Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Çin, Arap Dünyasına yönelik stratejisini güçlendiriyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Ortadoğu, çoğu zaman Çin’in ilgi alanının uzağında kalmıştır. Bunun birçok nedeni vardır ve birbiriyle ilişkilidir. Bazıları Çin’in iç ve dış politikaları ile alakalı olduğu gibi diğerleri de Ortadoğu’nun gerçekliği ve uluslararası politikadaki yeri ile ilgilidir.

Ancak, son otuz yıldaki değişimler, Çin’in Ortadoğu’ya bakış açısının niteliğini değiştirmiştir. Bu durumu, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 10 Temmuz’da Pekin’de düzenlenen Çin-Arap İşbirliği Forumu’nun sekizinci oturumundaki konuşması doğrulamaktadır. Zira Arap ülkelerine verilen 20 milyar dolar değerindeki Çin kredilerini, bu ülkelerdeki kalkınma projelerine tahsis ettiğini ilan etti. Çin’in son girişimi, Çin’in Arap ülkeleriyle ilişkilerinin gerçekliğine Çin yaklaşımından ayrı düşünülemez. Yaklaşımın temeli iki hattır; İlk hat, bir dizi Arap ülkesinin pazarlarına Çin mallarının hâkim olmaya başlamasıdır. Bilakis geleneksel el yapımı malları ile tanınan Kahire şehir merkezindeki Han el-Halili Çarşısının dükkânlarında dahi Çin yapımı Ramazan fenerlerine rastlanır olmuştur. Arap tüccarları Çin’e belli modelleri üretim için götürüyorlar ve Çin şirketlerinden muadillerini belirli/uygun fiyatlarla üretmelerini istiyorlar. Bir yandan pazarlarının ihtiyacına, diğer yandan da ülkelerindeki tüketicilerin satın alma gücü seviyelerine uygunluklarını talep ediyorlar.

Çin yaklaşımındaki ikinci hat ise; Çin-Arap ekonomik ilişkileridir. Başta Sudan olmak üzere bir dizi Arap ülkesinde yaklaşık 30 milyar doları bulan yatırımlar yapılmıştır. Sudan’da petrol ve gaz sektörüne 15 milyar dolar yatırım yapılmıştır. Yaklaşık 60 milyon dolar yatırımın yapıldığı tarım sektörü başta olmak üzere Sudan ekonomisinin diğer alanlarına başka yatırımlar yapılmıştır. BAE’deki Çin yatırımlarının hacmi, çeşitli sektörlere dağıtılmış haliyle, 2017 yılında 9 milyar doları bulmuştur. Mısır’daki Çin yatırımları, çeşitli sektörlere dağıtılmış haliyle 3 milyar dolara ulaşmıştır. Mısır Çin’in üç büyük ölçekli yatırım alanından biri olmuştur.

Arap ülkelerine bu Çin yönelimi bir takım gerçeklere işaret ediyor. Şu dört gerçeğin öne çıktığını söyleyebiliriz; Bunlardan ilki uluslararası güçler arasında rekabetin artmasıdır. Özellikle ABD, Çin ve Avrupa arasındaki ekonomik savaş devam etmektedir. İkincisi, Çin devinin bu bölgede olmak istemesidir. Bu bölge adeta Batının siyasi ve ekonomik tekelinde bulunuyordu. Bugün bu tekel hem bir iç krizi hem de bölgeyle olan ilişkilerine yönelik bir krizi ifade etmektedir. Batı’nın çatışmalar ve iç savaşlara müdahil olması, siyasi ve askeri müdahalelerde ulaştıkları boyut, bölge ile olan ilişkilerini yeniden tasarlamasına neden olacak niteliktedir. Tüm bu gelişmeler, Çin’in ekonomik kapı üzerinden bu bölgeye açılmasını zorunlu kılıyor.

Çin’in Arap ülkelerine yönelimi bir stratejinin parçasıdır. Yakınlardaki Arap ülkeleri aracılığıyla Afrika’da uzun yıllardır faaliyet gösteriyor. Çin bunu deniz İpek Yolu olarak isimlendiriyor. Çin bu bağlamda Cibuti’de çok yönlü bir siyasi, ekonomik ve askeri varlık kurdu. Çin, Asya topraklarının dışında ilk defa burada bir deniz üssü inşa etti. Afrika’da en önemli serbest bölgelerden birini inşa etti. Çin, yatırımlarına hizmet etmek ve onları korumak için çeşitli ekonomik sektörlerde 14 milyar doları aşan yatırımlar finanse edildi. Toplamda Afrika’daki bu yatırımlar 100 milyar doları buldu.

Üçüncüsü, bölge ülkeleri ekonomik çöküşler yaşamaktadır. Kötü yönetimler nedeniyle gelir kaynakları azalmış durumda. Başarılı bir büyüme ve rekabet modeli oluşturmuş bir süper gücün potansiyel ve tecrübesinden yararlanmak ve bu ülke ile daha az maliyetli ilişkilere girip, bozulan ekonominin üstesinden gelmek ya da en azından kötü gidişatı durdurmak istiyorlar.
Dördüncüsü, Çin, iç savaşlar nedeniyle tahrip edilmiş bazı Arap ülkelerinin yeniden inşasında rol oynamak istiyor. Bu konuda Çin- Arap ortak emeller var. Batının yatırım koşulları bu ülkelerin gerçekliğinden daha katıdır. Batılıların yatırımlarından bu yönüyle çekiniyorlar. Bu durum, bu ülkeleri yeniden inşa etme görevinin birinci derecede Çin’in almasını zorunlu kılıyor. Çin Devlet Başkanının Çin-Arap işbirliğiyle ilgili Forum’da yaptığı konuşmada; “krediler iyi istihdam sağlayan projelere tahsis edilecek ve bu durum yeniden inşa edilmesi gereken Arap ülkelerinde olumlu bir sosyal etki yaratacak” demiştir.

Özetle, Çin, büyük uluslararası rekabet karşısında, küresel stratejisi çerçevesinde Batı’nın geri çekilmesinden yararlanmak isteyecektir. Bölge ülkelerinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, bu bölgede nüfuzunu genişletmeyi arzu edecektir. Yeni çabalar sınırlı politikaların ötesine geçiyor.

Körfez ülkelerinin son Pekin Forumuna katılması, Çin politikalarının sadece yoksul ülkeleri değil, bölge ülkelerinin çoğunu kapsayacağı anlamına gelmektedir.