Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Cemal’in oğullarının milli duruşu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD CNN International televizyonuna verdikleri mülakat ile rahmetli Cemal Kaşıkçı’nın oğulları, babalarının ölümünü kendileri ve aileleriyle ilişkisi olmayan politik çıkarları için bir araç olarak kullanmak isteyenlere fırsat vermek istemediklerini göstermiş oldular.

Doğrusu Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayını konuşanların büyük çoğunluğu için kendisi hiçbir şey ifade etmiyor. Daha çok olaydan sağlayacakları çıkarları düşünüyorlar. Suudi Arabistan’ı ve önde gelen liderlerini karalamak, ondan intikam almak, içlerinde ona karşı besledikleri kin ve nefreti kusmak, politik düşmanlarını köşeye sıkıştırmak için bu cinayeti kullanmak istiyorlar.

Rahmetli Cemal Kaşıkçı’nın büyük oğlu Salah Kaşıkçı açık ve kesin bir şekilde; ”Kral (Selman) bu işe karışan herkesin adalete teslim edileceğini söyledi. Buna inanıyorum. Bu olacak. Aksi halde Suudi Arabistanlılar bir iç soruşturma başlatmazlardı” diye konuştu.

Washington’da bulunan ve babalarına başkalarından çok daha yakın olan Salah ve Abdullah Kaşıkçı’nın açıklamaları, konuyu uzatıp Suudi Arabistan’ın adını karalamak ve istikrarını sarsmak, gerçekte neler yaşandığı ile ilgilenmeyen, ailesinin duygularına ve taleplerine saygı göstermeden Kaşıkçı’nın ölümünü kullanmak isteyenlere bir darbe indirmiştir.

Suudi Arabistan, Kaşıkçı’nın ölümü davasında açık bir tutum benimsemiştir. Kral Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’da bunu açıkça belirtmiş ve suçluların cezalarını çekeceğini ve adaletin gerçekleşeceğini açıkladılar. Suudi Arabistan makamları da bunun için gerekli adımları attı. Ama Suudi Arabistan’ın düşmanları bu fiili ve ciddi adımları görmezden geldi Çünkü onlar, Kaşıkçı davasında gerçeğin gizli kalmasını ve ondan yararlanmak istemektedirler. Suudi Arabistan’ın siyasi iradesi ise bununla kararlılık ile mücadele edecektir.

CNN kanalına verdikleri mülakatta Salah ve Abdullah, Suudi Arabistan adaletine güvendiklerini vurguladılar ve davayı üstlenen yargının görevini profesyonel bir şekilde yerine getireceğine inandıklarını belirttiler. Salah; Suudi Arabistan’da en üst otoriteyi temsil eden Kral Selman’ın görüşme esnasında kendisine babasının katillerinin adalete teslim edileceğini, davanın şeffaf ve açık bir şekilde görüleceğinin teminatını verdiğini kaydetti.

Bazılarının babasının ölümünden çıkar sağlamak istemelerinden duyduğu üzüntüyü ise şu sözlerle ifade etti: ”Bugün birçokları onun hakkını aradıklarını iddia ediyorlar ama ne yazık ki bazıları bunu yaparken tamamen karşı olduğumuz siyasi metotlar kullanıyor.” Bu sözler ile babasının ölümünden çıkar elde etmek isteyenlere karşı olduğunu açıkça belirtti. Adaleti sağlama konusunda Suudi Arabistan’ın siyasi liderlerine güvenip güvenmediğini soran sunucuya ise tereddüt etmeden: ”Evet” karşılığını verdi. Bu davranışı ile kirli sularda avlanmaya çalışanların ve Suudi Arabistan ile halkının kötülüğünü isteyenlere fırsat vermek istemediğini göstermiş oldu.

“Kaşıkçı için adalet” adı altında birçoklarının yürüttüğü kampanya, aslında ailesini endişelendiriyor. Çünkü bunun nasıl da kamuoyunu olumsuz bir şekilde etkilediğini ve adaletten sapan bir yol izlemesine neden olduğunu görüyorlar. Bu davanın; Suudi Arabistan’a baskı yapmak için ülkelerin ve dış mihrakların elinde tuttukları bir karta dönüştüğünü, bu ülkelerin güvenlik, ekonomik ve politik çıkarlar elde etmek için davayı kullandıklarını, ama aslında hiçbirinin Cemal’in başına neler geldiğini umursamadığını, her birinin önceden belirledikleri ve gerçekleştirmeye çalıştıkları kendi gündemlerinin ve amaçlarının olduğunu görüyorlar.

