hedef alınanlara ölmekten başka bir kurtuluş yolu sunmaması.

BM üyesi, Suriye’de iyi insanların kalmadığını, savaşın kötülerle diğer kötüler arasında yaşandığını ifade ederek istifasını haklı gösterdi. Ona göre oradakilerin hepsi savaş suçlusu. Bu, özellikle son gelinen noktada kısmen doğru. Ancak uluslararası kuruluşun başarısızlığını aklamak, o kuruluş tarafından kendisine verilen temel vazifelerin birinden vazgeçmesinde onu haklı çıkarmaz. Aralarında savaş suçluları varmış madem, o halde niçin geri çekilmek yerine iktidarda ve muhalefette kalan bütün kötüleri yargılamıyor?

Savaşçıları yargılamak delilleri azaltmaz. Zaten Suriye’deki suçların çoğu belgelenmiş ve uluslararası kuruluşlar tarafından geçerli deliller toplanmış. 3 sene önce oluşturulan uluslararası raporun başlığı şu şekilde: “Ölü anlatsa: Suriye hapishanelerinde verilen kitlesel cezalarda ölenler ve işkence edilenler”. İçinde dünyanın yüzüne tokat gibi çarpan ve geçtiğimiz 50 sene içinde yaşanan en büyük faciayı gözler önüne seren 28 adet fotoğraf mevcut. Hiçbiri savaş meydanında öldürülmedi, hepsi rejimin hapishanelerinde öldürüldü. Fotoğrafların hepsi de Suriye rejimi tarafından bizzat çekildi. Aslında görevlileri, işkence yetkililerini ve gardiyanları kontrol etmek için gizlice kayıt altına alınmıştı. Onlarsa kendilerinden istenen görevi yerine getiriyordu! Fotoğraflar, bu gizli suç karşısında susamayan insanlar tarafından sızdırıldı. Bunlar, dünya çapında kabul görmüş deliller. Uluslararası kuruluşlar, bazılarını BM’nin bizzat takip ettiği fotoğrafların aslını ve verilen bilgileri inceleyip doğruluğunu onayladılar. Suriye devriminde savcılar tarafından sunulacak bir mazeret söz konusu olamaz. Kayda alınmış ve ispat edilmiş suçlar, Suriye rejimini kınamaya yeter. Aynı şekilde bazı radikal muhaliflerin kınanmasını ve diğerlerinin kendilerini hesaba çekmesini gerektiren belgeler de var.

Her ne kadar yönetimler ve aralarındaki hesaplaşmalar değişse de, Suriye savaşının faillerinin hesaba çekilmeden bu işten sıyrılacağını hayal etmem zor. Savaş suçlularını yargılamanın mazereti olmaz. İstifa eden komisyon üyesinin, ‘muhalefetin artık rejimden aşağı kalır yanı olmadığı’ şeklinde öne sürdüğü bahane de gözleri kapamayı ve görevden kaçmayı meşrulaştırmaz.

Bugün siyasi çözüm ve Suriye savaşının sona ermesi hakkında güvenle ve sevinçle konuşup maziyi gömenler, bu gerçekten olsa bile, milyonlarca Suriyelinin evlerine geri dönüp yaşadıklarını unutabileceklerine inanarak yanılgıya kapılıyorlar. Geçtiğimiz 6 senede işlenen suçlar ve yarım milyon ölü, sonrasında uyuyakaldıkları bir televizyon dizisi mi sanki. Sadece yönetimlerin unutmaya ve affetmeye karar vermesi,savaşçılarla yetkileri ve makamları ile mücadele etmesi ile olanlar unutulmaz ve bağışlanmaz.

Muhalefet ve hükümet arasındaki böylesi zalim bir anlaşmaya kim isim koyacak. Onun ismi, Şam rejimi, İran ve müttefiklerininki gibi kirli olacak.