Türkiye’nin Rusya ile ‘S-400’ füze savunma sistemi satın alma konusu Ankara ile Washington arasında tartışmalara yol açarken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin, ABD ile olan ilişkilerini, ülkesine verilen sözlerin yerine getirilmesi şartıyla iyileştirmeye hazır olduğunu belirtti.
“Terör örgütlerine destek vermeye çalışanlar bizim için o terör örgütleriyle eşittir”
Çavuşoğlu yaptığı bir açıklamada, ABD ile ilişkiler hakkında, “Bize karşı dürüst oldukları ve bize verdikleri sözleri yerine getirmeleri halinde anlaşmaya ve ABD ile ilişkilerimizi iyileştirmeye hazırız” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin tehdit oluşturan tüm terör örgütlerine karşı mücadeleye devam edeceğini yineleyen Çavuşoğlu, “Terör örgütleriyle mücadele eden hiç kimseye karşı değiliz. Bizim için hangi ülke olursa olsun, hangi güç olursa olsun fark etmez. Terör örgütlerine destek vermeye çalışanlar bizim için o terör örgütleriyle eşittir. Ona göre muamele yaparız” ifadelerini kullandı.
ABD yönetiminin, Türkiye’nin 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin arkasında olmakla suçladığı Gülen’i iade etmemesi ve Suriye’nin kuzeyindeki YPG’ye destek vermesi Türkiye’yi öfkelendirdi.
Programı gereği Antalya’da bulunan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, burada yaptığı açıklamada, geçtiğimiz günlerde Ankara’yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile yaptığı toplantı sonrasında iki ülkeden uzmanların, Mart ayında olağanüstü konuları görüşmek üzere bir araya geleceğini belirterek, ortak bir çalışma ile üçlü mekanizma oluşturulması kararı alındığına dikkat çekti. Bu üçlü mekanizma ile ilk olarak ikili ilişkiler ve Gülen meselesinin ele alınacağını kaydeden Çavuşoğlu, ikinci olarak Suriye konusundaki anlaşmazlıklar ve ABD’nin YPG milislerine desteğinin tartışılacağını, üçüncü olarak ise, iki ülkenin 15 Mart’tan önce Ankara’nın terör örgütü olarak sınıflandırdığı PKK’nın faaliyetiyle mücadelede işbirliği yapılması konularının görüşüleceğini belirtti.
Diğer yandan ABD, Türk hava savunma kapasitesini artırmak için Ankara’nın Rusya’dan satın almak istediği S-400 füze savunma sistemine alternatif olarak Türkiye ile yapabileceği bir işbirliği arayışı içinde.
Hürriyet gazetesinde yer alan bir habere göre, ABD yönetiminden bir yetkili, “ABD, Türkiye’nin hava savunmasını iyileştirme isteğini anlayışla karşılıyor. Ancak diğer yandan da kamuoyuna açıklanan Rus S-400 füze savunma sistemini satın alınma ihtimaliyle son dönemde ABD Kongresi’nden geçen yeni ceza kanunu gereği, bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin de bir takım yaptırımlara maruz bırakmasından endişe ediyor. Ayrıca Türkiye ile işbirliği içinde çalışıyoruz. Konu, geçtiğimiz hafta Tillerson’un ziyareti sırasında Ankara’da görüşüldü. Görüşmede, meşru gördüğümüz hava savunma ihtiyaçlarını karşılamak için daha iyi çözümlerin nasıl bulunacağı odaklanıldı” açıklamasında bulundu. Bu konuda özel önerilerin olup olmadığı konusunda ise, ABD’li yetkili, “Sadece görüşmeler devam ediyor” ifadelerini kullandı.
2.5 milyar dolarlık S-400 Rus hava savunma sistemi, NATO’nun askeri yapısına entegre edilemediğinden ABD’nin itirazlarını artırdı. ABD’nin Rusya’ya karşı uyguladığı son yaptırım kararıyla, ABD yönetimi, yasaklanmış Rus şirketleri ile iş yapan herhangi bir ülkeyi cezalandırabilir veya ABD silahlarının satışlarını kesebilir.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye’nin ‘S-400’ anti-balistik füze sistemleri için Rusya ile satış alma anlaşması yapmasının NATO için zor bir konu olarak nitelendirerek, Türk hükümetinin hava savunmasını desteklemek için SAMP-T sistemleri edinme konusundaki bir Fransız-İtalyan ortak şirketi ile olan işbirliğini olumlu karşıladıklarını belirtti.
Hürriyet gazetesinin haberine göre, Türkiye’nin S-400 sistemlerini NATO’ya entegre etmek için bir girişimde bulunmadığını da ifade eden Stoltenberg, “Türkiye’nin, S-400 Rus hava savunma sistemleri satın almaya niyetli olduğunu ve bir anlaşmaya varıldığını biliyorum. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemi alma kararı ulusal bir karar. NATO için önemli olan NATO hava savunma sistemine entegre olup olmayacağı. Bununla ilgili bir talep söz konusu değil. Bunun zor bir konu olduğunu belirtmem lazım” şeklinde konuştu.
Öte yandan, Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama faaliyetleri konusunda Güney Kıbrıs ile Türkiye arasındaki gerginlik devam ediyor. Kıbrıs Rum Kesimi Meclis Başkanı Dimitris Silores, Türkiye’nin, Kıbrıs Rum Kesimi’nin münhasır ekonomik bölgesi ve Kıbrıs kıta sahanındaki ‘yasadışı ve kışkırtıcı eylemleri’ konusunda uluslararası topluma Türkiye’ye baskı yapılması çağrısında bulundu.
Kıbrıs Haber Ajansı’nın haberine göre, Silores, başta Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Antonio Tajani olmak üzere Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi üyesi olan ülkelerin parlamento başkanlarına, AB dışı ülkelerin parlamento başkanlarına, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) mektup gönderdi. Silores, mektuplarında, Türkiye’nin, Kıbrıs deniz havzası, ulusal hava sahası ve Lefkoşa uçuş bilgileri bölgesinde canlı cephane ile askeri tatbikatlar gerçekleştirerek, Güney Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesi ve kıta sahanlığında doğalgaz araması yapan uluslararası hukuka tam uygun şirketler için yıldırıcı ve güvensiz bir ortam yarattığını belirtti.
Türk Donanması’na ait savaş gemileri, İtalyan enerji şirketi ENI’ye ait bir sondaj gemisine ikazda bulunarak, Güney Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinin 3. parselindeki sondaj çalışmalarını durdurmuştu.
İtalyan ENI enerji grubunun CEO’su Claudio Descalzi, şirketin Akdeniz adasından ayrılmayacağını ve ‘Saipem 12000’ adlı sondaj gemisinin Kıbrıs’ın karasularındaki durum sakinleşinceye kadar bölgede bekleyeceğini açıkladı. Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, adanın birleşmesinden sonra Kıbrıs Rumları ve Kıbrıs Türkleri için faydalı olacağı gerekçesiyle, Türkiye’yi adada gaz arama çalışmalarını engellemekten vazgeçme çağrısında bulundu.
Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Kıbrıs, 1974’te Türkiye’nin adanın kuzeyini işgal etmesinden bu yana bölünmüş durumda. Adanın üçte ikisi Rum Kesimi tarafından, Kuzey’deki kesimi ise Türkiye tarafından yönetiliyor. Kıbrıs Rum Kesimi uluslararası alanda tanınmış olsa da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sadece Ankara tarafından tanınmaktadır.