Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Cibuti Devlet Başkanı: Riyad’ın yardımıyla Eritre ile yeni bir sayfa açtık | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Riyad/Fethur-Rahman Yusuf/Şarku’l Avsat

Cibuti Devlet Başkanı İsmail Ömer Guelleh, Suudi Arabistan’ın ülkesi ile Eritre arasındaki ilişkinin normalleşmesinde ve kardeşlikte yeni bir sayfa açıp iki ülke arasındaki anlaşmazlığın nihai çözümü için ciddi bir istek oluşması hususunda önemli rol oynadığını vurguladı.

Guelleh, bunun, Suudi Arabistan’ın bölgede ve dünyada güvenlik, barış ve istikrarın temel taşı olduğuna işaret ettiğine ve ikili ve bölgesel düzeyde daha fazla barış, istikrar ve kalkınmaya yol açacağına dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Cibuti Devlet Başkanı, “Cidde’de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in arabuluculuğu ile Etiyopya ve Eritre arasında gerçekleşen anlaşma, iki ülke arasında kapsamlı ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi ve aralarındaki uzun düşmanlığın sona ermesi için uygun bir temel oluşturuyor” ifadelerini kulandı. Ayrıca ülkesinin, bölgedeki güvenlik ve istikrarı artırma çabalarında Suudi Arabistan ile aktif bir şekilde ortak olmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi.

Guelleh konuşmasının devamında, Riyad’ın siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlarda çok önemli bir rol oynadığını ve meşruiyeti yeniden tesis etmeye çalıştığı Yemen gibi krizlere tanık olan kardeş ülkelere destek konusunda kayda değer pozisyonları olduğunu kaydetti. Bunun, Suudi Arabistan’ın Arap ulusal güvenliği ile Körfez bölgesi ve Arap Yarımadası’nın güvenliğine yönelik tarihsel sorumlulukları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’a röportaj veren Cibuti Devlet Başkanı İsmail Ömer Guelleh ile gerçekleştiren diyalog şöyle devam etti:

– Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiğiniz son ziyaretinize sizi ne sevk etti? Kral Selman bin Abdülaziz ile tartıştığınız en önemli konular nelerdi?

Guelleh: Kardeş ülke Suudi Arabistan’a yaptığımız ziyaret, Kral Selman bin Abdülaziz’in daveti üzerine gerçekleşti. Bölgesel ve uluslararası arenada son gelişmeleri tartışmanın yanı sıra, iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkileri ve çeşitli alanlarda ikili işbirliği beklentileri hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Bu anlamda iki ülke arasındaki kalıcı koordinasyon ve istişarenin bir parçası olan ziyaret, iki kardeş halk arasındaki derin tarihsel bağların bir yansımasıdır ve ilişkilerimiz bugün her açıdan daha sağlam ve stratejiktir.

-Ziyaretiniz, Kral Selman bin Abdülaziz’in himayesinde Etiyopya ve Eritre arasında barış anlaşmasının imzalanmasından bir gün sonra Cidde şehrinde gerçekleşti. Ayrıca ziyaretinizde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de hazır bulundu. Bu anlaşmanın Cibuti’ye olan etkisini nasıl görüyorsunuz?

Guelleh: İki ülke arasında kapsamlı ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi için uygun bir temel teşkil eden anlaşmayı memnuniyetle karşıladık ve bu bağlamda Kral Selman bin Abdülaziz’in girişimine destek ve takdirimizi ifade ettik. Bu cömert inisiyatifin, sadece Suudi Arabistan’ın Afrika Boynuzu’nda barış ve istikrarı yayma yükümlülüğü kapsamında olmadığını, Etiyopya ve Eritre arasında kalıcı bir barışa ulaşmayı hedeflediğini vurguladık. Dünyanın bu bölgesinde güvenlik ve istikrarı artırma çabalarında, Krallık’ın aktif bir ortağı olmaya devam edeceğiz.

– Cidde geçtiğimiz günlerde Eritre-Cibuti anlaşmazlığını ele almak ve ilişkiyi normale döndürmek için Suudi çabalarına tanıklık etti. Bu uzlaşının ardından iki ülke arasındaki gelecekteki ilişkiler hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Guelleh: Geçtiğimiz on yıl süresince devam eden iki ülke arasındaki soğuk ilişkiler, Suudi Arabistan’ın ve bölge ülkelerinin yardımları sayesinde normale döndü. İki ülke arasındaki anlaşmazlığın nihai çözümü için iyi niyet ve ciddi bir istek olduğunu söyleyebilirim. Bu, hem ülkelerimizde hem de bölgede daha fazla barış, istikrar ve kalkınmaya yol açacaktır. Kardeşim Eritre Başkanı Isaias Afewerki ile Cidde’deki gerçekleştirdiğimiz görüşme, Kral Selman Bin Abdülaziz’in arabuluculuğu ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın çabaları ile gerçekleşti.

Suudi-Cibuti ilişkilerini nasıl tanımlarsınız?

Guelleh: Cibuti-Suudi ilişkileri, tarihin derinliklerine ve karşılıklı anlayış ve güvenin sağlam temellerine dayanan sıkı bir kardeşlik ilişkisidir. İki kardeş ülke arasında her seviyede sürekli danışma ve koordinasyon var. İki ülke arasındaki ikili işbirliğinin çeşitli alanlardaki genel bir çerçevesini temsil eden Ortak Suudi Cibuti Komitesi gibi ikili işbirliğini aktif hale getirmek için oluşturulan ortak mekanizmalar ve her iki ülkedeki iş adamların içeren Ortak İş Konseyi var. Suudi Arabistan siyasi, güvenlik ve iktisadi alanlarda önemli bir rol oynuyor. Ayrıca meşruiyeti yeniden tesis etmeye çalıştığı Yemen gibi krizlere tanık olan kardeş ülkelere destek konusunda kayda değer pozisyonlara sahip. Bu, Suudi Arabistan’ın Arap ulusal güvenliği ile Körfez bölgesi ve Arap Yarımadası’nın güvenliğine yönelik tarihsel sorumluluklarına dayanıyor.

– Bölgede güvenlik ve barışın güçlendirilmesi hususunda karşılaşılan en önemli zorlulukların neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Guelleh: Arap ve İslam dünyası, güvenlik, politik, ekonomik ve sosyal zorluklarla sonuçlanan acı bir gerçeklik ve benzeri görülmemiş çalkantılı koşullar ile karşı karşıya. Bu bağlamda, uluslararası meşruiyet kararlarının ve ortaya konan barışçıl çözümlerin aksine bir tutum sergileyen ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesi ve büyükelçiliğini oraya naklettiğini ilan etmesinin ardından Filistin meselesinin sürüklendiği kavşak zikredilebilir. Dahası, terörist örgütlerin oluşturduğu tehdit bölgede ve dünyada var olmaya devam ediyor. Arap ve İslam ülkelerinin karşı karşıya olduğu söz konusu ciddi sorunlara çözüm bulmak için en etkili pratik araçların benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Suriye’deki trajediye yönelik tek çözümün Suriye halkının isteklerini karşılayan, ülkenin birliğini ve bağımsızlığını koruyan ve güvenliğini ve istikrarını güçlendiren barışçıl bir çözüm olduğunu vurguluyoruz.

Libya ve Irak ile ilgili olarak, bu iki kardeş ülkedeki gelişmeleri ilgiyle takip ediyoruz. Bölgede sağduyunun hüküm sürmesini umuyoruz.

Ayrıca, Trablus’taki çatışmalar konusundaki derin endişelerimizi dile getiriyor ve barışçıl diyaloğun başlatılması için çağrıda bulunuyoruz.