Bu bağlamda Cemal Kaşıkçı’nın oğlu Salah: ”Kamuoyu önemli. Ama yönlendirmeye açık olması beni korkutuyor. İnsanlar, bizleri gerçeklerden uzaklaştırabilecek analizlerde bulunuyorlar” diye konuştu. Gerçekten de bu siyasileştirilmiş analizler hiçbir şekilde masum değil. Bilakis çoğu zaman kasıtlı olan bu analizler; Suudi Arabistan’ı zayıflatmak, kalkınma sürecini geciktirmek, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın belirlediği 2030 Vizyonu’nu baltalamak amacını taşımaktadır. Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu sadece Suudi Arabistan’ın kalkınması ile sınırlı değildir. Bilakis gelecek 30 yıl içerisinde farklı bir Ortadoğu yaratmak ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın dediği gibi Ortadoğu’yu geleceğin Avrupa’sına dönüştürmek hedefindedir. Suudi Arabistan’ın üreten bir ekonomiye, açık ve verimli bir topluma sahip güçlü ve modern bir devlet haline gelmesinin çıkarlarına zarar vereceğini düşünen birçok ülke bu değişimi durdurmak istemektedir.

Salah Kaşıkçı verdiği mülakatta, Cidde’deki bankaclık sektöründeki işine geri dönmek için ailesi ile birlikte Suudi Arabistan’a dönmeyi düşündüğünü söyledi. Bu da Suudi Arabistan’ı ilk ve son, güvendiği ve ailesinin yaşamasını istediği vatanı olarak gördüğü anlamına geliyor. Yapılan akıl dışı yorumları, özellikle de Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinden sonra sosyal medyada dolaşan dedikoduları ise kesinlikle reddetti. Bazı medya kuruluşları tarafından yapılan yorumları ve haberleri şaşırtıcı bulduğunu belirterek Kral ve Veliaht Prens ile görüşmesi hakkında yapılan olumsuz yorumları, temelsiz iddialar olarak niteledi.

Cemal’in diğer oğlu Abdullah da konuyu sürekli gündeme getiren medyadan, ailenin duygularına saygı göstermeden yayınlanan iddialardan ve bilgilerden duyduğu rahatsızlığı, doğruluğundan emin olmadan, gazetecilik mesleğinin kriterlerini bilerek ve kasıtlı bir şekilde görmezden gelen bölgesel ve küresel medya araçlarının yaymaya çalıştığı akıl ve mantık dışı “hayali” hikayeleri kastederek: ”Medyada dolaşan yalan haberleri ve bilgileri biz de takip ediyoruz ve birçok akıl ve mantık dışı hikayeler anlatıldığını görüyoruz” dedi.

Kaşıkçı ailesinin tek temennisi; Cemal’in huzur içinde yatması, her türlü dış müdahaleyi reddeden ailenin milli tutumunun duyulmasıdır. Onlar olayı siyasileştirme çabalarını reddederek Suudi Arabistan adaletine tüm kalpleri ile güvenmektedirler.

Milli, samimi ve güzel bir duruş ile rahmetli Cemal’in oğulları, babalarının ölümünü ülkelerini karalamak ya da kendi şahsi çıkarları için kullanmak isteyenlere ağızlarının payını verdiler. Acaba Suudi Arabistan’ın adını karalamak ve istikrarını sarsmak isteyen bu ağızlar, ailesinin bu isteğini yerine getirerek susmayı mı yoksa Kaşıkçı ailesinin isteğine saygı göstermeyerek yıkıcı faaliyetlerini sürdürmeyi mi tercih edecek? Kuşkusuz bu yıkıcı faaliyetler, Suudi Arabistan’da bulunan güçlü ve sarsılmaz “Tuvayk” dağının zirvesi gibi azameti gökyüzüne ulaşan Suudi Arabistan halkı karşısında yenilmeye mahkumdur. Liderlerinin arkasında yer alarak onu destekleyen Suudi Arabistan halkı, bu krizi kullanarak kendisi ile Kralı Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasını açmak isteyenlerin umutlarını boşuna çıkarmıştır. Bu taraflar; kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdir.